AKP her zaman milleti etkileyip oy alabilmek ve gerçek gündemi gizleyip yerine suni bir gündem oluşturmak için yapmayacağı icraatları kendi içinden bir ağabeye söyletiyor.
Bülent Arınç’tan sonra şimdiki ağabeyimiz İsmail Kahraman. Kahraman ismiyle müsemma bir kahramanlık yaparak milletin beklentisi doğrultusunda laikliğin yeni Anayasada olmaması gerektiğini söyledi. Sonra U dönüşü yapıp bunun şahsi görüşü olduğunu ifade etti ama konu bir kere dillendirilmiş oldu.
Laiklik adına şimdiye kadar Müslümanlara tabiri caiz ise kan kusturuldu. Bu zalimlerin fırsatını bulduğu anda daha beterini, hem de aradaki sürenin acısını da çıkartarak yapacaklarına hiç şüphe yok. Aslında AKP’nin senelerce tek başına iktidarda kalmasının ana sebebi de budur. Seçim dönemlerindeki horoz dövüşünde İslâm düşmanlarının zulümleri en ufak bir şekilde gündeme gelse, bu güruhun canından bezdirdiği milletimiz aman bunlar gelmesin diye koşup oyunu AKP’ye veriyor.
Bu İslam düşmanları hala durumu anlamıyorlar. Ufak tefek numaralarla milleti kandırabileceklerini zannediyorlar. Seçim sonuçları kandıramadıklarını onlara tekrar tekrar gösteriyor.
Bugün laikliğin kalkması, yeni Anayasada olmaması için bir referandum yapılsa sonuç şimdiden belli: LAİKLİĞİN OLMADIĞI BİR ANAYASAMIZ OLDU, HAYIRLI OLSUN…
***
Ensar Vakfı. Yaklaşık 40 senedir hayırlı hizmetler yapan güzel bir vakıf. Geleneksel vakıf kültürümüzün canlı örneklerinden birisi.
Münferit bir olay bahane edilerek ağır bir itibar suikastına maruz kaldı. Bu talihsiz olayı fırsat bilen zındıklar Vakfı adeta linç etmek istedi. Öyle ki fırsattan istifade linç kampanyasına mütedeyyin tüm vakıflar ve hatta Kur’an Kursları da dâhil edilmek isteniyor.
Bar, pavyon, genelev, meyhane, birahane, kumarhane… Bilumum batakhanelerde kendi rezilliklerini görmeyen ve buna özel hayat ve özgürlük diyenler münferit bir olay sebebi ile inanan insanlara ve kurumlarına nasıl saldıracaklarını bilemiyorlar. Mason olduğunu açıklayan kasklı sapığın bırakın üzerine gitmeyi, görmezden geldiler, olay kaybedildi. Bu iğrenç olay sebebi ile ne masonların ne de locaların üzerine gidildi. Benzeri tüm olaylarda nedense hiç sesleri çıkmıyor. Ceza Kanunundaki reşit olmayanla cinsel ilişki ve zina maddesi ile ilgili kadınları ve küçük çocukları bataklığa itecek her türlü düzenlemeleri de sonuna kadar destekliyorlar.
Sonuçta tüm bu sinsi ve kötü niyetli çabalara rağmen iyiler hız kesmeden iyilik yolunda çalışmalarına devam edecektir.
***
Allah'ın hiçbir delil indirmediği şeyleri, ona ortak koştukları için, o kâfirlerin kalplerine korku düşüreceğiz. Onların varacakları yer cehennemdir. Ne de kötüdür o zalimler yatağı!” (Âli İmrân Suresi 151. Ayet-i Kerime)
Müslümanların dünyada çektiği zulmün, akan kanlarının ve döktükleri gözyaşının haddi hesabı yok. Bencil ve basiretsiz idareciler ümmetin bir ve beraber olmasını engelliyor. Nefsani sebeplerle ayrıldıkça ayrılıyor, küçücük parçalara bölünüyoruz. Tüm bunlara rağmen ayet-i kerimede belirtildiği üzere Rabbim kâfirlerin kalplerine korku salıyor. Müslüman ülkeleri adeta hallaç pamuğu gibi atan kâfirlerin hayatı bu korku sebebi ile çekilmez hale geliyor.
Kâfirler Müslüman isimlerini veya İslami bir terimi duydukları anda kendilerini çaresiz, korumasız hissediyor, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Öyle ki uçaklarını bile hareket ettiremiyor, her türlü faaliyetlerini durduruyorlar. Paranoya derecesinde Müslümanlardan korkar ve her yerde İslâmı konuşur hale geldiler. Hâlbuki biz bir şey yapmıyoruz, ayetler tecelli ediyor! Gören gözler için İslam’ın hak din olduğu bir kez daha görülüyor.
“Allah mü'minlerle beraberdir.” (Enfal Suresi 19. Ayet-i Kerime)
***
Tarihimiz boyunca fethettiğimiz topraklarda hiçbir gayrimüslime haksızlık edilmemiştir. Peygamber Efendimizin (sav) “Kim bir zımmîye eza ederse Ben onun hasmıyım ve kimin de hasmı Ben olursam kıyamette onun hakkını alırım.” Hadis-i Şerifi uyarınca himaye edilmişlerdir. Buna rağmen gayrimüslim tebaa fırsat buldukça ihanet etmiş, Müslümanlara eziyet edip, devletlerimizin yıkılmasında rol oynamışlardır.
Bugün de ülkemizde yaşayan gayrimüslimler esas itibariyle aynı çizgidedir. Bunu görmek için ajanlık yapmaya, bol aksiyonlu kapalı istihbarat raporları okumaya gerek yok. Gazete ve diğer yayınlarına şöyle bir bakmak bile yeterli. Yabancı ülkelerde kızdığımız, tepki gösterdiğimiz her şeyin beteri bunlarda var.
Önemli olan şu, devletimiz ne yapıyor? Yoksa çözüm süreci diyerek PKK’ya dokunmayın talimatı verildiği gibi bunlar için de mi aynı talimat verildi? PKK bombalar, tuzaklar, cami ve Kur’an-ı Kerim yakmalarla çözüm sürecinin ne olduğunu gösterdi. Gayrimüslimler ile de benzeri durumlar yaşanmadan bu vahim hatadan dönülmelidir. Osmanlıyı ne çabuk unuttuk! Kin kapısı niye hala kapalı?