Ayasofya… Sadece bir cami değil Peygamber Efendimizin müjdesine nail olan komutan ve askerlerinin yadigârı, sarsılmaz inancın ve mücadelenin sonunda gelen fethin sembolü…
Ayasofya artık mahzun olmayacak… Ezan sesleri minarelerinde yükselecek, selâlar okunacak, Kur’an-ı Kerim ve zikirler ile kavuşacak… Tüm Türkiye hatta tüm Müslümanlar açılış gününde cemaati olmak için can atıyor…
Fatih Sultan Mehmed Han, Akşemseddin, Ulubatlı Hasan ve daha nice yiğitler şimdi kabirlerinde biraz olsun rahat edebilirler.
1934’deki müzeye çevrilme kararının alındığı günden bugüne kadar yılmadan mücadele eden herkese müteşekkiriz.
Cumhurbaşkanımızın Danıştay’ın kararından sonra televizyonda yaptığı millete sesleniş konuşmasını herkes pür dikkat dinledi. Tarihten bugüne Ayasofya’yı anlattığı konuşmasında aslına rücu etmesi için mücadele veren her görüşten şair ve yazarlardan alıntılar dahi yaptı. Ancak bu uğurda büyük mücadele veren ve her daim sadece ülkemizdeki değil tüm dünyadaki Müslümanların bu husustaki hassasiyetini tazeleyen cennet mekân Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı anmadı.
Konuşmasında Ayasofya’nın camiye çevrilmesine hiçbir itirazlarının olmadığını açıkça belirten CHP’ye bile aleyhe bir şekilde yer verip, böylesi bir konuda birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirecek mesajlar vermesi gerekirken, siyaset dahi yapan Cumhurbaşkanımızın Erbakan Hocamıza yer vermeyişi sadece Milli Görüşçüleri değil insaf sahibi herkesi düşündürdü. İlgili Danıştay kararında da açıkça görüleceği üzere Hükümetin davalı taraf olarak yer aldığı davada Ayasofya’nın cami olarak kullanılması talebinin reddini dolayısıyla müze olarak kalmasını istemesi ve daha bir sene önceki bir mitinginde “Ayasofya cami olarak açılsın" diyenlere "Önce Sultanahmet'i doldurun sonra bakarız" diyen Cumhurbaşkanımızın şu anki tavrı karşısında “Yine mi siyasi kazanım peşindeler?” düşüncesi hâsıl oldu.
Erbakan Hocamız inancı ve tüm insanlık için hayatını vakfetmiş, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi de bunun bir parçası olmuştur.
Bizler İstanbul’un fethinin ne manaya geldiğini Erbakan Hocamız sayesinde daha iyi idrak ettik. Nerede ise fısıltıyla bile Müslümanım denilemeyen dönemlerde Ayasofya mitingleri ile inancını tüm dünyaya haykırdı ve bizlere de cesaret aşıladı.
İnsan sellerinin oluştuğu mitingler ve statların dolup taştığı fetih kutlamalarında “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!” mısraı bize neler yapabileceğimizi bir kez daha hatırlattı. Hocamızın konuşmaları her daim bizi coşturdu, başımızı dik tutmamız gerektiğini gösterdi. Çünkü ne olursa olsun Hak gelmiş ve batıl zail olmuştu, kazanan bizdik.
Fetih kutlamalarında dünyanın dört bir yanından gelen Müslüman liderlerle birlikte katılımcıları güler yüzüyle yürekten selamlamasını hangimiz unutabiliriz? Hatırladıkça hangimizin gözleri yaşarmaz?
Bu kutlamalardaki temsili olarak fethin canlandırılması, Allah-u Ekber sesleri, statta kılınan iki rekât namaz ve karadan yürütülen gemiler misali statta gezdirilen gemi maketi hangimizi coşturmadı?
Yine Hocamızın başlattığı "Mahzun Olma Ayasofya, Sahiplerin Yanında" imza kampanyası ile milyonlar bir araya gelmiş tek yürek olmuştu.
Erbakan Hocamızın ahirete irtihalinden sonra da gösterdiği yol üzere Milli Görüşün temsilcisi Saadet Partisi tüm teşkilatlarıyla bu duruşu sarsılmadan devam ettirdi. Ayasofya önünde her fırsatta “Seccadeni al da gel” diyerek sabah namazlarını, bayram namazlarını, gıyabi cenaze namazlarını kıldılar…
Erbakan Hocamızın ve Milli Görüşün Ayasofya konusunda verdiği mücadeleyi insaf sahibi olan kim inkâr edebilir?
Ayasofya’nın cami olarak açılma mücadelesinde öncü rolü oynayan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a ve büyük emeği geçen Milli Görüş camiasına hakkının teslim edilmesini bekliyoruz.
Cumhurbaşkanımızın milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirecek olaylarda parti genel başkanı sıfatını değil Cumhurbaşkanlığı sıfatını ön planda tutarak hareket etmesi gerekmektedir. Milletimizin ortak paydalarında ayrıştırma yapmanın, siyasi kazanım amacıyla hareket etmenin milli menfaatlerimize zarar vereceği hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.