12 Eylül askeri darbesinin Türk siyasetini nasılda sığlaştırdığını şimdi daha iyi görüyoruz.
Ülkenin en önemli sorunu bir biçimiyle önlerine gelince ne yapacaklarını şaşırdılar.
Milliyetçi tepki gösterende, yarın seçimlerde karşımıza almayalım diyerek susanda amalarla; önlerine konan sorunu geçiştirmeye çabalıyor. Bu davranışları tek bir şey açıklar.
Parti olduğunu söyleyen örgütlerin hiçbiri sosyolojik tanıma uyan örgüt değil.
Tümü yukarıdan aşağı, sömürgeci güçlerin arz ve taleplerini yerine getirmek amaçlı kurulmuş örgüt.
'Yok birbirlerinden farkı, tümü Osmanlı bankası'
Ne AKP-MHP ittifakı ne de CHP, İYİ parti, Zafer partisi, Yeniden Refah partisi, DEM ne de yeni kurulan ve diğer partiler..
Türkiye devletinin ve Türkiye halkının sorunlarını tespit eden, çözüm sunan programa sahip değil!
Ayrıca devleti liyakatiyle yönetecek ve halka hizmet verecek kadrolara sahip değiller. Güncel gelişmelerin peşinde; ateş böceği gibi yanan ve sönen siyasi, bürokrat unsurlarla zaman geçiriliyor
Kaç gün oldu, bir bardak suda fırtına dönüp duruyor. çözüm dili yok.
Var diyenlere ve diğerlerine soruyorum; Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan Kürtlerin sorunu var mı? Sizin bakışınız, değerlendirmeniz ve çözümleriniz nedir! Yine soruyorum Türkiye Kültürü, çok farklı kültürlerin bir arada yarattığı ortak kültür müdür, değil midir?
Türkiye’nin önemli sorunları çok. Kürt yurttaşların sorunu bunlardan biri. Bu sorunu çözeceğiniz iddiası taşıyorsanız; şu kritik süreçte çıkın çözümlerinizi Türk halkına anlatınız.
Bana göre programınızda bu sorunu çözecek projeniz yok. Bu nedenle kararsız ve şaşkınsınız!
Şaşkınlığı en fazla yaşayan DEM. Çünkü parti olarak net değiller. Nasıl bir yönetim sistemi isteyeceklerini ifade edemiyorlar.
Uygun dalgalanma yaşıyor. Demokratik cumhuriyet ikisinin işine gelmiyor!
İkisi de dünyayı yöneten güçlerin projelerinin dışına çıkmıyor, çıkamıyor.
DEM’in kararsızlığı ve şaşkınlığı buradan geliyor. AKP-MHP ittifakı tıpkı 20. Yüzyıldaki İtalya ve Almanya örneğinde olduğu gibi faşizmi güçlendirmeyi sürdürüyor.
Mahkemeler, Yargıtay ve TBMM’si anayasa mahkemesi kararlarını uygulamıyorsa, devlet yönetim biçiminin faşizm olmasıdır. Faşizmden medet uman her siyesi figür, Parti, kişi, halk ve demokrasi gücü kendi idamını eliyle onaylar. Göbeğini kaşıyan insan gibi ensesine tokadı yer.
Bahçelinin açıklamasını önemseyenlerin yediği tokat Esenyurt ilçe Belediye başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması oldu. Şimdi kararsız, şaşkın ve ne yapacağını öngörmediği için çabalayıp duruyorlar.
Diğer sağda olan partiler oy avcılığı içinde milliyetçi söylemle çözümlerinin olmadığını bağırıyor.
Fazla bir söze gerek yok.
CHP ne yapıyor?
CHP’de sıkıntı çok büyük.
Tepeden tabana ülke sorunları konusunda ortak çözüm söylem yok. Konumu ne olursa olsun farklı söylem ve tavır içindeler..
Sadece Kürtlerle ilgili değil; Üretim sisteminin koordinesi, tarım ve sanayi üretimi, eğitim, sağlık, göç, ithalat, ihracat, yerel yönetim vb. sorunların tümünde ortak dil yok.
Yerelde ve genelde tüm önderler sahip oldukları siyasi aksiyona uygun söylem içinde.
Deniz beyin zamanında yaptığı hatalar, Kemal beyin Ekmeleddin ve helallik isteme hataları, Özgür beyin normalleşme, yerel seçim sonuçları sonrası erken seçim istemiyoruz hataları; CHP’de ideolojik, siyasi ve örgütsel birliğin eksik, yetersiz olmasından kaynaklandı. Hatta Esenyurt belediye başkanı Ahmet Özer’in görevden alınması tepkisi dahi bir anlık sele benzer.
Miting yapıldı. AKP-MHP faşizmi lanetlendi.
Sonrası sadece eylemsiz söylem geçiyor.
Oysa ideolojik ruhla yarattığı siyasi birliği örgütsel bağla halka örtüşseydi; Ahmet Özer'i hiçbir güç bir lokmada yutamaz. Yutmaya kalktığında geri kusar.
CHP gerçek parti özelliğine tutunmadığı sürece kararsızlığı ve şaşkınlığı yaşamaya devam edecektir.
Şimdilik son söz: CHP Türkiye’de Kürtlerin sorunlarını nasıl çözeceğini projeleriyle kamuoyuna açıklamalı. Oyunu hazırladığı proje üzerinde kurmalıdır.
Yorum Yazın