Abone ol
Türk Eğitim Sen ve Eğitim-İş Sendikaları temsilcileri Adana Adliyesine giderek MEB yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Okul müdürlerine yönelik 'puan sisteminin' partizanca uygulandığını ifade eden sendika yöneticileri adliye binası önünde bir açıklama yaparak kamuoyunu bilgilendirmek istediklerini bildirdiler.
Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş Sendikası tarafından yapılan ortak açıklama şöyle:
"Bugün buraya Adana Adliyesini protesto etmek için toplanmadık. Bugün buraya adaletsizlik yapan, tarafsız olamayan ilçe milli eğitim müdürleri ve şube müdürleri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmaya geldik. Bu gayri ciddiliğe, taraf tutan yaklaşıma, adam kayırmacılığa hiçbir şekilde sessiz kalmadık, kalmayacağız.
Türkiye her geçen gün insan haklarından, hukukun üstünlüğü prensibinden, yargı bağımsızlığından adım adım uzaklaşırken, bu ülkenin yargı organlarına büyük görevler düşmektedir. T.C. Devleti ve demokrasimiz yolda bulunmuş değildir. Bu millet, demokrasi ve hukuk devleti için nice bedeller ödemiştir. Bu millet 12 Eylül darbelerinde, 28 Şubatlarda inim inim inletilmişken, şimdi de siyasi vesayetin altında, darbeci anlayışları dahi aratan, antidemokratik yaklaşımlarla demokrasi olmaktan her geçen gün uzaklaşan bir ülkede yaşamak zorunda kalmaktadır.
AKP iktidarı evrensel hukuku elinin tersiyle bir kenara itmiştir. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarından, hırsızlık iddialarından, yolsuzluk iddialarından sonra Türkiye'de hukuk devleti olma iddiasından neredeyse tamamen vazgeçilmiştir. Çıkartılan kanunlar siyasi iktidarın değirmenine su taşımayacak olan, kendileri için tehlikeli olarak gördükleri iktidarların devamı için problem olarak gördükleri tüm kurum ve kuruluşlardaki yöneticileri tasfiye etmek artık açıkça dillendirilmektedir. Bu ülke hiç kimsenin babasının çiftliği değildir. T.C. Devleti Ali babanın çiftliği de değildir. Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını elinin tersi ile itemez, bu ülkenin insanlarını düşüncelerine göre, siyasi ideolojik duruşlarına göre kamplara ayıramaz. Anayasa ve kanunlar Başbakan da olsa, Cumhurbaşkanı da olsa, Bakan da olsa hiç kimseye böyle bir hak vermemektedir."
Dünyanın hiçbir ülkesinde bir kanunla bir gecede insanların unvanları elinden alınmaz.
MEB Kanunuyla Milli Eğitim Bakanlığındaki 76 bin yöneticinin alın teriyle, dişiyle, tırnağıyla kazandığı unvanların, sosyal statülerin ceket çıkarılır gibi üzerlerinden alındı. Bunu TBMM çatısı altında milletvekili çoğunluğuna güvenerek her türlü haksızlığı kendileri için meşru gören AKP iktidarı yapmaktadır. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir kanunla, bir gecede insanların unvanları elinden alınmaz. Antidemokratik yönetimlerin olduğu Afrika ülkelerinde dahi böyle demokrasi dışı bir uygulamaya rastlayamazsınız.
Bakınız ne oluyor? Bu insanların önlerine liste konuluyor. Yandaş sendikamız var ya, memurlara zulmetmekten, yandaşlık yapmaktan, toplu sözleşmede memurları satmaktan başka hiçbir özelliği olmayan yandaş sendika var ya, işte bu sendikanın AKP ilçe teşkilatları ile oluşturduğu listeler ilçe milli eğitim müdürleri ile ilçe milli eğitim şube müdürlerinin önlerine konuluyor. Hangi puanı taktir ettilerse, onlar da o puanı veriyor. Ama bunlar zavallı. Kendi iradesinin arkasında duracak karaktere de sahip değiller. Bazı şube müdürleri ise vicdanlarına danışmışlar.
Ama yukarıdakiler bakmışlar ki okul müdürüne 60 tam puan vermişler, bunun üzerine bu puanı düşürmelerini istemişler.
Biz istiyoruz ki, adalet sağlansın. Sadece adalet istiyoruz.
Kimseye eyvallahımız yok. Allah’tan başka kimseden yardım dilemiyoruz. Biz herkesin üzerinde taşıdığı sorumluluğu yerine getirmesini istiyoruz. Ölümden öte yol yok. Kimseden korkumuz da yok. Bu ülkenin hukuk devleti olduğunu, T.C. vatandaşlarının her birinin siyasi anlayışı, ideolojisi ne olursa olsun kıymetli bir insan olduğunu tescil edecek olan hukuktur, yargı adamlarıdır. Bu noktada tüm hâkimleri, savcıları sorumluluk almaya görevlerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
Bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaşanan hukuk cinayetini bir kez daha kamuoyuna ilan etmek için buradayız.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir kadrolaşmayı, torpili, emek ve alın terini sömürmeyi, hülleyi, yalanı, talanı deşifre etmek için buradayız.
Bilindiği gibi MEB Yasasıyla birlikte 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları görevden alındı; il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları, MEB’de üst düzey yöneticilerin görevlerine son verildi. Bakanlık Merkez Teşkilatında bulunan şube müdürleri de görevlerinden alınarak, uzman yapıldı. Bu şekilde yıllarca bilgisi, tecrübesiyle Bakanlığı yönetenler geri hizmete alındı ve Bakanlığın hafızası sıfırlandı.
Bu yasanın akabinde çıkarılan Yönetici Atama Yönetmeliği de tam anlamıyla kadrolaşmanın diğer adı oldu. Bir anda kariyermiş, liyakatmiş, beceriymiş, bilgiymiş, tecrübeymiş hepsi yerle yeksan edildi.
Yöneticiler kazanılmış haklarını kaybetti, hepsinin sosyal statüleri bir kanunla ellerinden alındı. Kısacası 20-25 yıldır yöneticilik yapan insanların hayatı adeta darmaduman edildi. Amaç çok açıktı: Siyasi erk, kendisine biat etmeyenleri, kendinden taraf olmayanları bertaraf etmek istiyordu.
Bakınız; görev süresi uzatılacak müdürler sözde bir değerlendirmeye tabi tutuldu. Değerlendirmede ne yazılı sınav var ne de başarı, bilgi, tecrübe var. Değerlendirmede ne var biliyor musunuz, adam kayırma var, emek hırsızlığı var, usulsüzlük var, kişiye özel puanlamalar var, gayri ciddilik var. Değerlendirmede; öğretmenlerin, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısının ve öğrencilerin görüşü göstermelik olarak dikkate alındı. Çünkü mesai arkadaşlarının değerlendirmeye etki eden puanların toplamı sadece 40’dı. 60 puanlık ağırlık değerlendirmeyi ise okul müdürlerini hayatında bir kere bile görmemiş olan, onların çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmayan ilçe milli eğitim müdürleri ile ilçe milli eğitim şube müdürleri yaptı.
Soruyorum size; daha 2-3 aydır koltuklarında oturan şube müdürleri, okul müdürünün yöneticilik vasıflarına sahip olup olmadığından bihaber ilçe milli eğitim müdürleri okul müdürlerine hangi kriterlere göre puan verdi?
Hemen söyleyelim: Listeler havada uçuştu. Birilerinin emir erliğini yapan bu sözde yetkililerin önüne isimler liste halinde geldi. Bu isimlerin bazılarının bertaraf edilmesi, bazılarının da görevde kalmaları konusunda talimat verildi.
Düşünebiliyor musunuz; onlarca başarı belgesi ve ödül almış, mesai arkadaşları tarafından başarılı bulunan ve 40 tam puan verilen bir okul müdürüne ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından çok düşük puanlar verildi. İnce hesap yapanlar, bu şekilde 7 bin civarında yöneticiyi bertaraf etti. Bunun tam tersi de yaşandı. Mesai arkadaşları tarafından çok düşük puan alan okul müdürlerine, ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından yüksek puanlar verilerek bu kişilerin okul yöneticisi olarak devam etmesi sağlandı.
Sendikamızın, 75 puanın altında alan okul yöneticilerinin hakları için mücadelesi sonuç alınana kadar sürecektir. Görev süresi uzatılmayan okul yöneticileri bu işlemin tebliği veya öğrenilmesi ile birlikte dava açma süresi olan 60 gün içinde iptal davası açabilecektir.
Biz haksızlığa uğrayan tüm okul müdürlerinin bu davayı açmasını salık veriyoruz. Bu noktada konuyla ilgili okul müdürleri için dava dilekçesi hazırlayan sendikamız, onlara hukuki anlamda gerekli tüm desteği vermektedir. Açılan davaların görev süresi uzatılmayan okul müdürlerinin lehine sonuçlanacağına inanıyoruz.
