Abone ol
Uzun zamandır istediğim Doğu Karadeniz gezisi Göğüsgeren Turizm'in 46 kişilik otobüsüyle 3 Temmuz tarihinde başladı.
Önce sabahın ilk ışıkları ile Gümüşhane'ye vardık.
Orada Balyemez konağında kahvaltımızı yapıp Maçka yollarından devam ederek Altındere Milli Parkı içerisinde yer alan 300 mt. yükseklikte kurulan Sümela Manastırını gezdik.
Orada Balyemez konağında kahvaltımızı yapıp Maçka yollarından devam ederek Altındere Milli Parkı içerisinde yer alan 300 mt. yükseklikte kurulan Sümela Manastırını gezdik.
Sümela manastırında yapılan restorasyon çalışmasının orjinaline uymaması ve manastırın duvarlarında yer alan resimlerin tahrip edilmiş olması bizi üzdü.
Gezinin üçüncü günü Trabzon'da yer alan 19. yüzyıl başlarında Soğuksu sırtlarında yazlık olarak yaptırılan ve Atamızın Trabzon'u ziyaretleri sırasında konakladığı Atatürk köşkünü gezdik.
Atamızın kahve içtiği fincanlar, yatağı, konuk odası, mutfakta kullanılan eşyalar büyük bir özenle sergilenmiş. Atamızın vasiyetini de burada yazdığı bilgisini aldık.
Trabzon'a gelir gelmez yöresel kıyafetler ve şive farklılığı dikkatimizi çekti. Yöre halkının sorun yok anlamında 'sıkinti yok' cümlesini kullanmasını ilk anda yadırgasak da zamanla bu şiveye alıştık.
Karadeniz'de kadınların başlarını bağlama şekilleri de çok farklı.
İki farklı örtüyü birlikte kullanıp başlarının üstünde düğüm yaparak bağlıyorlar. Gözlemlediğim şu ki, Karadeniz kadını çalışkan, güçlü ve Karadeniz gibi sert tabiatlı.
İki farklı örtüyü birlikte kullanıp başlarının üstünde düğüm yaparak bağlıyorlar. Gözlemlediğim şu ki, Karadeniz kadını çalışkan, güçlü ve Karadeniz gibi sert tabiatlı.
Ardından yola çıktık. 1358 mt. Kaçkar Dağları Milli Parkı içinde yer alan Ayder yaylasına gelerek otelimize yerleştik. Doğu Karadeniz'in o eşsiz doğa güzelliğini üç kelime ile özetleyebilirsem 'yeşilin bin bir tonu, sis ve çiğ' demem yeterli olacaktır herhalde.
Ayder yaylasında çağıl çağıl akan Fırtına Deresi'nin sesi ve çiğ yağmuru eşliğinde içtiğim tavşan kanı Rize çayına ayrıca da yeşilin tonlarına doyamadım. Ayder yaylasında kış yaz oturanlar varmış. Burası artık turistik bir yer haline geldiği için sürekli oturanlar yavaş yavaş burayı terk etmeye başlamışlar.
Biz yayla şenlikleri zamanında gelmediğimiz için Ayder yaylası oldukça sakindi. Bu sakinlik ziyadesiyle hoşuma gitti.
Biz yayla şenlikleri zamanında gelmediğimiz için Ayder yaylası oldukça sakindi. Bu sakinlik ziyadesiyle hoşuma gitti.
Yöresel olarak 'Kuşpuni' denilen küçük, ahşap yayla evleri çok şirindi. Karadeniz'de tüm yayla evleri birbirlerinden uzakta ve aralıklı inşa edilmiş.
Ekşi maya ile yapılan mısır ekmeği ve Trabzon ekmeğine sürülen Vakfıkebir tereyağı ve de yayla balının tadına doyum olmuyor. Lahana çorbası, karalahana dolması, kuymak, kaygana ve aslında baklava türü bir tatlı olan laz böreği yöresel lezzetlerden.
Ekşi maya ile yapılan mısır ekmeği ve Trabzon ekmeğine sürülen Vakfıkebir tereyağı ve de yayla balının tadına doyum olmuyor. Lahana çorbası, karalahana dolması, kuymak, kaygana ve aslında baklava türü bir tatlı olan laz böreği yöresel lezzetlerden.
