Cumhuriyet tarihinden günümüze Ceyhan'ın Adana'nın sosyopolitik yaşamında önemli bir yeri vardır.
Kadirli Osmaniye'ye bağlanmış, Adana’nın gündeminden de gönlünden de düşmüştür. Kozan ise eski gücünden fazlasıyla kaybetmiş durumdadır.
Potansiyeli olan merkezlerden geriye sadece Ceyhan kalmıştır.
Kısır çekişmeler, politik aymazlıklar, iş bilmez yöneticiler, politika fanatiği haline gelen idareciler bir zamanlar Çukurova'nın parlayan yıldızı konumundaki Ceyhan'ı fetret devrine itmiş durumdadır.
80 sonrası belediye başkanlarından Mahir Alp Boydak (1984-1989) dışında en uzun görev yapan Hüseyin Sözlü (1999-2014) Ceyhan'da siyaseten laf üretmenin dışında gözle görülür bir icraata imza atmamıştır. İlçe bu dönemde karanlığa mahkûm olmuş, sosyalist rejimleri andırır bir idare ile yönetilmiş, dışa kapalı bir yönetim sistemine mahkûm bırakılmıştır.
15 yıllık bir süreçte Ceyhan'a belediyecilik anlamında doğru dürüst bir yatırımın yapıldığını söylemek yalanın merkezinde olmak değilse de saf dilliliktir. İstihdam sağlamak için kesenin ağzını açan firmaların hangi nedenlerle kaçırıldığı da ayrı bir vakıadır.
Halep oradaysa arşın buradadır.
Üç dönemin referansı palavrası ile Adana’ya yutturulan sözde hizmetler ayan beyan ortadadır.
46 kilometre mesafedeki Ceyhan'ın Paris’e dönüştürülmediği aşikârdır.
İlçe girişinden başlayarak mahalleler arasında ayrımcılık peydahlanmış, kaldırımı olmayan uygarlık dışı mahalleler yaratılmış, kentin bütününde kimi yerde bozuk zemin, kimi yerde tümüyle yolsuzluk, susuzluk ve modern kentleşmeden nasibini alamayan bir Ceyhan yaratılmış, Ceyhan üç dönemlik süreçten en az 25 yıl geriye giderek 30 Mart sonrasına gelebilmiştir.
Merkezi yapının Ceyhan’daki tarıma dair öldürücü politikaları da eklenince eski günlerin mumla arandığı bir duruma düşülmesi kaçınılmaz olmuştur.
Ceyhan'daki gerilemenin faturasını sadece bir kişiye; Hüseyin Sözlü'ye bağlamak da haksızlık olur. Geçmiş belediye yönetimi kadar ilçe dinamiklerini harekete geçirebilme noktasında 'uyur gezer'likte birbirleri ile yarışan, rekabetçilik yerine 'dostlar alışverişte görsün mantığı ile' koltuk koruma derdine düşen, aralarında 'ticaret odası, ticaret borsası ve ziraat odası' gibi güç dinamikleri de ciddi kusurludur.
Toplumsal ağırlığı olan oda başkanları bu gücü kullanma noktasında ne yazık ki 'sıfır' çekmişlerdir.
Bazıları yerel idarenin dümen suyunda gidip gölgede kalmayı yeğlerken, kimileri de 'adam sende'cilik içinde günü kurtarmayı tercih etmişlerdir.
Yeni dönem herkes için tarihi bir fırsattır. Belediye Başkanı Alemdar Öztürk, ilçe adına geçmişte yaşananlardan harmanlama yaparak Ceyhan için yeni bir yol haritası çizmelidir.
Türkiye'nin Rotterdam'ı olma fikri ezici bir iddiadır. Ceyhan'a yakıştırılan etiket lafta kalmamalıdır. İktidar partisinin belediyeye destek olması, belediyenin de hiç bir mazeret arkasına sığınmadan ciddi atılımlar yapması şarttır. Aksi halde yaşanacak hüsran yerini kin ve kalıcı nefrete bırakacaktır.
Alemdar Öztürk başarılı olursa, kendisini bir adım sonraki hedefine kolaylıkla taşıyacaktır. Bunun için öncelikle seçim vaatlerinin hayata geçirilmesi, bu amaçla da merkezi hükümetin yatırım desteği sözünü ivedilikle yerine getirmesi gerekir.
Oda başkanları ve STK temsilcilerinin da derin uykudan uyanarak, 'ortak payda Ceyhan' adına gerek fikri, gerekse de güç desteği ile katkı vermeleri olmazsa olmazdandır.
Kolay olanı değil de zor olanı, 'güçleri birleştirmek yerine dağıtmayı' tercih eden zihniyetin zararı mevcuttaki makamla sınırlı kalmaz, uzak hedefleri de vurur.
Akıl ve vicdana çıkan yol; 'Bal tutan parmağını yalardan ziyade, Ceyhan’a hizmetten geçmektedir.'
ÖZLÜ SÖZ__________:
Basit kişiler hep ilgi görür..
Kaliteli kişiler hep yanlızdır.
Ucuz malın alıcısı çoktur....
ANONİM
Kadirli Osmaniye'ye bağlanmış, Adana’nın gündeminden de gönlünden de düşmüştür. Kozan ise eski gücünden fazlasıyla kaybetmiş durumdadır.
Potansiyeli olan merkezlerden geriye sadece Ceyhan kalmıştır.
Kısır çekişmeler, politik aymazlıklar, iş bilmez yöneticiler, politika fanatiği haline gelen idareciler bir zamanlar Çukurova'nın parlayan yıldızı konumundaki Ceyhan'ı fetret devrine itmiş durumdadır.
80 sonrası belediye başkanlarından Mahir Alp Boydak (1984-1989) dışında en uzun görev yapan Hüseyin Sözlü (1999-2014) Ceyhan'da siyaseten laf üretmenin dışında gözle görülür bir icraata imza atmamıştır. İlçe bu dönemde karanlığa mahkûm olmuş, sosyalist rejimleri andırır bir idare ile yönetilmiş, dışa kapalı bir yönetim sistemine mahkûm bırakılmıştır.
15 yıllık bir süreçte Ceyhan'a belediyecilik anlamında doğru dürüst bir yatırımın yapıldığını söylemek yalanın merkezinde olmak değilse de saf dilliliktir. İstihdam sağlamak için kesenin ağzını açan firmaların hangi nedenlerle kaçırıldığı da ayrı bir vakıadır.
Halep oradaysa arşın buradadır.
Üç dönemin referansı palavrası ile Adana’ya yutturulan sözde hizmetler ayan beyan ortadadır.
46 kilometre mesafedeki Ceyhan'ın Paris’e dönüştürülmediği aşikârdır.
İlçe girişinden başlayarak mahalleler arasında ayrımcılık peydahlanmış, kaldırımı olmayan uygarlık dışı mahalleler yaratılmış, kentin bütününde kimi yerde bozuk zemin, kimi yerde tümüyle yolsuzluk, susuzluk ve modern kentleşmeden nasibini alamayan bir Ceyhan yaratılmış, Ceyhan üç dönemlik süreçten en az 25 yıl geriye giderek 30 Mart sonrasına gelebilmiştir.
Merkezi yapının Ceyhan’daki tarıma dair öldürücü politikaları da eklenince eski günlerin mumla arandığı bir duruma düşülmesi kaçınılmaz olmuştur.
Ceyhan'daki gerilemenin faturasını sadece bir kişiye; Hüseyin Sözlü'ye bağlamak da haksızlık olur. Geçmiş belediye yönetimi kadar ilçe dinamiklerini harekete geçirebilme noktasında 'uyur gezer'likte birbirleri ile yarışan, rekabetçilik yerine 'dostlar alışverişte görsün mantığı ile' koltuk koruma derdine düşen, aralarında 'ticaret odası, ticaret borsası ve ziraat odası' gibi güç dinamikleri de ciddi kusurludur.
Toplumsal ağırlığı olan oda başkanları bu gücü kullanma noktasında ne yazık ki 'sıfır' çekmişlerdir.
Bazıları yerel idarenin dümen suyunda gidip gölgede kalmayı yeğlerken, kimileri de 'adam sende'cilik içinde günü kurtarmayı tercih etmişlerdir.
Yeni dönem herkes için tarihi bir fırsattır. Belediye Başkanı Alemdar Öztürk, ilçe adına geçmişte yaşananlardan harmanlama yaparak Ceyhan için yeni bir yol haritası çizmelidir.
Türkiye'nin Rotterdam'ı olma fikri ezici bir iddiadır. Ceyhan'a yakıştırılan etiket lafta kalmamalıdır. İktidar partisinin belediyeye destek olması, belediyenin de hiç bir mazeret arkasına sığınmadan ciddi atılımlar yapması şarttır. Aksi halde yaşanacak hüsran yerini kin ve kalıcı nefrete bırakacaktır.
Alemdar Öztürk başarılı olursa, kendisini bir adım sonraki hedefine kolaylıkla taşıyacaktır. Bunun için öncelikle seçim vaatlerinin hayata geçirilmesi, bu amaçla da merkezi hükümetin yatırım desteği sözünü ivedilikle yerine getirmesi gerekir.
Oda başkanları ve STK temsilcilerinin da derin uykudan uyanarak, 'ortak payda Ceyhan' adına gerek fikri, gerekse de güç desteği ile katkı vermeleri olmazsa olmazdandır.
Kolay olanı değil de zor olanı, 'güçleri birleştirmek yerine dağıtmayı' tercih eden zihniyetin zararı mevcuttaki makamla sınırlı kalmaz, uzak hedefleri de vurur.
Akıl ve vicdana çıkan yol; 'Bal tutan parmağını yalardan ziyade, Ceyhan’a hizmetten geçmektedir.'
ÖZLÜ SÖZ__________:
Basit kişiler hep ilgi görür..
Kaliteli kişiler hep yanlızdır.
Ucuz malın alıcısı çoktur....
ANONİM