© Adana Haber - 2005

Adana Hazret-i Hüsocan'a Müstehak mı?

Her defasında "Neden bu kadar ağır yazıyorsun" diyorlar. "Ne yapayım böyle birine şiir mi yazmalıyım" diye karşılık veriyorum.

Her defasında "Neden bu kadar ağır yazıyorsun" diyorlar. "Ne yapayım böyle birine şiir mi yazmalıyım" diye karşılık veriyorum. 

Kardeşi Sedat, Şaban Yetkin'in telefonundan, "Sana teşekkür ederiz Azmi Bey, abimin reklamını yaptın. Kimse tanımazken Adana tanıdı, sayende kazandık, ekmeğimize yağ sürdün" diyebildi. Ki, bu bir algı meselesidir. 'Yüzüne tükürsem nisan yağmuru zanneder" mantığı doğru bir yaklaşım olur mu?
. . .

Hüsocan, "Kızıldağ'a uçak indireceğiz" dedi, mankurtlarda bir vaveyla, bir kıyamet,
Sanki köy yolunda Boeing ya da Airbus gezdirecek.
Çıka çıka stabilize yolda öksürerek yürüyen tek motorlu bir şey çıktı.
. . .

ASKİ TARİHİNDE İLK KEZ BORÇLANDI

Adanalıları donlarına kadar borç batağına sokan kimdir? Akıl sahiplerine sorsam ne cevap alırım? Geleceğimizi ipotek altına alan kör zihniyet bunu gerçekten hizmet aşkı ile mi yapıyor? Yoksa, 30 Marttan beri Moğol zihniyeti ile yürüyenler yüzünden mi böyle acı dolu bir mukadderat yaşıyoruz?

Hüsocan ve ekibine nasılsa 'giden gelen' yok. Şunun şurasında kaldı 3 küsur sene. Semirmeye devam etsinler.

Ceyhan'da alın teri ile kazanıldığı kuşkusuz mülklerin üstüne bir de Adana'da ekleme yaparlarsa ne mutlu onlara. Bizim Mankurtlar hüsocan'ın iki yemek arası kaçırdığı gaz sesini bile sorgusuz sualsiz 'ilahi çığlık' saydıkları için fert başına bir dilim ekmeğe muhtaç da olsalar, 'vardır bunda da bir hikmet' diyebilecek kadar itaatkardırlar.



İTİBAR, KALİTE, AHLAK, HAYSİYET

Selahattin Çolak dönemini hatırlayanlara, Aytaç Durak ve Zihni Aldırmaz sürecini yaşayanlara sorsam, "Hüsocan Adana'ya itibar, kalite, ahlak, haysiyet ve üstün hizmet katkısı sağlamış mıdır?" desem, kimler gülmez?
Çolak zamanında internet yoktu. O dönemin siyasetçileri face, twetter vs gibi yollarla orgazm imkanı bulamıyordu. Durak ve Aldırmaz, seviyelerine halel getirdiler mi? Binde birini bile denemeye kalktılar mı?

AK Parti hükümetinin gazabına uğrayarak son güne kadar makam yüzü gösterilmeyen Aytaç Durak onca haksızlığa rağmen AK Parti İl Başkanı ya da bir başkasını ibnelikle itham etti mi? Keza Aldırmaz, 'iki kişi konuşurken üçüncüye ne düşer' mantığı ile 'saksafonculuk' kontejanından iş vermeye kalktı mı?

KUR'AN OKUYALIM DİYENLERE MUHATABINIZ İT DEDİ

İstasyon meydanında geçtiğimiz yılki yılbaşı etkinlikleri nedeni ile bazı vatandaşlar twitter hesabından 'yeni yıl kutlamasına karşı çıkan' paylaşımlarda bulunmuştu. Hazret onları da seviye dolu cevaplarından mahrum bırakmadı: Beslediği iki itin aile fotoğrafındaki yerini göstererek "Muhatabınız bundan sonra bunlar" diyerek '
merdi kıpti şecaat arzederken sirkatin mi söylemiş oldu?


BAŞKAN EŞİNE HAKARET

Hazretin Ceyhan'daki enkazını temizlemekle meşgul olan Alemdar Öztürk'e her fırsatta engel çıkardığı, hizmetlere mani olmaya çalıştığı yetmezmiş gibi eşi Kübra Öztürk'e de saldırdı. Hiç bir kitap kadına saldırmayı meşru göstermez. Hazretin hangi dine ve mezhebe mensup olduğu konusunda rivayetler muhtelif. Kaldı ki, bir dönem aynı çalışma ortamını paylaşan bir kişinin diğerinin eşine yaptığı hakaretamiz davranış ahlak kuralları ile örtüşür mü?



GÖRMÜŞ-ÜN (!) OĞLU OLMUŞ

Her konuşmasında oğlu Oğuzhan'ı işin içine katması ilginç bir seviye ürünü olarak değerlendiriliyor. Ceyhanlılar hüsocan'ın oğluna 'itibar mirası' bırakmak üzere hazırlık yaptığı konusunda fikir beyan ediyorlar.



Geçmiş zaman bir haber yapmıştık. Bu haberden ötürü mahkemelik de olduk. Hüsocan savunmasında, "Bu haberi kızım gördü hıçkırıklara boğuldu" demişti. Dönemin bir ilçe Belediye Başkanı ile birlikte 'yaz bekârlığı' yaptığına ilişkin haberimizden dolayı da bizi 'aile felaketine' neden olmakla suçlamıştı. Bize yönelik iddialarının aynısını başkalarına yapıyor, hem de fütursuzca. 



Bütün bunlar olurken, Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk'ün eşi Kübra Hanım'a ve ayrıca, yılbaşı kutlamalarına karşı çıkanlara verdiği cevaplardan ailesi etkilenmiyor mu, ya da alıştılar mı/alıştırıldılar mı diye sorası geliyor insanın.

Adana küçük yer, aksi bizzat denenip kanıtlanmadan (?) birilerine 'ibne' ve 'eşcinsel' yakıştırması yapan bir eş ve babaya sahip olmak başta Zeynep Hanım, Oğuzhan ve ablası için tahammül edilir bir durum olmasa gerek.


KISSADAN HİSSE..

Adam oğluna hep sen adam olamazsın dermiş. Oğlu da "ileride göreceksin nasıl bir adam olduğu mu sana göstereceğim" diye cevap verirmiş babasına.


Aradan yıllar geçmiş, delikanlı yüksek tahsil yapmak suretiyle, gelişmiş, ilerlemiş ve bir ile vali olmuş. Göreve atandığı ilk gün talimat vererek babasının köyden alınıp huzura getirilmesini emretmiş. 

Yaşlı adamı sürüye sürüye getirmişler. Babasının içeri girmesiyle oğul kükremiş: "bana adam olamazsın diyordun bak ben vali oldum"

Baba kahreden sitemkarlıkla seslenmiş: "Ben sana vali olmazsın demedim ki, adam olamazsın dedim. Adam olsaydın babanı ayağına getirmezdin"

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER