Abone ol
Haberi bekletmenin özel bir nedeni vardı, ama sen bunu anlamaktan uzaksın..
Gelelim konuya..
Yaptığımız haberler Pozantı halkının çektiği sıkıntılara tercüman olmakla ilgilidir. Su kaynaklarının Pozantı'ya yetmediğini, 'ticari rant' ya da diğer bir deyişle; 'para hırsı' ile yapılması planlanan 'su şişeleme fabrikası' ile bu sıkıntının had safhaya ulaşacağını ifade eden yazı ve haberlere yer verdik.
Bu da 'Çay'ın tadını kaçırdı, hesabını bozdu.
3 Mart 2016 Perşembe günü Pozantı'da Belediye Meclis toplantısı vardı. Bir çok basın mensubu gibi ben de orada idim. Dış kapının merdivenlerinden yukarıya çıkarken, koşar adım inen iki zabıta yolumu kesti. Önde olan, 'başkan sizin meclis toplantısına girmenizi istemiyor' dedi. 'Başkanın gazetecilere giriş yasağı koyması ile ilgili bir yetkisi var mı' dedim. 'Bize verilen talimat böyle' dedi. Sürtüşme olmaması için geri dönüp dışarı çıktım.
Daha sonra meclis toplantısı sonrasında Çay'ın hakkımda, 'şerefsizce haberler yapıyor, o yüzden içeri almadım' dediğini öğrendim. Bunun üzerine 'Çay'ı iki kez aradım. Cevap vermedi. Daha sonra da cep telefonundan mesaj göndererek 'Kendine yakışanı yaptın Türkücü Mustafa, kompleksini başka türlü bastıramazdın' ifadelerini kullandım.
Çay, bu mesaja karşılık; tarafımıza intikal ettirilen belgeler aracılığı ile yalan haberler yaptığımızı, bu nedenle de Pozantı halkını, belediye meclisini ve de zat-ı şahanelerini gerdiğimi öne sürerek iyiden iyiye gülünç duruma düştü.
Sağlıklı kavrayamayan, Türkçeyi de doğru kullanamayan bir başkan düşünün. Belgesi olan bir habere yalan denmez efendi.. Belge varsa yalan haber yoktur.
Üstelik, yapılan haberler, Mustafa Çay'ın kişisel yanlışları ile ilgilidir, eleştireseldir. Pozantı halkı ile, ya da belediye meclisi üyelerinin tasarrufu ile uzaktan yakından ilgisi yoktur, olamaz da..
Mustafa Çay, Pozantı halkını ve meclis üyelerini olayın içine çekerek aklı sıra arka bulmaya çalışıyor ya, boşuna! Bu saatten sonra ona, yandaşlarından ve hesabı olanlardan başka kimse arka çıkmaz, onların da bize gücü ve nefesi yetmez.
Mustafa Çay, 'Basının haber alma özgürlüğünü kişisel korkusu nedeni ile engelleyerek' büyük bir ayıba imza atmıştır. Belediye Meclisi üyeleri önünde gıyabımda hakaret ederek de kendisine yakışanı yapmakta beis görmemiştir.
Odasında yüzüne karşı da söylemiştim. 'İyi bir insan olabilirsin ama iyi bir siyasetçi ve hizmet adamı olamazsın' demiştim. Fazlasını geri alıyorum.. İyi siyasetçi olamadığın kesin, iyi insan olma noktasında da senden yana umutsuzluk içindeyim.
Sen bu çiğ hareketinle ayıbın büyüğünü yaptın! Biz ise her türlü tahrike, şova ve atraksiyonuna rağmen oyununa gelmedik.
Meclis toplantılarına gelmeye devam edeceğiz.. Pozantı Belediyesi babanın çiftliği değil...
Anayasanın verdiği 'Basının haber alma hürriyetini' engellemene geçit vermeyeceğiz. Sen yine kendine yakışanı yap, gariban emir kullarını üzerimize göndermeye devam et.
Unutma ki, Pozantı halkının yararına olan her haberi kaleme alma inadımızı sürdüreceğiz.
Belediyeciliği zerre kadar bilmiyor, her fırsatta ahkam kesmekten de geri durmuyor.
Belediyeciliği zerre kadar bilmiyor, her fırsatta ahkam kesmekten de geri durmuyor. Belediyecilikten bi-haber olduğu gibi, gazetecilik mesleğinde 'fetva' verebilecek kadar kendini 'bilge' sayıp gülünç duruma düşürüyor.
Haberi bekletmenin özel bir nedeni vardı, ama sen bunu anlamaktan uzaksın..
Amaç, büyük hamleyi (!) beklemekti. Ne yazık ki, 'Dağ fare doğurdu!'
. . .
Gelelim konuya..
Gerek Adana Haber Net'de, gerekse de Bayrak gazetesinde, Mustafa Çay'a yönelik bugüne kadar hakaret içeren bir haber yer almadı. Her zaman söylediğimiz gibi, 'hakaret sahibine aittir...' Biz söylersek bize, o söylerse alnının ortasına...'
Yaptığımız haberler Pozantı halkının çektiği sıkıntılara tercüman olmakla ilgilidir. Su kaynaklarının Pozantı'ya yetmediğini, 'ticari rant' ya da diğer bir deyişle; 'para hırsı' ile yapılması planlanan 'su şişeleme fabrikası' ile bu sıkıntının had safhaya ulaşacağını ifade eden yazı ve haberlere yer verdik.
Bu da 'Çay'ın tadını kaçırdı, hesabını bozdu.
3 Mart 2016 Perşembe günü Pozantı'da Belediye Meclis toplantısı vardı. Bir çok basın mensubu gibi ben de orada idim. Dış kapının merdivenlerinden yukarıya çıkarken, koşar adım inen iki zabıta yolumu kesti. Önde olan, 'başkan sizin meclis toplantısına girmenizi istemiyor' dedi. 'Başkanın gazetecilere giriş yasağı koyması ile ilgili bir yetkisi var mı' dedim. 'Bize verilen talimat böyle' dedi. Sürtüşme olmaması için geri dönüp dışarı çıktım.
Daha sonra meclis toplantısı sonrasında Çay'ın hakkımda, 'şerefsizce haberler yapıyor, o yüzden içeri almadım' dediğini öğrendim. Bunun üzerine 'Çay'ı iki kez aradım. Cevap vermedi. Daha sonra da cep telefonundan mesaj göndererek 'Kendine yakışanı yaptın Türkücü Mustafa, kompleksini başka türlü bastıramazdın' ifadelerini kullandım.
Çay, bu mesaja karşılık; tarafımıza intikal ettirilen belgeler aracılığı ile yalan haberler yaptığımızı, bu nedenle de Pozantı halkını, belediye meclisini ve de zat-ı şahanelerini gerdiğimi öne sürerek iyiden iyiye gülünç duruma düştü.
Sağlıklı kavrayamayan, Türkçeyi de doğru kullanamayan bir başkan düşünün. Belgesi olan bir habere yalan denmez efendi.. Belge varsa yalan haber yoktur.
Üstelik, yapılan haberler, Mustafa Çay'ın kişisel yanlışları ile ilgilidir, eleştireseldir. Pozantı halkı ile, ya da belediye meclisi üyelerinin tasarrufu ile uzaktan yakından ilgisi yoktur, olamaz da..
Mustafa Çay, Pozantı halkını ve meclis üyelerini olayın içine çekerek aklı sıra arka bulmaya çalışıyor ya, boşuna! Bu saatten sonra ona, yandaşlarından ve hesabı olanlardan başka kimse arka çıkmaz, onların da bize gücü ve nefesi yetmez.
Mustafa Çay, 'Basının haber alma özgürlüğünü kişisel korkusu nedeni ile engelleyerek' büyük bir ayıba imza atmıştır. Belediye Meclisi üyeleri önünde gıyabımda hakaret ederek de kendisine yakışanı yapmakta beis görmemiştir.
Odasında yüzüne karşı da söylemiştim. 'İyi bir insan olabilirsin ama iyi bir siyasetçi ve hizmet adamı olamazsın' demiştim. Fazlasını geri alıyorum.. İyi siyasetçi olamadığın kesin, iyi insan olma noktasında da senden yana umutsuzluk içindeyim.
Sen bu çiğ hareketinle ayıbın büyüğünü yaptın! Biz ise her türlü tahrike, şova ve atraksiyonuna rağmen oyununa gelmedik.
Meclis toplantılarına gelmeye devam edeceğiz.. Pozantı Belediyesi babanın çiftliği değil...
Anayasanın verdiği 'Basının haber alma hürriyetini' engellemene geçit vermeyeceğiz. Sen yine kendine yakışanı yap, gariban emir kullarını üzerimize göndermeye devam et.
Unutma ki, Pozantı halkının yararına olan her haberi kaleme alma inadımızı sürdüreceğiz.
Adli sürecin her adımını da dikkatle izleyeceğiz.
AE
Yorum Yazın