Gezi parkı olaylarının yaz boyu ısıtıldığını sonbaharda da devamının geleceğini biliyorduk.
Kadıköy Yoğurtçu Parkında bunu çok açık bir şekilde gördük. Mübarek Ramazan ayında parkta eylem hazırlık kampı vardı. Parkın ortasında çadırlar kurulmuş, her yere afişler asılmıştı hatta bedava bakkalları bile vardı. Bedava bakkal tabelasının yakınına bir minibüs yaklaştı, içlerinden birisi zincir oluşturalım dedi ve minibüs dolusu koliler/içecekler bakkala indirildi. Ramazan ayı ve öğlen vakti olmasına rağmen hemen hemen hepsi sigara içiyordu. Hatta zinciri kuranlardan üç kişi mallar indirildikten sonra banklarına dönüp bıraktıkları yerden içkilerini içmeye devam ettiler. Profil çok şey anlatıyor. Bedava bakkala indirilen mallar ücretsiz dağıtılmaya başlandı. Bu değirmenin suyu nereden geliyor? Yerli/yabancı kimler finanse ediyor? Göstericilere ve yandaşlarına daha ne gibi menfaatler sağlanıyor?
Yazın şahit olduğumuz bir diğer ısıtma gösterisi de yine Kadıköy’de imam hatibe çevrilen bir okula karşı yapıldı. Okulun önünde, çevresinde masalar kurularak adeta zorla imzalar toplandı. Okulun camları kırıldı. Milli Eğitime/Valiliğe asılsız şikâyetler yapıldı. İftiralar atıldı. Kadıköy’de oturanlar kontenjanı aşan ön kayıt yaptırmasına rağmen Ümraniye’den öğrenci getiriyorlar denildi. Okul ile hiç ilgisi olmayan, okula hiç ayak basmamış, maddi yokluklar olmak üzere başta öğrencilerin çok sıkıntı çektiği velilerin mücadele verdiği zamanlarda ortada gözükmeyenler okulumuza sahip çıkalım şamatalarıyla her yeri afişler ile donatıp, yürüyüşler yapmaya başladılar. İşin garibi bunlar ne veli ne de eski öğrenciydiler!
Bu paralelde yapılan gösterileri artık Gezi parkı kavramı ile ifade edemeyiz. Bu kavram toplumda ve dünyada sempati uyandırmak için kullanılıyor. Özellikle medya başta olmak üzere bundan sonra bunların adlarını doğru söylemek gerekiyor.
Gençlerimiz kullanılıyor, tahrik ediliyor, yabancı ajanlarda işin içinde… Olaylar büyük planlar çerçevesinde hazırlanarak gerçekleştiriliyor. Gösterilmeye çalışıldığı gibi kendiliğinden gelişen, masum, sempatik bir birliktelik değil. Düğmeye basılıyor, oyun sahneye konuluyor. Oyuncuların dahi birçoğu neye hizmet ettiğini bilmiyor.
Yapılmak istenen belli. Hedef; Büyük İsrail. Metod; arz-ı mevud üzerinde insanları bölüp, silahlandırıp onları birbirine kırdırmak. Böl, parçala, yut!
Silahlı muhalifler Batının menfaatlerine uygun ise direnişçi/muhalif değilse terörist oluyorlar. Gezi figüranlarının da ileride silahlı direnişçilere dönüştürülmek istendiği apaçık ortada. Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir!
CHP Belediyeleri, gönüllü evleri, yerel-genel medyası hatta minicik yavrularımızı emanet ettiğimiz etüt merkezleri de dâhil olmak üzere her şeyiyle bu işlerin içindedir. İnançlı insanlara hayat hakkı tanımayıp Arabistan’ın yolunu gösterirlerken öbür yandan Haçlı Savaşlarından bahsedip inançlı kesimi tavlamaya çalışıyorlar.
Herkesin iktidarı eleştirip muhalefet yapma hakkı vardır. Ancak muhalefet yapmanın amacı iktidarı uyarıp yanlıştan dönmesini sağlamaktır. Amaç; milletin, ümmetin, insanlığın menfaatlerini korumaktır. Yanlış amaç veya araçla hedefe ulaşılamaz. Araç hiçbir zaman şiddet olmamalıdır.