Yeri gelmişken Karadeniz insanı ve özellikle de Trabzon ve Rize'deki gözlemimi dile getirmeden edemeyeceğim. Karadeniz insanı tıpkı denizi gibi hırçın ve asi ruhlu.Turist olarak gittiğimiz halde garsonlar ve satıcıların sert mizaç ve konuşma biçimleri gezideki herkesin dikkatini çekti.
Karadeniz esnafı 'müşteri daima haklıdır' sloganından bihaber, yüzleri asık, 'ürünü almazsan alma' tavrında.
Rehberimize bu tavırlarının sebebini sorduğumuzda mizaçları gereği öyle sert davrandıklarını söyledi. Yöre insanına müşteriye nasıl davranmaları gerektiği konusunda seminer verilmesi gerektiği kanısındayım doğrusu.
Karadeniz esnafı 'müşteri daima haklıdır' sloganından bihaber, yüzleri asık, 'ürünü almazsan alma' tavrında.
Rehberimize bu tavırlarının sebebini sorduğumuzda mizaçları gereği öyle sert davrandıklarını söyledi. Yöre insanına müşteriye nasıl davranmaları gerektiği konusunda seminer verilmesi gerektiği kanısındayım doğrusu.
Ertesi gün, Pazar, Ardeşen, Arhavi, Hopa üzeri Sarp sınır kapısından Gürcistan'n Karadeniz kıyısındaki şirin liman kenti Batum'a giriş yaptık. Halk savaştan çıktığı için kendi yaralarını sarmakta. Batum'da tüm dünyadaki ünlü yapıların birebir taklitlerini inşa etmişler. İzmir'in sembolü olan saat kulesini de Batum'da görebilirsiniz.
Gezinin beşinci gününde Rize'ye hareket ettik. Rize denilince çaydan bahsetmeden olmaz. Dağlar tümüyle çay bahçeleri ile dolu ve her yer bayır.
1090 mt. yükseklikte vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen Deresi'nin önünü kapatması ile oluşan Uzungöl Yaylasının doğal güzelliği görülmeye değer doğrusu.
Tabiat sanki bir doğal lavabo gibi tasarlamış Uzungöl'ü.
1090 mt. yükseklikte vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen Deresi'nin önünü kapatması ile oluşan Uzungöl Yaylasının doğal güzelliği görülmeye değer doğrusu.
Tabiat sanki bir doğal lavabo gibi tasarlamış Uzungöl'ü.
Doğu Karadeniz'e geldiğimizden beri bir damla güneş ya da toprak görmedik. Her yer alabildiğine yeşil ve durmaksızın çiğ yağmuru yağmakta. Her bir çiğ damlası bir toz zerresi gibi ince, üzerinize yağmuru serpelemekte.B una çiğ yağmuru deniliyor. Diyebilirim ki, 'Yok böyle bir güzellik..'
Ertesi gün Giresun'da bizi fındık bahçeleri karşıladı. Dağlar alabildiğine fındık bahçeleri ile kaplı. Toprak görünmüyor.
Ordu'da Boztepe'ye teleferikle çıkarak şehrin panoramik görüntüsünü kuşbakışı seyretme imkanı bulduk.
Gezinin son gününde Ünye-Terme-Çarşamba üzerinden Samsun'a geldik. Kentin sembollerinden olan Atatürk heykeli önünde fotoğraf çekiminin ardından şehzadeler şehri Amasya'ya yol aldık.
Amasya’dan sonra Çorum üzerinden Adana'ya dönüş yoluna girdik. Çorum'da leblebi almak için verdiğimiz molada Hışıroğlu leblebicisi beni dükkana giren en güzel bayan seçti. Ödülüm de bir avuç leblebi oldu.. Gezinin en hoş an ve anısı da bu oldu benim için.
Doğu Karadeniz gezimizden yeşile ve doğaya doyamadan güzel an ve anılarla hoşnut kalarak ayrıldık.
Bir başka gezide izlenimlerimi paylaşmak dileğiyle değerli okurlar.
Sevgiyle kalın.
Bir başka gezide izlenimlerimi paylaşmak dileğiyle değerli okurlar.
Sevgiyle kalın.
Yazılarını keyifle okuduğum biri tebrikler yeni yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum ??