türk haberler
TÜRK SANAYİ REHBERİ
Adana
DOLAR34.65
EURO36.611
ALTIN2937.0

Korku kültürünün koyun toplumu

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Korku kültürünün koyun toplumu
Abone ol
Korkma eyleminin kültür haline dönüşmesi...
Korkma eyleminin kültür haline dönüşmesi, insansı her varlığı adeta bir vicdanmışçasına sarıp sarmalaması durumudur.

Korku kültürü, aynı zamanda var olan bütün duyusal mekanizmanızı resetleyen öldürücü bir virüs olarak da nitelendirilebilir. Çünkü insan en çok kendine yakalanır zaman düzleminde ve bu yüzdendir ki en çok kendinden yaralanır.

Bu ülkenin elinizi attığınız her köşesinin başından fırlayan psikiyatristleri, insanın kendine olan köleliğini açıklayamadığı gibi, bu hastalıklı duygudan aldığı narsist zevkle de nasıl başa çıkılacağını öngören bir teori üretemedi henüz

İnsan korktuğu her olgunun vicdanında bıraktığı derin yanılgı ile savrulup durmaktan geri adım atamıyor. Geçenlerde dolmuşta duyduğum bir diyaloğu paylaşmak istiyorum sizlerle, 
Üniversiteye yerleşemeyen bir kızın annesi telefonda konuşurken dilinden dökülen cümleler şöyleydi: "bu yılda yerleşemedi, 3. kez denedi olmadı, babası vazgeçmesini söyledi. Şimdi ne yemek yiyor ne de konuşuyor, dünya başımıza yıkıldı. Korkuyorum kendine bir şey yapacak."

Bu anekdottan da anlayacağımız üzere, insan denen yapısal düzen karmaşası, korku ile kendini daha büyük çıkmazlara sürüklüyor.

Bir kız çocuğu ezandan önce evde olmasını sokaktaki güvensiz duruma bağlarken, altında yatanın eve geç gittiği zaman babasından yiyeceği dayak olduğunu egale ediyor kendi zihninde. Çalışanın yeni projesini yazdığı kağıtları buruşturup atması, beğenmediğinden değil patronun değer yargısından korktuğundan.

Trafikte kırmızı ışıkta geçen bir sürücü işe yetişememekten korkar. Ebeveynler toplum normlarında iyi çocuk yetiştirememekten, polisler askerler üstlerinden, öğretmenler sistemden…

Ama hiçbirimiz belirli bir korku düzenin parçası olmaktan korkmayız. Bilakis bu yüzden en çok bağıranın canı yanar, onun yanına koşarız, en tok sofrada tuzluk koyacak yer bulamayız, en büyüğümüz en küçüğümüzü ezdiği zaman varoluşunu tamamlar, en sabırlımız dişlerini döker, özgürlük için öldürenler özgürlük için ölenlerin mezarına tükürür. En çok karanlıkta görür, en çok sessizlikte duyarız. Duyma engeli olanlar daha çok konuşur, görme engeli olanlar daha çok susar.
Susamakta ânâ ait. İnsan neden susar ? Ölmekten korktuğu için mi ? Sürünerek ölmekten korktuğu için mi?

Adana'da 6. kattaki otel odasının penceresinden atlamaya çalışan Mihriban’ın korkusu neydi diye düşüneniz var mıydı hiç aranızda? Bağırmadığı için mi koşmadık yanına, canı acımıyor mu sandık? Kardeşi ile kavga eden ağabey onu evde ölü bulduğunda, kafasını neden silahla patlattığını sorabilir miydi artık?

En büyüğümüz nihayet var olmuşmuş muydu dersiniz?.
3 gün boyunca kocasına makarna pişirdiği için öldürülen kadının 3 gün boyunca çocuklarının aç olması gerçeğini, en tok sofrada tuzluk bulamayan dram sahibi bizlere soruyorum; en güvenli yer sorunun kolları mıdır? Bu yüzden mi vicdanlarımızın kulakları sağır gözleri kör? Bu sebepten mi, korkmaktan bu denli hoşnut bireyler haline dönüştük?.

Korku bir devlet ürünüdür, kapital sistemin para çarkının durmaksızın işlemesinin tek nedeni de korkudur. Ezenler, ezilenler, proleterler, beyaz yakalılar ve  faşistler için korku Adem'in yediği elmadır.

Ekonomik krizin eşiğindeki bir ülkenin neo-liberal bir bireyi olarak bende kendi adıma domatesin kilosunu 10 liradan almak zorunda bırakılmaktan korkuyorum.

Korku yapılandırıldığı gibi yitiriledebilir. Vicdana, merhamete, vefaya ve özgürlüğe sahip her insan için domatesin kilosunun 50 kuruş olduğu zamanlar dilerim.

  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Büyükşehir'de Depresyon MerkeziÖnceki Haber

Büyükşehir'de Depresyon Merkezi

Balkondan içeri girip..Sonraki Haber

Balkondan içeri girip..

Yorum Yazın

Başka haber bulunmuyor!

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
TEST-DENEME