Adana Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanı İsmail Acı, Türkiye ekonomisinin tarihindeki en önemli ekonomik dönüşüm süreçlerinden birinden geçtiğini belirterek, “Tünelin ucunu daha hızlı görmek için Türkiye piyasalarına karşı güven oluşturmak zorundayız” dedi.
Adana Ticaret Odası (ATO) Meclis Başkanı İsmail Acı, Türkiye ekonomisinin tarihindeki en önemli ekonomik dönüşüm süreçlerinden birinden geçtiğini belirterek, “Tünelin ucunu daha hızlı görmek için Türkiye piyasalarına karşı güven oluşturmak zorundayız” dedi.
İsmail Acı, önce kurlardaki aşırı yükseliş, ardından keskin düşüşlerle birlikte piyasaların durumunu değerlendirirken, “Dolardaki volatilite, bir başka ifade ile; finansal piyasalarda bir ürünün belirli bir zaman içerisindeki fiyatında yaşanan hareket, sadece ticareti etkilemekle kalmayıp, vatandaşlarımızın iğneden ipliğe alım gücünü direk etkiliyor ve bir domino etkisiyle karşı karşıya kalıyoruz” diye konuştu.
Domino etkisinin nasıl oluştuğuna da dikkati çeken Acı, “Maliyetler artarsa satış fiyatları artar. Satış fiyatları artarsa alım gücü de azalacağından talep daralması olur. Talep daralması olursa üreticinin satışlarını düşüreceğinden üretimde daralmalara yol açar, üretim azalır” yorumunda bulundu.
Acı, dövizin yükselişte olduğu günlerde domino etkisinin akaryakıt fiyatlarındaki yükselişle başladığına dikkati çekerek, “Çünkü, çiftçinin üretim girdilerinde akaryakıt önemli bir pay sahibi. O yetişen ürünler yine akaryakıt harcanarak nihai tüketiciye gidiyor. Hepimiz gördük, akaryakıt yükselince pazar yerlerinde vatandaşlar feryat-figan etti” diye konuştu.
“Bu işin kazananı yok” diyen Meclis Başkanı İsmail Acı, güvenin ve ekonomide istikrarlı grafiğin olmadığı dönemlerde sadece yurt içi piyasalarının değil ihracatçının ve yabancı yatırımların da olumsuz etkilendiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Çünkü, yabancı yatırımcı gittiği ülkede önce ekonomik istikrar arar. Bu nedenle tünelin ucunu daha hızlı görmek için Türkiye piyasalarına karşı güven oluşturmak zorundayız. Diğer yandan; bugün diyelim ki 10 liraya mal satan ve bunun karşılığında 4 aylık çek alan bir ticaret erbabı, parayı tahsil edeceği o 4 ayın sonunda piyasaların ne olacağını, kurun hangi seviyede bulunacağını, TL’nin ne kadar değer kazanacağını ya da kaybedeceğini kestirmek ister. Bunu kestiremediğinde ise sattığı malın yerine yenisini koyamayacağı kaygısını yaşar.”
Mevduat kredisi faizlerinin etkisi
İsmail Acı, ekonomiye olumsuz etki eden bir diğer faktörün ise mevduat faizlerine verilen yüksek faizler olduğunu savunarak, şöyle devam etti:
“Elinde bir miktar para olan herkes bankaya koşuyor ve bu da yatırım iklimini olumsuz etkiliyor. Çünkü, özellikle son dönemlerde bankalar mevduatları toplamak için horoz dövüşünden farksız bir şekilde faizi yükseltme yarışına girdi. Bu durumda parası olan yatırım yapıp istihdam mı sağlar? Yoksa parasını bankaya koyup oturduğu yerden para kazanmayı mı tercih eder? Elbette ikinci alternatif daha caziptir. İşte bu yüzden yatırım iklimi zafiyete uğrar. Diğer yandan da kredi faizleri anormal bir tırmanışa geçmiş durumda. Yani bir yandan parası olan parasını katlarken, parası olmayıp bankadan kredi çekmek zorunda kalanlar da yüksek faizlerle karşı karşıya kalıyor. Bu durumun ekonomiye hiçbir getirisi olmaz.”
Fiyatlar nasıl düşer?
Adana Ticaret Odası Meclis Başkanı Acı, son dönemlerde herkesin merak ettiği bir diğer konunun da başta marketler olmak üzere piyasada fiyatların nasıl ve ne zaman düşeceği yönünde olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Şimdi A firması şu anda satışa sunduğu ürünü kurun yüksek olduğu dönemde tedarik etmişse bunun fiyatını düşürmesini bekleyemezsiniz. Ticaretin ana kurallarından birisi alırken kazanmaktır. Fiyatın düşmesi için yüksek kurdan dolan stokların erimesi gerekir. Döviz kurunun stabil hale gelmesinin yanı sıra girdi maliyetleri de fiyatlarda etkilidir.
Döviz kuru, fiyat oluşumundaki etkenlerden yalnızca birisidir. Faiz oranı var, hammadde fiyatları var, uluslararası düzeydeki emtia fiyatları gibi birçok faktör piyasadaki fiyatlarda belirleyici unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani tek başına kurun etkisi olduğunu söylemek doğru olmaz. Mesela işçilik maliyeti kurlardan bağımsızdır. Şimdi kur düştü ama diğer yanda işçilik maliyetleri asgari ücretle birlikte 1 Ocak 2022 tarihi itibariyle artacak. Bunun da maliyetlere etkisi olacaktır."
İsmail Acı, açıklamasının sonunda, istikrar ve güven ortamına bir kez daha vurgu yaparak, istikrarın birinci koşul, güvenin ise onun kardeşi olduğunu, bunlar sağlandığında Türkiye’nin güzel günlere doğru yelken açabileceğini sözlerine ekledi.
Yorum Yazın