© Adana Haber - 2005

Alev SEZEN Yazdı: Yargıtay Fetva Hattı

Yargıtay yerel mahkemenin cemevleri ibadethane değildir kararını bozdu ve ibadethane olduğuna hükmetti.

İbadethane bir dinin ibadet mekânıdır.

Aleviler İslam dışında olmadığına ve Müslümanların ibadethanesi de cami olduğuna göre bu karar yanlıştır.

Diyanette bu görüşünü açıkça ifade etmiştir. Dini konularda tek yetkili makam Diyanet İşleri Başkanlığıdır.

Bir yerin ibadethane olup olmadığı yönünde görüş bildirebilecek bilirkişi mahiyetindeki en üst makamdır. Diyanet İşleri Başkanımızın beyanatları da cemevlerinin ibadethane olmadığı yönündedir ve durumu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde açıklamıştır.

Mahkemeler her konuda hatta artık hukuki konularda dahi bilirkişilere başvururlarken, Yargıtay hem de dini bir konuda Diyaneti bir kenara bırakmış ve kendisi dini açıklamalar yaparak cemevlerinin ibadethane olduğuna karar vermiştir. Bu arada Alevi-İslam inancından da bahsetmiştir. İslam tektir! Bu tarz yaklaşımlar ayrımcılığı körüklemek için türetilmiş kavramlardır.

Yargıtay kararında ayrıca hiçbir yaramıza merhem olmayan, fitne ve fesatlıkla her türlü ayrımcılığı körükleyen, AB’nin siyasi kararlarına hukuk kılıfı giydiren AİHM’in görüşlerine de yer vermiştir.

Toplumumuzda bir ayrıştırma vesilesi olarak kullanılan Aleviliğin ilk çıkış noktası akaide dayanan inanç ilke ve esaslarıyla ilgili değildir. Aleviliğin çıkış noktası kimin halife olacağı konusunda ortaya çıkan siyasi bir anlaşmazlıktır. Hz. Ali (r.a.) taraftarları bu mücadelede başlarına kızıl serpuş taktıklarından 'kızılbaş' tabiri de buradan doğmuştur. Bu günümüzün kim başbakan olacak tartışmasına benzetilebilir. Buradan başlayan ayrılık daha sonra zaman içerisinde sanki iman esaslarına da yönelik bir ayrılıkmış görüntüsüne büründürülmüştür.

Anadolu Alevileri kendi aralarında sazlı-sözlü bir takım toplantılar ve törenler tertip etmişlerdir. Bu toplantılar Arapça bir araya gelmeyi ifade eden 'cem' kelimesi ile ifade edilmiştir. Zaten cami, cemaat gibi kavramlarda aynı kökten türemiştir. Bu toplantılarda saz ve sözün olması geleneksel Türk halk kültürünün baskın olduğunu göstermektedir. Bütün bunlar bu olayın dini değil kültürel, folklorik bir öğe olduğunu da göstermektedir. Dolayısıyla cem toplantılarının dini bir vasfı bulunmadığından icra edildiği yerin ibadethane olması da mümkün değildir. Kaldı ki şimdi önümüze bir mesele olarak konulan 'cemevleri' 1990'lı yılların başlarında derin yapıların ürünü olarak ortaya çıkarılmıştır. Zaten bu tarihten önce Türkçe'de cemevi kelimesi de pek kullanılmazdı. 

Yargıtay henüz kesinleşmeyen bu yanlış kararından biran önce dönmeli ve konunun otoritesi olan Diyanetin görüşüne uygun olarak cemevlerinin ibadethane olmadığı yönünde karar vermelidir. Aksi halde dini konular bundan sonra Yargıtay’a sorulacak belki de 'Yargıtay Fetva Hattı' açmak gerekecektir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER