Sokrates, Atina’da bir pazar yerine yanında çok sevdiği bir aristokrat arkadaşı ile gezmeye gider.
Pazarı gezerlerken, birden pazarcılardan biri tarafından herkesin duyacağı şekilde hakarete uğrar.
Pazarcı;
-Sen alçaksin,
-Cahilsin,
-İçki içen bir alkoliksin,
-Sen bir süprüntüsun.
Sokrates basini sallayarak derin bir iç çekerek kendine hakaret eden adama hiç cevap vermeden gülümseyerek pazarı dolaşmaya devam eder.
Yanındaki aristokrat arkadaşı şaşkındır.
-Böyle bir hakarete nasıl tahammül ediyorsun.
Sen hala gülümsüyorsun, kendini kötü hissetmiyormusun?
Sokrates; tekrar gülümseyerek arkadaşına
-Benimle gel der.
Beraberce yürüyerek bir deponun önüne gelirler. İçeri girdiklerinde her tarafta küf kokusu vardır.
Sokrates oradaki yığınların içinden eski püskü bir kaftan bulur ve arkadaşına bu kaftanın ona uyacağını ve onu giymesini söylerek ona uzatır.
Arkadaşı Sokrates’e dönerek kızgın ve hiddetli bir şekilde
-Sen iyimisin Sokrates? Ben bu pacavrayı mı giyeceğim?
Diyerek, eski kaftanı fırlatıp atar.
Sokrates:
-Gördün mü, elbette, sen eski ve kirli bu pelerini giymeyi reddettin.
"Aynı şekilde; pazardaki edepsiz adamın sözleri bana dokunmadı" diye cevap vererek, sözlerine devam eder.
Birisi sana istemediğin bir şeyi verdiğinde veya söylediğinde reddedilen bu sözün veya şeyin sahibi kimdir?
"Tabi ki veren, söyleyen adamın kendisidir, değil mi?" diyerek sözüne devam eder.
-Bak dostum;
"Başkalarının hakaretlerine üzülmek ve öfkelenmek, onların attıkları paçavraları giymeyi kabul etmek gibidir."
Onun icin;
"-Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmez.
-En akıllı kişi, neyi bilmediğini bilendir."
"Ben hayatım boyunca kimseye bir şey öğretmedim bunun için çaba göstermedim. Sadece onların düşünmesini sağladım" der ve ekler.
Hayatta sadece bir iyi vardır: BİLGİ.
Sadece bir kötü vardır: CEHALET
ve bu cehalet içinde BİLGİÇ'lik taslayan zavallılar.
Her gününüz BİLGİ ışığında olsun.
Yorum Yazın