Kadıköy Yoğurtçu Parkında bunu çok açık bir şekilde gördük. Mübarek Ramazan ayında parkta eylem hazırlık kampı vardı. Parkın ortasında çadırlar kurulmuş, her yere afişler asılmıştı hatta bedava bakkalları bile vardı. Bedava bakkal tabelasının yakınına bir minibüs yaklaştı, içlerinden birisi zincir oluşturalım dedi ve minibüs dolusu koliler/içecekler bakkala indirildi. Ramazan ayı ve öğlen vakti olmasına rağmen hemen hemen hepsi sigara içiyordu. Hatta zinciri kuranlardan üç kişi mallar indirildikten sonra banklarına dönüp bıraktıkları yerden içkilerini içmeye devam ettiler. Profil çok şey anlatıyor. Bedava bakkala indirilen mallar ücretsiz dağıtılmaya başlandı. Bu değirmenin suyu nereden geliyor? Yerli/yabancı kimler finanse ediyor? Göstericilere ve yandaşlarına daha ne gibi menfaatler sağlanıyor?
Yazın şahit olduğumuz bir diğer ısıtma gösterisi de yine Kadıköy’de imam hatibe çevrilen bir okula karşı yapıldı. Okulun önünde, çevresinde masalar kurularak adeta zorla imzalar toplandı. Okulun camları kırıldı. Milli Eğitime/Valiliğe asılsız şikâyetler yapıldı. İftiralar atıldı. Kadıköy’de oturanlar kontenjanı aşan ön kayıt yaptırmasına rağmen Ümraniye’den öğrenci getiriyorlar denildi. Okul ile hiç ilgisi olmayan, okula hiç ayak basmamış, maddi yokluklar olmak üzere başta öğrencilerin çok sıkıntı çektiği velilerin mücadele verdiği zamanlarda ortada gözükmeyenler okulumuza sahip çıkalım şamatalarıyla her yeri afişler ile donatıp, yürüyüşler yapmaya başladılar. İşin garibi bunlar ne veli ne de eski öğrenciydiler!
Bu paralelde yapılan gösterileri artık Gezi parkı kavramı ile ifade edemeyiz. Bu kavram toplumda ve dünyada sempati uyandırmak için kullanılıyor. Özellikle medya başta olmak üzere bundan sonra bunların adlarını doğru söylemek gerekiyor.
Gençlerimiz kullanılıyor, tahrik ediliyor, yabancı ajanlarda işin içinde… Olaylar büyük planlar çerçevesinde hazırlanarak gerçekleştiriliyor. Gösterilmeye çalışıldığı gibi kendiliğinden gelişen, masum, sempatik bir birliktelik değil. Düğmeye basılıyor, oyun sahneye konuluyor. Oyuncuların dahi birçoğu neye hizmet ettiğini bilmiyor.
Yapılmak istenen belli. Hedef; Büyük İsrail. Metod; arz-ı mevud üzerinde insanları bölüp, silahlandırıp onları birbirine kırdırmak. Böl, parçala, yut!
Silahlı muhalifler Batının menfaatlerine uygun ise direnişçi/muhalif değilse terörist oluyorlar. Gezi figüranlarının da ileride silahlı direnişçilere dönüştürülmek istendiği apaçık ortada. Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir!
CHP Belediyeleri, gönüllü evleri, yerel-genel medyası hatta minicik yavrularımızı emanet ettiğimiz etüt merkezleri de dâhil olmak üzere her şeyiyle bu işlerin içindedir. İnançlı insanlara hayat hakkı tanımayıp Arabistan’ın yolunu gösterirlerken öbür yandan Haçlı Savaşlarından bahsedip inançlı kesimi tavlamaya çalışıyorlar.
Herkesin iktidarı eleştirip muhalefet yapma hakkı vardır. Ancak muhalefet yapmanın amacı iktidarı uyarıp yanlıştan dönmesini sağlamaktır. Amaç; milletin, ümmetin, insanlığın menfaatlerini korumaktır. Yanlış amaç veya araçla hedefe ulaşılamaz. Araç hiçbir zaman şiddet olmamalıdır.