© Adana Haber - 2005

Aşırı terleme tedavisinde 6 etkin yöntem

Aşırı terleme tedavisinde 6 etkin yöntem.

Acıbadem Adana Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Deniz Çetinkünar, genetik sendromlar, enfeksiyonlar, ilaçlar, kanser, nörolojik, metabolik hastalıkların da aşırı terlemeye yol açabildiğini bildirdi.

Dr. Çetinkünar, hiperhidroz olarak tanımlanan aşırı terleme toplumun yaklaşık yüzde 3’ünü etkilediğini belirterek, “Normal miktarlarda terlemenin bile ıslaklık hissi, görünüm ve kötü koku nedeniyle kişileri rahatsız ediyor. Aşırı terleme ise kişinin mesleki veya sosyal aktivitelerinde, el sıkışma, kalem tutma müzik aleti kullanma, direksiyon tutma gibi günlük işlevlerde sorun yaşamasına neden olabiliyor. Çok şiddetli olduğunda utanma duygusuna yol açarak özgüven zedelenmesine neden olabilir” dedi.

Aşırı terlemenin sistemik hastalıklara bağlı olabileceği gibi tamamen yapısal nedenlerden de kaynaklanabildiğini kaydeden Dr. Çetinkünar, "Terleme tüm vücutta ya da bölgesel olabilir. Primer yani yapısal hiperhidroz en sık görülen türü. Sıklıkla el, ayak, koltukaltı ve yüzde terleme şeklinde ortaya çıkıyor. Yapısal hiperhidrozda altta yatan bir hastalık bulunmuyor ve stres terlemeyi artırıyor. Öte yandan genetik sendromlar, enfeksiyonlar, ilaçlar, kanser, nörolojik, metabolik hastalıklar da aşırı terlemeye yol açabiliyor” diye konuştu.

Aşırı terleme şikayeti ile başvuran kişilerin ayrıntılı hikayesinin alındığını, muayene sonrasında gerekli tetkikler yapılarak bu duruma yol açacak hastalık varsa bunun tespit edildiğini anlatan Dr. Deniz Çetinkünar, aşırı terlemeye eşlik eden ateş, kilo kaybı, çarpıntı, baş ağrısı gibi ek şikayetlerin önemli olduğuna dikkat çekti.

Hiperhidroz tedavisinin ise terlemenin yaygınlığı, şiddeti, yaşam kalitesi üzerindeki etkisi, kişinin yaşı ve sağlık durumu göz önünde bulundurularak planlandığını, her tedavi yönteminin kendine özgü olumlu ve olumsuz yanları olabileceğine dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Dr. Deniz Çetinkünar, bu 6 yöntemi şu şekilde sıraladı:

"1. Sprey, krem ve solüsyonlar

Hafif terlemelerde etkili olur. Alüminyum tuzları içeren solüsyonlar, spreyler uygulama kolaylığı, yan etki riskinin nispeten düşük olması nedeniyle koltuk altı, el ve ayak terlemelerinde ilk seçenek olarak kullanılabilir. Genellikle gece uygulanırlar, kontrol sağlandıktan sonra haftada bir uygulamaya geçilebilir. Tahriş edebileceklerinden dikkatli olunmalıdır.

Sistemik ilaç tedavileri

Terlemeyi azaltan sistemik ilaçlar (antikolinerjikler, beta blokorler, kalsiyum kanal blökorleri, psikiyatrik ilaçlar) tüm vücudu etkiler. Ağız kuruluğu, görme bozukluğu, idrar yolları problemleri gibi yan etkileri nedeniyle diğer tedavilere yanıt vermeyen şiddetli terlemelerde tercih edilirler.

İyontoforez tedavisi

İyonize olabilen maddelerin elektrik akımı aracılığı ile deriye uygulanması işlemidir.

Özellikle el ve ayak terlemesinde kullanılır. El ve ayaklar suyun içine sokulur ve elektrotlar uygulanarak akım verilir. Bu tedavi yüzde 80’e varan oranlarda etkilidir ancak çok zaman alıcıdır. Tedavinin etkinliğinin devamı için uzun süreli kullanım gereklidir. Tedavi kesildiğinde 1-2 hafta içerisinde terleme yeniden başlar. Gebelerde, epilepsisi, kalp pili olan hastalarda kullanılmamalıdır.

Cerrahi tedavi

Cerrahi olarak koltuk altı ter bezleri çıkarılabilir, lazer ile yok edilebilir. Diğer cerrahi yöntem eller ve koltuk altlarındaki hiperhidrozisin tedavisi için ana sempatik sinirin ameliyatı yani endoskopik torakal sempatektomidir. Minimal invaziv bir uygulama olduğu için kişiler normal yaşantılarına dönerler ancak yani ameliyat öncesi terleme olmayan vücut bölgelerinde aşırı terlemeye yol açabilir.

Fraksiyonel mikroiğneli radyofrekans

Sıklıkla koltuk altı aşırı terlemelerinde kullanılırlar. Ter bezleri ısı ile kontrollü olarak hasarlandırılır. Seanslar şeklinde uygulanır. Etki genellikle birinci ayda çıkar.

Botulinum toksin tedavisi

Bir bakteri olan Clostridium Botulinum tarafından yapılan toksinin enjeksiyonu ile terlemenin durdurulmasıdır. Koltuk altı, el-ayak terlemeleri, saçlı deri terlemelerinde etkili tedavi seçeneğidir. Uygulaması oldukça kolay, yan etki potansiyeli düşüktür. Yaklaşık yarım saatlik süren uygulama sonrası hasta normal yaşantısına devam edebilir. Ortalama 6-8 ay sonra uygulama yenilenmelidir".

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER