Allah Mutlak Varlıktır
Küfür olmadan din olmaz. Din küfrü bırakmaktır. Öyleyse ikisi aynı şeydir. Çünkü yaratanları birdir.
Ayrılıklar dış görünüştedir. Mana ve amaç itibarı ile her şey birdir, birleşmiştir.
Kabeye giden ne kadar çok yol vardır ve eğer yollara bakacak olursak ayrılık büyük ve sonsuzdur. Halbuki, gayeye, maksada bakacak olursak varılacak yer birdir.
Akl- Kül Nedir?
Bir insanda aklın sayesi, gölgesi olmazsa onun diğer organları çalışmaz. Şu halde bütün organlar akıl sayesinde her işi muntazam, iyi ve yerinde olarak yaparlar. Gerçekte bütün işler akıldan hasıl olur. Organlar aracıdır. Bu tıpkı zamanın halifesi gibidir. Bu büyük adam akl-ı kül yerindedir. Halkın aklı onun organlarıdır. Her ne yapılırsa onun sayesinde yapılır. Eğer onlardan yanlış bir hareket meydana gelirse bu, akl-ı külün gölgesini onların başından kaldırmış olmasındandır.
Dünyada peygamberlerin bilmediği ne var ki? Herkes onlardan öğrenir. Akl- cüz'inin akl-ı külli'de olmayan nesi var acaba? Kendiliklerinden yeni bir şey bulanlar akl-ı küllidir. Akl-ı kül öğretmendir. Onun öğrenmesine ihtiyaç yoktur.
Her şeyin aslı birdir. Sadece 'Bir' vardır. İkilik ayrıntıdadır. Maksada bakılacak olursa ikilik kalmaz. Esas birdir.
Mesela, din alimlerinin, şeyhlerin görünüşleri değişik, işleri ve sözleri başka başka ise de maksatları itibarı ile hepsi birdir. Bu da Allahı talep etmektir.
Allahta ikilik yoktur. Bundan ötürüdür ki, 'Ben'i öldürmek yok etmek lazımdır. Çünkü 'O' ölmeyen bir diridir.
Tek olmak, uzak olmak ikiliği gerektirir. Mutlak varlık alemi ise küfür ve imanın, dostluk ve düşmanlığın üstündedir. Mademki dostluk ikiliği gerektirir, orada ikilik olmayan bir alem mevcuttur, sırf birlik vardır. Oraya erişince bu ikisi sığmayacağından dostluk ve düşmanlıktan çıkmış olur.
Küfür olmadan din olmaz. Din küfrü bırakmaktır. Öyleyse ikisi aynı şeydir. Çünkü yaratanları birdir.
Vuslatta ikilik kalmaz tam bir birlik meydana gelir.
Yüzünü ne tarafa çevirirsen Allah oradadır. 'Enel Hak' demek gerçekte büyük bir alçak gönüllüktür. Çünkü 'ben Allahın kuluyum' diyen, biri kendisinin, diğeri de Allahın olmak üzere iki varlığı işaret etmiş oluyor. Halbuki, 'Ben Hakkım!' diyen kendi varlığını yok etmiş olduğu için 'Ene-l Hak' diyor. Bu demektir ki, "Ben yoğum, hepsi O'dur."
Ayrılıklar dış görünüştedir. Mana ve amaç itibarı ile her şey birdir, birleşmiştir.
Mesela Allah; "Sen olmasaydın felekleri yaratmazdım" buyuruyor. Bu aynı zamanda 'Ben Hakkım" demektir. Yani, "felekleri kendim için yarattım" demek, başka bir dil ve başka bir işaret ile 'Ben Hakk'ım' demektir.
Kabeye giden ne kadar çok yol vardır ve eğer yollara bakacak olursak ayrılık büyük ve sonsuzdur. Halbuki, gayeye, maksada bakacak olursak varılacak yer birdir.
Akl- Kül Nedir?
Mutlak varlığın kendini bilmesine; yani ortaya çıkışına hükema (bilginler-alimler) 'Akl-ı Kül' ismini vermiştir. İslam filozofları buna 'Hakikat-i Muhammediye' de derler.
Bir insanda aklın sayesi, gölgesi olmazsa onun diğer organları çalışmaz. Şu halde bütün organlar akıl sayesinde her işi muntazam, iyi ve yerinde olarak yaparlar. Gerçekte bütün işler akıldan hasıl olur. Organlar aracıdır. Bu tıpkı zamanın halifesi gibidir. Bu büyük adam akl-ı kül yerindedir. Halkın aklı onun organlarıdır. Her ne yapılırsa onun sayesinde yapılır. Eğer onlardan yanlış bir hareket meydana gelirse bu, akl-ı külün gölgesini onların başından kaldırmış olmasındandır.
Dünyada peygamberlerin bilmediği ne var ki? Herkes onlardan öğrenir. Akl- cüz'inin akl-ı külli'de olmayan nesi var acaba? Kendiliklerinden yeni bir şey bulanlar akl-ı küllidir. Akl-ı kül öğretmendir. Onun öğrenmesine ihtiyaç yoktur.
Nebiler akl-ı kül'dür. Her şeyi ortaya koyan, bulan ve meydana getirendir.
Yerle gök arasında olan şeyler ve bütün varlıklar akl-ı kül'ün gölgesidir. Akl-ı cüz'inin gölgesi insana göre, varlıklardan ibaret olan akl-ı kül'ün sayesi de kendine uygun bir şekilde olur.