Son yıllarda batı ülkelerinde olduğu gibi maalesef ülkemizde de boşanma oranları hızla artıyor. Oranlar arttıkça, yani yakın çevremizde, mahallemizde, medyada boşanma haberleri yayıldıkça boşanmaya bakışımız daha da normalleşiyor.
Bir kısır döngü gibi boşanmaların büyük bir hız kazanması, boşanmanın toplumda daha fazla normalleştirilmesine ve bu konuyla ilgili olumsuzluğun rafa kaldırılmasına yola açıyor, yani yeni boşanmaların önünü açıyor.
Oysaki olması gereken sıradanlaşan boşanma olaylarına karşı toplumun tepkili olmasıdır. Çünkü toplumsal tepki, insanlar için caydırıcıdır. Nitekim bugün toplumda en küçük bir hırsızlık olayına gösterilen tepki, aldatmaya karşı gösterilmediği için kişiler hırsızlıktan çekiniyor, ama sadakatsizlikten çekinmiyorlar. Marketten bir çikolata çalan bir şarkıcının toplumdan nasıl dışlanacağını, hepimiz tahmin edebiliyoruz. Oysaki aynı sanatçı bir değil on defa eşini aldatsa değil dışlanmak, bilakis 'çapkın' unvanını (!) alarak, reytingini yükseliyor.
Eğer çikolata hırsızlığına gösterilen tepki, aldatmaya, boşanmaya gösterilse, insanlar da bu konuda daha dikkatli olacaktır. Tepkili olmamaları için de beli gruplar tarafından 'boşanma' her türlü yöntemlerle normalleştiriliyor, güzelleştiriliyor.
İnsanlar, eskiden, üzülerek, tedirgin olarak, hatta kaygılanarak baktıkları 'boşanma' olgusunu şimdi, normal bakışın da ötesinde gülerek, eğelenerek (!) karşılıyorlar.
Geçenlerde sosyal medyada gündemi epeyce meşgul eden bir haber dolaştı. Habere göre, Bursa'da bir vatandaş, eşiyle boşanmak için mahkemeye giderken arabasını 'gelin arabası' gibi süsleyerek gitti. Hatta arabanın arkasına da 'BOŞANIYORUZ' diye yazdı.
Olayın kamera görüntülerini izlediğimde hayretim daha da arttı. Çünkü söz konusu 'boşanma arabasının' (!) yanından geçen vatandaşlar, olayı kahkahalarla karşılıyor, bayram-düğün havası içinde korna çalarak boşanan erkeği tebrik ediyorlardı. Yani; bir yuvanın yıkılması, bir ailenin dağılması, varsa çocukların hayatları boyunca travma içinde yaşaması, baba veya anne rol modelinde mahrum kalması olayını eğlenerek kutluyorlardı. Hadis-i Şerife göre 'Allah’ın hiç sevmediği bir helâl'i korna ile selamlıyorlardı.
Boşanma olayına karşı gösterilen bu tutum, aile kurumuna, evliliğin kutsallığına, Allah'ın emirlerine karşı bir saygısızlık olduğu gibi, toplumun temeline de dinamit koymaktır. Bilerek veya bilmeyerek aile-karşıtı radikal grupların amaçlarına hizmet etmektir.
Boşanma olayına karşı gösterilen bu tutum, aile kurumuna, evliliğin kutsallığına, Allah'ın emirlerine karşı bir saygısızlık olduğu gibi, toplumun temeline de dinamit koymaktır. Bilerek veya bilmeyerek aile-karşıtı radikal grupların amaçlarına hizmet etmektir.
Bilindiği gibi radikal feminist yaklaşım, aile kurumunun kadını baskı altına aldığı ve depresif yaptığını öne sürmüştür. 'Çocuğun ilk tesirli öğretmeni' olan anneyi, 'ev kadını' diyerek aşağılamış, sonra da çalışmayan tüm annelere 'mutsuz ev kadınları' sıfatını yakıştırarak onları adeta mutsuzluğa mahkûm bireyler şeklinde tanımlamıştır. Böyle gösterdiği kadınların, onlara göre özgürleşmesi anlamına gelecek olan boşanma da haliyle 'kutlanacak' (!) bir olgu gibi gösterilmektedir.
Gerçekten de boşanma çiftler için böylesine sevinilecek bir durum mudur? Veya evlilik kadınları, depresif mi yapıyor?
Hayır, eğer böyle olsaydı, insanlar boşandıktan sonra tekrar evlenmek istemezlerdir. Bakınız Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na göre,'boşananların yüzde 85'i yeniden evleniyor. Boşananların yüzde 17'si tekrar boşandıkları eşlerine geri dönüyor.'
Diğer taraftan batı ülkelerinde yüzde 50'lere varan boşanma oranlarına rağmen insanlar arasındaki bağ kurma ihtiyacının yoğunluğu, toplumun büyük bir kısmının hâlâ evlilik tercihinde bulunmasından anlaşılıyor. Yine Amerika'da Pew Araştırma Merkezi'nin yaptığı bir araştırma sonuçlarına göre, evli olmayan kadınların sadece yüzde 23'ü "şu sıralar hayatımdan memnunum" derken, buna karşılık evli annelerin yüzde 43'ü, çalışmayan evli annelerin ise yüzde 45'i hayatından memnun olduğunu belirtiyor. 'Yani evli anneler, evli olmayan annelere göre neredeyse yüzde yüz daha fazla mutludurlar.'
Bu durum da göstermektedir ki yaratılışı gereği, bir hayat arkadaşına muhtaç olan insanın tek alternatifi evliliktir, boşanma değildir. Bediüzzaman bu gerçeği veciz bir şekilde şöyle ifade eder: "Evet, insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalbin mevcut bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele etsinler ve lezaizde(lezzette) birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olsunlar."
Uğruna korna çalacak, eğlenecek çok şeyimiz var. Aileye bu saygısızlığı yapmayın!