Aile ve evlilik hayatın için en tehlikeli duygulardan biri de aşırı öfke duygusudur. Çünkü kişi ciddi anlamda öfkelendiğinde sağduyu ve kontrolü kaybeder, bunun sonucu olarak da tamiri imkânsız hata ve yanlışlara düşer. Özellikle de eşler arasında yaşanan öfke krizleri, sert tartışmalara, hakaretlere ve nihayetinde boşanmaya kadar gidebiliyor.
Bir eşin neye ve ne kadar öfkelendiği karakter yapısı ile alakalı olduğu gibi, yaşadığı problemler, dünya algısı ve sorunlara yaklaşım biçimiyle de yakından alakalıdır. Aynı zamanda da eşine bakış açısıyla alakalıdır. Onu ne kadar tanıdığı, ne kadar sevdiği ve onunla iletişiminin ne kadar açık ve seviyeli olmasıyla ilişkilidir.
Eşe karşı hissedilen öfkenin en güçlü nedenlerinden birisi evlilik hayatında yaşanan 'haksızlık' ve 'adaletsizlik' duygusudur. Hak ve adalet duyguları dikkate alınmayan eş çileden çıkıp, söz ve davranışlarında ölçüyü kaçırabiliyor.
Bundan dolayı ilişkilerde en çok dikkat edilmesi gereken nokta budur; karşı tarafın duygularına, emeğine, gayretine, fedakârlığına saygı duymak, haksızlık etmemektir. Eşin yaptığı yanlış ve hatalı davranışlarda toptancı bir yaklaşımla onu bir anda silip atmamaktır.
Örneğin maddi bir talebini yerine getirmeyen bir kocaya, "Ben zaten senin neyini gördüm ki? Bugüne kadar benim için ne aldın ki? Benim için kaç kuruş harcadın ki?" diyen bir kadın, büyük bir haksızlık eder. Yıllardır, karısının maddi ihtiyaçlarını, imkânları nispetinde gideren, gece gündüz karısı ve ailesi için çabalayan kocayı yaralar ve haliyle öfkelendirir.
Veya yemeğin tadını kıvamında yapmayan bir kadına, "Sen zaten ne zaman doğru dürüst, tadında bir yemek yaptın ki? Ne zaman güzel bir sofra kurdun ki? Sen zaten hep böyleydin", gibi sözler, kadının bunca yıllık emeğini inkâr etmek anlamına gelir. Bunca zahmet ve fedakârlığını yok saymak demektir ki, bunu emeğine karşı yapılan bir haksızlık ve adaletsizlik olarak algılayan kadını çok öfkelendirebilir.
Bu ve benzeri davranışlar ciddi bir kırılma, yaralanma ve haklı bir öfkeye neden olur.
Ancak her zaman eşleri öfkelendiren şey, gerçekten uğradığı haksızlıklar, adaletsizlikler olmayabilir. Çünkü eşler arası ilişkilerde karşı tarafı öfke küplerine bindiren şey, çoğu zaman 'haksızlığa ve adaletsizliğe uğradığı' inancıdır, yoksa bizzat haksızlığın kendisi değildir. Ona yapılan davranışı, verilen tepkiyi haksızlık olarak görmesidir.
Yani öfke, bir anlamda haksızlığa ve adaletsizliğe ne kadar maruz kalmamızla değil, maruz kaldığımıza ne kadar inanmamızla alakalıdır.
Evde iş yoğunluğundan bunalan bir kadın, kocasının koltuğa uzanıp gazete okumasını, kasıtlı bir duyarsızlık ve ortak sorumluluk açısından bilinçli bir haksızlık olarak değerlendirir. Bu da onu öfkelendirir, bazen de isyana kadar götürebilir. Erkek, gayet rahat görünürken, kadın çileden çıkmıştır. Bu durumda ağzından çıkan ilk söz, "Ben böyle çalışırken senin rahat rahat uzanmanı anlayamıyorum, senin vicdanın yok mu? Bana da yazık değil mi?" şeklinde olabilir.
İşte, eşler için en sıkıntılı dönemin başlangıcı da burasıdır.
Erkeğin bu tutumu duyarsızlıktan, haksız davranmaktan, zülüm etmek istemesinden kaynaklanmayabilir. Belki onun da kendine göre haklı gerekçeleri olabilir. Belki rahatsız olabilir, çok kötü bir gün geçirmiş de olabilir veya gazeteye dalmış, bir anda işten daha önce dönen hanımının ne halde olduğunun farkında bile olmamıştır veya erkek, hanımını bir başka konuda yanlış algılamış ve haksızlık ettiğini düşünerek ona karşı öfkelenmiş de olabilir.
Kadın/koca konuyu belki eşiyle daha farklı bir üslupta konuşsa, hem neden yardım etmediğini anlayacak hem de belki yardım etmesini bile sağlayacaktır.
Burada önemli olan, öncelikle karşılıklı hak ve adalet duygusunu yaralamamak, bunun yanında da eşe karşı daha iyi niyetli bir bakış açısı kazanmaktır; kaybetmenin değil, kazanmanın yollarını aramaktır..
Bu konuda Allah eşlere şunu söyler: "Ey iman edenler! Şu bir gerçek ki, eşlerinizin ve evlatlarınızın içinden size bir düşman vardır; onlara karşı dikkatli olun! Eğer affeder, ellerini tutar, hatalarını görmezden gelirseniz, kuşkusuz, Allah da affedici, merhamet edici olur." (Teğabün Suresi 64)
Eşinizin 'elinden tutmaya' ve 'hatasını görmezden gelmeye' karşılık, Allah size af ve merhametini vadediyor.
İşte iki dünya saadetine giden yol!