Bakanlık hem bu kadar çok davaya enerji sarfedecek hem de usulsüz, yandaş değerlendirmeleri iptal etmek zorunda kalacaktır. Bu minvalde Mahkemelerimizin değerli üyeleri de yaşanan bu ahlaksızlığı, rezilliği, dalavereyi görerek, yasayı mutlaka iptal etmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Selahattin Dolgun (T. Eğitim Sen Adana 1 No.lu Şube Başkanı), Kamil Köse (T. Eğitim Sen Adana 1 No.lu Şube Başkanı), Rıfat Çelik (T. Eğitim Sen Adana 3 No.lu Şube Başkanı), Galip Reha Ertekin (Eğitim İş Adana Şube Başkanı)
Türk Eğitim Sen ve Eğitim İş Sendikası tarafından yapılan ortak açıklama şöyle:
"Bugün buraya Adana Adliyesini protesto etmek için toplanmadık. Bugün buraya adaletsizlik yapan, tarafsız olamayan ilçe milli eğitim müdürleri ve şube müdürleri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmaya geldik. Bu gayri ciddiliğe, taraf tutan yaklaşıma, adam kayırmacılığa hiçbir şekilde sessiz kalmadık, kalmayacağız.
Türkiye her geçen gün insan haklarından, hukukun üstünlüğü prensibinden, yargı bağımsızlığından adım adım uzaklaşırken, bu ülkenin yargı organlarına büyük görevler düşmektedir. T.C. Devleti ve demokrasimiz yolda bulunmuş değildir. Bu millet, demokrasi ve hukuk devleti için nice bedeller ödemiştir. Bu millet 12 Eylül darbelerinde, 28 Şubatlarda inim inim inletilmişken, şimdi de siyasi vesayetin altında, darbeci anlayışları dahi aratan, antidemokratik yaklaşımlarla demokrasi olmaktan her geçen gün uzaklaşan bir ülkede yaşamak zorunda kalmaktadır.
AKP iktidarı evrensel hukuku elinin tersiyle bir kenara itmiştir. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarından, hırsızlık iddialarından, yolsuzluk iddialarından sonra Türkiye'de hukuk devleti olma iddiasından neredeyse tamamen vazgeçilmiştir. Çıkartılan kanunlar siyasi iktidarın değirmenine su taşımayacak olan, kendileri için tehlikeli olarak gördükleri iktidarların devamı için problem olarak gördükleri tüm kurum ve kuruluşlardaki yöneticileri tasfiye etmek artık açıkça dillendirilmektedir. Bu ülke hiç kimsenin babasının çiftliği değildir. T.C. Devleti Ali babanın çiftliği de değildir. Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını elinin tersi ile itemez, bu ülkenin insanlarını düşüncelerine göre, siyasi ideolojik duruşlarına göre kamplara ayıramaz. Anayasa ve kanunlar Başbakan da olsa, Cumhurbaşkanı da olsa, Bakan da olsa hiç kimseye böyle bir hak vermemektedir."
Dünyanın hiçbir ülkesinde bir kanunla bir gecede insanların unvanları elinden alınmaz.
MEB Kanunuyla Milli Eğitim Bakanlığındaki 76 bin yöneticinin alın teriyle, dişiyle, tırnağıyla kazandığı unvanların, sosyal statülerin ceket çıkarılır gibi üzerlerinden alındı. Bunu TBMM çatısı altında milletvekili çoğunluğuna güvenerek her türlü haksızlığı kendileri için meşru gören AKP iktidarı yapmaktadır. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir kanunla, bir gecede insanların unvanları elinden alınmaz. Antidemokratik yönetimlerin olduğu Afrika ülkelerinde dahi böyle demokrasi dışı bir uygulamaya rastlayamazsınız.
Bakınız ne oluyor? Bu insanların önlerine liste konuluyor. Yandaş sendikamız var ya, memurlara zulmetmekten, yandaşlık yapmaktan, toplu sözleşmede memurları satmaktan başka hiçbir özelliği olmayan yandaş sendika var ya, işte bu sendikanın AKP ilçe teşkilatları ile oluşturduğu listeler ilçe milli eğitim müdürleri ile ilçe milli eğitim şube müdürlerinin önlerine konuluyor. Hangi puanı taktir ettilerse, onlar da o puanı veriyor. Ama bunlar zavallı. Kendi iradesinin arkasında duracak karaktere de sahip değiller. Bazı şube müdürleri ise vicdanlarına danışmışlar.
Ama yukarıdakiler bakmışlar ki okul müdürüne 60 tam puan vermişler, bunun üzerine bu puanı düşürmelerini istemişler.
Biz istiyoruz ki, adalet sağlansın. Sadece adalet istiyoruz.
Kimseye eyvallahımız yok. Allah’tan başka kimseden yardım dilemiyoruz. Biz herkesin üzerinde taşıdığı sorumluluğu yerine getirmesini istiyoruz. Ölümden öte yol yok. Kimseden korkumuz da yok. Bu ülkenin hukuk devleti olduğunu, T.C. vatandaşlarının her birinin siyasi anlayışı, ideolojisi ne olursa olsun kıymetli bir insan olduğunu tescil edecek olan hukuktur, yargı adamlarıdır. Bu noktada tüm hâkimleri, savcıları sorumluluk almaya görevlerini yerine getirmeye davet ediyoruz.
Bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaşanan hukuk cinayetini bir kez daha kamuoyuna ilan etmek için buradayız.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir kadrolaşmayı, torpili, emek ve alın terini sömürmeyi, hülleyi, yalanı, talanı deşifre etmek için buradayız.
Bilindiği gibi MEB Yasasıyla birlikte 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları görevden alındı; il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları, MEB’de üst düzey yöneticilerin görevlerine son verildi. Bakanlık Merkez Teşkilatında bulunan şube müdürleri de görevlerinden alınarak, uzman yapıldı. Bu şekilde yıllarca bilgisi, tecrübesiyle Bakanlığı yönetenler geri hizmete alındı ve Bakanlığın hafızası sıfırlandı.
Bu yasanın akabinde çıkarılan Yönetici Atama Yönetmeliği de tam anlamıyla kadrolaşmanın diğer adı oldu. Bir anda kariyermiş, liyakatmiş, beceriymiş, bilgiymiş, tecrübeymiş hepsi yerle yeksan edildi.
Yöneticiler kazanılmış haklarını kaybetti, hepsinin sosyal statüleri bir kanunla ellerinden alındı. Kısacası 20-25 yıldır yöneticilik yapan insanların hayatı adeta darmaduman edildi. Amaç çok açıktı: Siyasi erk, kendisine biat etmeyenleri, kendinden taraf olmayanları bertaraf etmek istiyordu.
Bakınız; görev süresi uzatılacak müdürler sözde bir değerlendirmeye tabi tutuldu. Değerlendirmede ne yazılı sınav var ne de başarı, bilgi, tecrübe var. Değerlendirmede ne var biliyor musunuz, adam kayırma var, emek hırsızlığı var, usulsüzlük var, kişiye özel puanlamalar var, gayri ciddilik var. Değerlendirmede; öğretmenlerin, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısının ve öğrencilerin görüşü göstermelik olarak dikkate alındı. Çünkü mesai arkadaşlarının değerlendirmeye etki eden puanların toplamı sadece 40’dı. 60 puanlık ağırlık değerlendirmeyi ise okul müdürlerini hayatında bir kere bile görmemiş olan, onların çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmayan ilçe milli eğitim müdürleri ile ilçe milli eğitim şube müdürleri yaptı.
Soruyorum size; daha 2-3 aydır koltuklarında oturan şube müdürleri, okul müdürünün yöneticilik vasıflarına sahip olup olmadığından bihaber ilçe milli eğitim müdürleri okul müdürlerine hangi kriterlere göre puan verdi?
Hemen söyleyelim: Listeler havada uçuştu. Birilerinin emir erliğini yapan bu sözde yetkililerin önüne isimler liste halinde geldi. Bu isimlerin bazılarının bertaraf edilmesi, bazılarının da görevde kalmaları konusunda talimat verildi.
Düşünebiliyor musunuz; onlarca başarı belgesi ve ödül almış, mesai arkadaşları tarafından başarılı bulunan ve 40 tam puan verilen bir okul müdürüne ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından çok düşük puanlar verildi. İnce hesap yapanlar, bu şekilde 7 bin civarında yöneticiyi bertaraf etti. Bunun tam tersi de yaşandı. Mesai arkadaşları tarafından çok düşük puan alan okul müdürlerine, ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından yüksek puanlar verilerek bu kişilerin okul yöneticisi olarak devam etmesi sağlandı.
Sendikamızın, 75 puanın altında alan okul yöneticilerinin hakları için mücadelesi sonuç alınana kadar sürecektir. Görev süresi uzatılmayan okul yöneticileri bu işlemin tebliği veya öğrenilmesi ile birlikte dava açma süresi olan 60 gün içinde iptal davası açabilecektir.
Biz haksızlığa uğrayan tüm okul müdürlerinin bu davayı açmasını salık veriyoruz. Bu noktada konuyla ilgili okul müdürleri için dava dilekçesi hazırlayan sendikamız, onlara hukuki anlamda gerekli tüm desteği vermektedir. Açılan davaların görev süresi uzatılmayan okul müdürlerinin lehine sonuçlanacağına inanıyoruz.
Bakanlık hem bu kadar çok davaya enerji sarfedecek hem de usulsüz, yandaş değerlendirmeleri iptal etmek zorunda kalacaktır. Bu minvalde Mahkemelerimizin değerli üyeleri de yaşanan bu ahlaksızlığı, rezilliği, dalavereyi görerek, yasayı mutlaka iptal etmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Selahattin Dolgun (T. Eğitim Sen Adana 1 No.lu Şube Başkanı), Kamil Köse (T. Eğitim Sen Adana 1 No.lu Şube Başkanı), Rıfat Çelik (T. Eğitim Sen Adana 3 No.lu Şube Başkanı), Galip Reha Ertekin (Eğitim İş Adana Şube Başkanı)
Yorum Yazın