10 ili etkileyen büyük deprem sonrasında; 'Devlet Millet El ele' sloganı ile verilen mesajda yaralar sarılmaya çalışıldı.
Türkiye deprem kaosu ile mücadele ederken BİK, haftalık, 15 günlük, aylık gazeteler ve internet sitelerine yönelik çıkardığı sürpriz bir yönetmelikle yerel gazeteleri ölüme mahkum etti.
Bizler bu felaketin arifesinde anksiyete durumu yaşarken, korku, panik sendorumu ile şoke durumları yaşarken, evlerimize giremezken, bazı meslektaşlarımız hayatlarını, çoğumuz da birçok yakınını kaybettiği halde, gazetecilik ruhuyla halkın yanında olmayı, onların sesini duyurmayı, onlara yardımcı olmayı kendisine görev edinmiş gazeteciler olarak, halkın haber alma özgürlüğünün bilinciyle alanlara koştuk!
Ne demiş Şeyh Edibali, "İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın" bu büyük sözü nereye koyacağız ey BİK yöneticileri..
Sıcak ve deri koltuklarda karar vermek çok kolay. Eminim bir gazetenin nasıl çıktığından da bir habersinizdir..
ÖYLE ŞARTLAR GETİR Kİ, KAPAT GİTSİN, ÖLSÜN, NE GAM!
Hangi anayasa der ki 10 yıllık, 20 yıllık, 30 yıllık çıkan yayınlara yeni genelgeler yeni maddeler dayat.
'Türkiye lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir' ve bu aldığınız gayri nizamsız, hukuksuz dayanak, Bağımsız yargıdan mutlaka geri dönecektir.
*
Yeni genelgelerde iki çalışan ve bir ofis bulundurma mecburiyeti koyuyorsunuz.
Peki iki çalışanın aylık çalışma maliyetini biliyor musunuz?
2, ayrıca bir de gazete patronu aylık 15 TL.
Bu 45 Bin ediyor.
Baskı masrafı, internet, elektrik, su, ve yemek… 10 bin lira bu genel gidere eklersek…
Bizim aylık 70 milyar para kazanmamız gerekiyor ki, bu şartları yerine getirelim…
Bu bir ütopya… Herkes böyle rakamları kazanmak ister… Sahi siz hangi ülkede yaşıyorsunuz sayın BİK üyeleri?
*
Biz denizlerden geçip, kasırgalar, fırtınaları üzerimizden esip, bizi derede boğmaya çalışamazsınız.
"Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner" bu yanlış bir gün Bağdat’tan döner ve de hukuki zeminde hesabı mutlaka sorulur.
5178 Sayılı Basın Kanunu'nda basılı yayınlara yönelik, "süreli yayınlar, haftalık, 15 günlük,, aylık, üç aylık, 6 aylık yayınlar ve yıllık yayınlar" şeklinde bir madde var.
Kanunun bana tanıdığı bir hakkı, bekleme süresini hiçe sayarak, gazete çıkarma imkanımı zorlaştırarak, denizden geçerken bizi derede boğamazsınız.
ÖRNEKLEMEK GEREKİRSE SADECE ADANA
Haftalık, aylık ve üç aylık gazeteler ve dergi için…
Bu yayınlar devletin maliyesine her ay KDV öder. Üç ayda bir stopaj öder. Ayrıca SGK’na kendisi için SGK’nı yatırır ve borçlanır.
Bu gazeteler her ay matbaaya 100 bin lira öder, ortalama rakam veriyorum, bu yıllık bir milyon 200 bin lira ediyor.
Bir devlet memurunun yıllık kazancı nedir?
Devletin bir memuru kesintilerle birlikte 22 milyar lira maaş alıyor, bunu 12 ay ile çarparsak…
Yıllık 264 bin lira ediyor.
KDV’leri ve stopajlar yok!
Kaç çalışanınız var? yıllık Türkiye geneline yaydığınızda ödediğiniz maaşın bilançosu ortaya çıkar.
Bindiğiniz dalı da kesmiş oluyorsunuz!
Yerelde BİK’e gelen ilan gelirleri de ortadan kalkmış olacak, kurumu göz göre göre zarara sürüklüyorsunuz.
*
Paydaşlarımızla birlikte bize altından kalkılması imkansız yükümlülükler yükleyen BİK bize gölge etmesin yeter.
Bu mevkute sahiplerinin bir ailelerinin olduğunu da unutmamak gerekir ki, Türkiye genelinde bir rakam vermek gerekirse, biz 100 kişiyiz, üçer kişilik çekirdek aile olarak hesaplarsak, bunu 83 ile çarpmak lazım…
24 bin 600 kişi eder.
Bu rakam sadece İstanbul, Ankara ve İstanbul’da 50 bin kişi var sayarsak, 100 bin kişi işsizler ordusu demek…
Alınterimiz yeniden ekonomiye dönüyordu bir şekilde.
Devletin sosyal birimlerine giderek YARDIMA MUHTAÇ DURUMA DÜŞÜRMESİNLER!!!
*
Yıllarca biz kimsenin etine sütüne karışmadan kendi göbek bağımızı kesiyorduk. Adana’dan ses yükselterek Tüm Türkiye'ye haklı ve mağdur olduğumuzu duyurmaya kararlıyız, bu yoldan dönüş yok!
AMA BUNUN YOLU KURUNUN YANINDA YAŞI YAKMAK DEĞİL
Yıllardır bu mesleğe gönül veren tüm şartları taşıyan vergisini düzenli ödeyen BİK'e üye olmuş gazetecilerinde, verilmiş müktesep haklarını alarak onları bu düzenlemenin içine katmak değildir.
Verilmiş haklar geri alınmaz. Bunu en iyi siz bilirsiniz sayın BİK Üyeleri.
Aldığınız bu kararla sadece gazete ve internet sitesi sahibi olmayı zorlaştırmıyorsunuz, yıllardır gazetecilik yapanları da kapanmaya zorluyorsunuz… Üstelik kanunu adeta geriye doğru yürüterek, kazandığımız hakları geri alarak, bu kararlardan sonra mesleğine aşık, gazeteciliği ticaret olarak görmeyen, zor şartlarda görev yapan bizlerin birçoğu kapanacak!
Peki bu size ne kazandıracak?
Medya dünyasını dizayn edip temizleyecek misiniz, sizler benim gazeteciliğimi engelleyebilecek misiniz?
Aba altında sopa göstermeyi bırakıp, alenen bizi savaş meydanına çağırdınız, sizin elinizde İsrail güçleri gibi tank ve tüfek, bizler de Filistinliler gibi elimizde sapan…
Bizi 'Yel değirmenlerine karşı' mücadele vermeye davet ediyorsunuz, bu nasıl bir adalet anlayışı?
****
Saha araştırması yapmadan, masa başında karar vererek bir akıl tutulması yaşıyorsunuz?
Neden mi?
İşte ileri sürdüğünüz şartlar:
Maddi yük her birimize an az 60 TL. karşılığında günlük gazetelerin yararlandığı gibi aylık 60-90 bin arasında bir devlet desteği de yok. Bu mevzuatla mesleğe gönül veren bizler değil, parası olan maddi gücü olan gazetecilik yapabilecek.
Zaten bizim gibi düşünenler gazeteciliği ticaret dökerek bu mesleğin kutsalığına halel getirdiler.
Artık toplumda gazetecilerin hızla kan kaybetmesi ve saygınlığına gölge düşmesinin nedenlerinden biridir bu.
Bölgeyi deprem vururken, gazeteciler hayatlarını kaybederken, bu genelgelerle birde siz vurdunuz.
Gazetecilik yaşamımıza son veriyorsunuz. Bizlerinde oy hakkı olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
İNANIYORUZ Kİ YANLIŞ HESAP ANKARA’DAN DÖNER