Eşini Bırakıp Öz Dayısına Kaçtı
TÜRKİYEBurdur'da 26 yaşındaki S.Ç. 2012'nin Kasım ayında öz dayısı 23 yaşındaki H.B. ile kaçtığını iddia ettiği eşi 19 yaşındaki H.Ç.'den 100 bin lira manevi tazminat talebiyle dava açtı.
Burdur'un Bereket Köyü'nde çiftçilik yapan S.Ç. çalışmak için gittiği tarladan akşam eve geldiğinde eşi H.Ç. ile Queenbet 16 aylık kızı Z.N.Ç.'yi bulamadı.
Aynı köyde yaşayan kayınpederi M.B.U.'nun evine giden S.Ç. orada da olmadığını görünce kayınpederiyle eşini aramaya başladı. S.Ç. eşinin çok sevdiğini bildiği dayısı H.B.'nin yanında olabileceği düşüncesiyle kayınpederiyle birlikte Denizli'nin Acıpayam İlçesi'ne gitti.
Aynı köyde yaşayan kayınpederi M.B.U.'nun evine giden S.Ç. orada da olmadığını görünce kayınpederiyle eşini aramaya başladı. S.Ç. eşinin çok sevdiğini bildiği dayısı H.B.'nin yanında olabileceği düşüncesiyle kayınpederiyle birlikte Denizli'nin Acıpayam İlçesi'ne gitti.
Çobanlık yapan H.B.'nin köyüne giden S.Ç. Kurban Bayramı'ndan bu yana köye dönmediğini öğrenince jandarmaya gidip şikayetçi oldu. Kısa sürede H.B. ile H.Ç.'nin yerini belirleyen jandarma şikayet üzerine ikiliyi gözaltına aldı.
H.Ç. ve dayısı H.B. ifadelerinde 5 yıldır görüştüklerini, hiçbir baskı olmadan kendi istekleriyle kaçtıklarını söyledi. H.Ç. dayısı H.B. askerdeyken ailesinin isteği üzerine S.Ç. ile evlenmek zorunda kaldığını dayısının kendisini zorla kaçırmadığını gönül rızasıyla kaçtığını anlattı.
H.Ç. ve dayısı H.B. ifadelerinde 5 yıldır görüştüklerini, hiçbir baskı olmadan kendi istekleriyle kaçtıklarını söyledi. H.Ç. dayısı H.B. askerdeyken ailesinin isteği üzerine S.Ç. ile evlenmek zorunda kaldığını dayısının kendisini zorla kaçırmadığını gönül rızasıyla kaçtığını anlattı.
'BEYNİM ADETA DURDU'
S.Ç. yaptığı açıklamada da eşine şiddet uygulamadığını, argo bir sözcük dahi söylemediğini savundu. S.Ç. "Bu olay nedeniyle beynim adeta durdu. H.B. eşimin dayısıdır. Böyle bir şey yapabilecekleri kimin aklına gelir? Eşim evden kaçtığı güne kadar en küçük sorunumuz olmadı" dedi.
H.Ç.'nin kendisiyle rızası dışında evlendirildiği iddiasını da yalanlayan S.Ç. görücü usulüyle evlendiklerini, ancak aynı köyde yaşadıkları için birbirleriyle tanıştıklarına değinerek, "6 ay kadar da nişanlı kaldık. Nişanlılık sürecinde aramız gayet iyiydi. Nişandan önce 'gönlünün düştüğü biri var mı? Varsa nişan yapmayalım' dedim. Kimseyle gönül ilişkisi olmadığını söyledi. Düğünden bir hafta kadar önce yine konuştum. 'Aklında biri varsa düğünden önce vazgeçelim' dedim, ama sevdiği kimse olmadığını söyleyince evlendik" diye konuştu.
BOŞANMA VE TAZMİNAT DAVASI
İfadelerinin ardından serbest kalan H.Ç. ile H.B. izlerini kaybettirirken S.Ç. avukatı aracılığıyla Burdur Aile Mahkemesi'ne başvurarak, 'Zina ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma talebiyle' dava açtı. S.Ç.'nin avukatı dava dilekçesinde H.Ç.'nin öz dayısıyla kaçtığı süreci ve tarafların jandarmadaki ifadelerini özetleyerek, şu ifadelere yer verdi:
"Davalı H.Ç. öz dayısı H.B. ile aralarında gönül ilişkisi olduğu için anlaşarak kaçtıklarını söylediğine göre aralarında zina söz konusudur. Daha da önemlisi davalının birlikte kaçtığı kişinin öz dayısı olması nedeniyle Türk medeni Kanunu'nun 145/4 maddesi gereğince 'Evlenmeye engel olacak derecede hısım bulunması' nedeniyle davalının evlenmesi mümkün olmayan biriyle kaçması ile de 'haysiyetsiz hayat sürme' söz konusudur."
Dava dilekçesinde, "Bir anneye asla yakışmayacak derecede yüz kızartıcı ve toplum içinde hiç kimsenin hoş görmeyeceği davranışları nedeniyle böyle bir kadına çocuk bırakılmayacağı gerekçesiyle" çocuğun velayetinin babaya bırakılması istendi.
Dilekçede davacı koca S.Ç.'nin, çevresinde onuru ve haysiyeti kolayca onarılmayacak şekilde zarar gördüğü, davalı kadının onur kırıcı ve davacı kocayı toplum içinde ağır şekilde rencide eden yüz kızartıcı davranışları nedeniyle 100 bin lira manevi tazminata hükmedilmesi talep edildi.
İlginizi Çekebilir