Bilinmelidir ki, bir yöneticinin arkasından mesnetsizce konuşuluyorsa bu onun görevini en iyi şekilde yaptığına işarettir.
İşinizi dosdoğru, objektif ve tam anlamıyla yapma kararlılığı içinde olursanız emin olunuz ki kimseye yaranamazsınız. İltimas beklentisi içindeki şakşakçılar umduklarını bulamayınca bir süre sonra bombardımana başlamakta beis görmeyeceklerdir. Böylesi bir yapı sistemin değişmez prensiplerindendir.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’u basında yer aldığı kadar tanırım. Tanışıklığım yoktur....
Beni tanıyanlar bilir, bugüne kadar Recep Birsin Özen dışında hiçbir valinin gerek olmadıkça ziyaretine gitmemişimdir. Ayrıca; devletin bekası ve mukaddesatına yürekten inanan bir kişi olarak sayın valinin makamına, şahsiyetine saygı duyduğum gibi yapıcı eleştirileri de kendisine çekinmeden yöneltebileceğimi belirtmek isterim.
. . .
Vali Hüseyin Avni Coş hakkındaki karalama kampanyasının Adana’ya tayin olduğu günlerden itibaren başladığı sır değil.
Görünen tablo, haksızlığa uğrayan insanların feryadı gibi görünse de, zaman içinde sistemli bir saldırı başlatıldığına ilişkin kuvvetli kanaatler oluştu.
Sonuçta, bazı gazetecilerin kapısına kadar gidilerek her türlü 'bol akçeli teklif'te bulunulmasına rağmen ciddiye alınmadıkları öğrenildi.
Kamuoyunun malumu; Taner Talaş isimli genç adamın Adana Valisi hakkında Ankara’daki resmi kurumlara ihbar mektupları gönderdiğine ilişkin iddialar mahkeme sürecinin henüz ilk aşamasında. Bu nedenle yasa gereği olayın içeriğine giremiyoruz.
Taner Talaş olayından farklı olarak yaklaşık 4-4.5 ay önce aynı yönde hazırlıklar yapıldığına ilişkin duyumlardan haberdar olmayan kalmadı.
Özellikle bazı gazeteciler...
Söylentilere göre, 'birilerinin hesabını bozan', 'Fincancı Katırlarını Ürküten' Vali Coş hakkında gizli 'bir/birkaç el' aynı anda düğmeye bastı.
. . .
Beğenirsiniz beğenmezsiniz...
Hüseyin Avni Coş farklı bir yönetici olduğunu herkes öğrendi.
İşini doğru yapmaya gayret gösteren bir yöneticinin düşman sahibi olmaması Türkiye şartlarında neredeyse imkânsızdır.
Kuyusunu kazanların kim olduğunu bilmek için, Coş’un Adana’ya geldiği günden bugüne, hiçbir valinin yapmaya cesaret etmediği/edemediği 'hangi işin üzerine ne şekilde gittiğine' bakmak yeterli!
Ayrıca, Coş hakkında kurgulanan iftiraları devasa boyutlara getirerek sözüm ona itibarsızlaştırmaya çalışan kişilerin kim/kimler olduğuna ilişkin kayıtların devlet kurumları tarafından deşifre edilmemesi imkânsızdır. Devlet biraz kıpırdarsa 'şer cephesini' tüm üyeleri ile kısa zamanda ortaya çıkarabilecektir.
Esasen, Vali Coş’a saldıranlar bir taşla birkaç kuş vurmayı hedeflediler ama ellerinde patladı.
Burada asıl amaç sadece onu gözden düşürmek değil, Coş’un arkasında ısrarla duran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da güç duruma düşürmekti.
Ellerine yüzlerine bulaştırdılar...
Şimdilik beceremediler, ama yeniden deneyeceklerdir.
Dikkatle izleyin…
Vali haksız hukuksuz işlerin üzerine gittikçe,
Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını yağmalayanlardan hesap sormaya devam ettikçe,
'Vatan Millet Sakarya' edebiyatı ile vatandaşın sırtından hamuduyla götürenlerin ipliğini pazara çıkardıkça,
'Yarım bıraktığı işleri' (?) tamamladıkça iftiralara yenileri eklenecek,
Malum senarist/senaristlerce 'fare olmadan çuval delmek için can atan yeni kurbanlıklar' bulunarak aynı yerden 'motor' denilecektir...
Ama nafile!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti her şeyin üstesinden gelecek feraset ve dirayettedir.
İşinizi dosdoğru, objektif ve tam anlamıyla yapma kararlılığı içinde olursanız emin olunuz ki kimseye yaranamazsınız. İltimas beklentisi içindeki şakşakçılar umduklarını bulamayınca bir süre sonra bombardımana başlamakta beis görmeyeceklerdir. Böylesi bir yapı sistemin değişmez prensiplerindendir.
Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’u basında yer aldığı kadar tanırım. Tanışıklığım yoktur....
Beni tanıyanlar bilir, bugüne kadar Recep Birsin Özen dışında hiçbir valinin gerek olmadıkça ziyaretine gitmemişimdir. Ayrıca; devletin bekası ve mukaddesatına yürekten inanan bir kişi olarak sayın valinin makamına, şahsiyetine saygı duyduğum gibi yapıcı eleştirileri de kendisine çekinmeden yöneltebileceğimi belirtmek isterim.
. . .
Vali Hüseyin Avni Coş hakkındaki karalama kampanyasının Adana’ya tayin olduğu günlerden itibaren başladığı sır değil.
Görünen tablo, haksızlığa uğrayan insanların feryadı gibi görünse de, zaman içinde sistemli bir saldırı başlatıldığına ilişkin kuvvetli kanaatler oluştu.
Sonuçta, bazı gazetecilerin kapısına kadar gidilerek her türlü 'bol akçeli teklif'te bulunulmasına rağmen ciddiye alınmadıkları öğrenildi.
Kamuoyunun malumu; Taner Talaş isimli genç adamın Adana Valisi hakkında Ankara’daki resmi kurumlara ihbar mektupları gönderdiğine ilişkin iddialar mahkeme sürecinin henüz ilk aşamasında. Bu nedenle yasa gereği olayın içeriğine giremiyoruz.
Taner Talaş olayından farklı olarak yaklaşık 4-4.5 ay önce aynı yönde hazırlıklar yapıldığına ilişkin duyumlardan haberdar olmayan kalmadı.
Özellikle bazı gazeteciler...
Söylentilere göre, 'birilerinin hesabını bozan', 'Fincancı Katırlarını Ürküten' Vali Coş hakkında gizli 'bir/birkaç el' aynı anda düğmeye bastı.
. . .
Beğenirsiniz beğenmezsiniz...
Hüseyin Avni Coş farklı bir yönetici olduğunu herkes öğrendi.
İşini doğru yapmaya gayret gösteren bir yöneticinin düşman sahibi olmaması Türkiye şartlarında neredeyse imkânsızdır.
Kuyusunu kazanların kim olduğunu bilmek için, Coş’un Adana’ya geldiği günden bugüne, hiçbir valinin yapmaya cesaret etmediği/edemediği 'hangi işin üzerine ne şekilde gittiğine' bakmak yeterli!
Ayrıca, Coş hakkında kurgulanan iftiraları devasa boyutlara getirerek sözüm ona itibarsızlaştırmaya çalışan kişilerin kim/kimler olduğuna ilişkin kayıtların devlet kurumları tarafından deşifre edilmemesi imkânsızdır. Devlet biraz kıpırdarsa 'şer cephesini' tüm üyeleri ile kısa zamanda ortaya çıkarabilecektir.
Esasen, Vali Coş’a saldıranlar bir taşla birkaç kuş vurmayı hedeflediler ama ellerinde patladı.
Burada asıl amaç sadece onu gözden düşürmek değil, Coş’un arkasında ısrarla duran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da güç duruma düşürmekti.
Ellerine yüzlerine bulaştırdılar...
Şimdilik beceremediler, ama yeniden deneyeceklerdir.
Dikkatle izleyin…
Vali haksız hukuksuz işlerin üzerine gittikçe,
Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını yağmalayanlardan hesap sormaya devam ettikçe,
'Vatan Millet Sakarya' edebiyatı ile vatandaşın sırtından hamuduyla götürenlerin ipliğini pazara çıkardıkça,
'Yarım bıraktığı işleri' (?) tamamladıkça iftiralara yenileri eklenecek,
Malum senarist/senaristlerce 'fare olmadan çuval delmek için can atan yeni kurbanlıklar' bulunarak aynı yerden 'motor' denilecektir...
Ama nafile!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti her şeyin üstesinden gelecek feraset ve dirayettedir.