Aladağ yangını devam ediyor
ADANA"Eşrefi mahlukat" der insan için Kuranı Kerim..
"İnsanı yücelt ki devlet yücelsin" der Şeyh Edibali oğluna nasihatinde.
Aladağ'da kız öğrencilerin kaldığı yurtta çıkan yangında 12 evladımız yanarak can verdi.
Yurt Süleymancıların kontrolünde olan bir yurt. Aladağ'da sekiz adet, Adana genelinde tam seksen adet bu vaziyette olan yurtları var.
Zengin hacı babaları avlamak için götürüp gezdirdikleri bu yurtları, herhangi bir facia anında asla kabul etmiyorlar.
Yurtlar legal, örgütlenme illegal.
Yurt görünürde üç beş kişinin üstüne kayıtlı, arka planda Süleymancılar örgütünün izni olmadan bir kuşun uçması mümkün değil.
12 kişi yanarak veya dumandan feci şekilde can verdi.
Cenazeler kaldırılırken, ailelerin yüreği yangın yeri iken, beklerdim ki Süleymancıların baş patronu gelsin ve baş sağlığı dilesin.
Zahmet edip gelmediler.
Mühim işleri varmış.
Peki hal ve vaziyet böyle iken bu mazlum fukara çocuklarının hakkını kim savunacak?
Kim olacak devlet elbette.
Olay mahkeme aşamasındayken cenazeye ve başsağlığına gelmeyen örgütün ağır topları el altından devreye girdiler.
Yanan çocukların ailelerinin banka hesaplarına topladıkları sadakalardan az bir miktar sus payı yatırdılar.
Aladağ'da olan örgütlenmenin mahalle baskısını kullanarak davalarından vaz geçirmeye çalıştılar.
Kısmen başarılı oldular.
Adamların ellerinde Allah'ın sopası var.
Yiğitsen korkma.
Gelelim devlet bürokrasisi ne yaptı konusuna.
Yurtta yangından sonra eski tarihli sahte denetim raporu düzenleyen iki memura birer günlük maaş kesme cezası verilmiş.
Bu memurlar yangın tatbikatı yapılmadığı halde 'yapıldı', yangına karşı gerekli önlemler alınmadığı halde 'alındı' raporu düzenlemişler.
Bu sahtekarların içeri atılması gerekmez mi?
Verilen ceza takriben yüz lira.
TBMM Aladağ Komisyonu tutanaklarına göre ise vekillerin ziyaret ettiği Kaymakam Abdullah Demirdağ 'yurtta hiç bir eksiğin olmadığını' savunmuş.
Kaymakam Bey Komisyona, "gittim bizzat ben kontrol ettim. Her şey tamdı" demiş.
Bu cümleleri takip eden günde yurt kapatılmış.
Kaymakama da Maşallah! 'Hiç bir eksik yok' demek mi doğru, öyle ise bir gün sonra 'yurdun kapatılması mı' doğru ben anlamadım.
Durun daha bitmedi.
Öğrencileri Süleymancıların yurduna yönlendirdiği iddia edilen İlçe Milli Eğitim Müdürüne (Kendisi devletin adamı oluyor, yada olması lazım) KINAMA cezası verilmiş.
Kınamakla bu işler olmuyor.
Devletin mekanizmaları bizimle dalga geçiyor.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Sarıçam'da bir İmam Hatip Lisesine öğretmen olarak gönderilmiş.
Öğrencilere hangi yüzle 'Allah, kitap, adalet, hak ve hukuk' kavramlarından bahsedecek doğrusu çok merak ediyorum.
Yangına brandasız giden dört itfaiye yetkilisine de soruşturma izni verilmiş.
Durum böyleyken devlet hangi şartlarda caydırıcı olabilir?
Sokaklarda insanlar 'idam, idam' diye haykırırken devletin elemanlarının kendi adamlarına verdiği komik cezalara ne demeli?
Ortada devam eden bir yangın var.
Süleymancıların yangın umurunda bile değil.
Yanan yandı, ölen öldü.
Suçu kadere ve takdiri ilahiye atarak yola devam ediyorlar.
Bu işi çözmesi gereken devlet maalesef iyi bir sınav vermedi.
Yangını söndürmek yerine daha bir harlandırdı.
Yazık çok yazık.
Bu millet bunu hak etmiyor.
İlginizi Çekebilir