edas-yılbaşı
türk haberler
TÜRK SANAYİ REHBERİ
Adana
DOLAR34.7535
EURO36.5589
ALTIN2950.5
Av. Alev SEZEN

Av. Alev SEZEN

Mail: [email protected]

Darbe engellendi zihniyeti devam ediyor

15 Temmuz 2016! Bu tarih Türkiye ve dünya tarihinde yerini aldı. Ancak darbe teşebbüsü sebebiyle değil bu isyanı durduran inançlı ve cesur bir millet sebebiyle yer aldı.
O gün saat 22.00 sularında Boğaz Köprüleri darbecilerin işgaline uğrayınca milletimiz de harekete geçti. O karanlık gecede adeta herkes bir anda darbe dönemlerinin zifiri karanlığını hatırladı. Eziyetler, zulümler, işkenceler…

Kimse artık bunları yaşamak, geriye gitmek istemiyordu. Millet bir anda yekvücut meydanlara indi ve sonuç darbecileri bile şaşırttı. Bütün dünya olan biteni şaşkınlık ve hayranlıkla seyretti. Dosta cesaret düşmana korku verildi. Ülkemiz üzerinde emelleri, hain planları olan şer güçler kuvvetle muhtemel birçok planı ve senaryolarını iptal etti. Şimdiye kadar darbelerde ezilen milletimiz için bu karşı koyma artık bir refleks haline geldi. Darbeciler bunu asla akıllarından çıkarmamalılar. Yine ezilen milletler için bu tarih bir milat olmuştur. İstiklal savaşımız gibi bu direnme de onlar için bir model oldu.

Kelimenin tam manası ile cansiperane bir mücadele verildi. Canını dişine takan milletimiz ezan ve salalarla yüzlerce şehit verdi. Şehitlere rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil, yaralılara da acil şifalar diliyoruz. 

Her ne kadar bir ve beraber görüntüsü verilmek istense de partilerin darbeye karşı tavırları farklı idi. Saadet Partisi baştan beri açık ve net bir şekilde darbeye karşı olduğunu bildirdi. Mustafa Kamalak bombalar altında Meclis’e giderek bu konuda samimiyetini gösterdi. Milli Görüş camiamızdan birçok şehit verdik. MHP lideri Bahçeli hemen darbenin karşısında olduğunu belirtti ancak bunda rakibi olarak ortaya çıkan Meral Akşener’i her fırsatta paralelci olarak suçlamasının ve onu bu şekilde tümüyle ekarte etmek istemesinin de etkisi vardı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu darbenin akim kalacağı anlaşılınca net bir tutum sergiledi fakat CHP tabanının geneli maalesef nötr bir görüntü içerisinde aslında darbeye pasif destek verdi. Salalara karşı tepkileri sinkaflı küfürler içeriyordu. CHP’li Kadıköy’de hiçbir meydanda darbe karşıtları yoktu. HDP ise her zamanki teröristliği ile kendi istedikleri olmazsa darbelerin olacağı tehdidini savurdu.   

Bu süreçte algı yönetimi hız kesmeden devam etti. Alttan alta darbeye destek vermek, inançlı insanlara kinini kusmak isteyenler yalan ve iftiraya sarılarak bir çıkış yolu aradılar. Bunların belki de en çarpıcı olanı başı kesilen asker haberiydi. Bu asker çıkıp konuşmasına ve durumu yalanlamasına rağmen maksadı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olanlar için değişen bir şey olmadı. Kendi hayatlarını riske atıp yaralılara yardım eden kişiler de sırf sakallı diye gerici, yobaz hatta IŞİD'li ilan edildiler. 

Darbe sevicilerin bir diğer tavrı ise darbeci askerleri korumalarıydı. Erler kınalı ana kuzusuydu, onlar emir eriydi, rütbeliler ise yapmadıklarını söylüyordu. Peki, bu olanlar bir rüya mıydı? Kınalı ana kuzuları yaklaşık 250 kişiyi katletti 1500'ü aşkın insanı yaraladı ve vatandaşın milyarlarca dolarlık malına zarar verdi. Kesin rakamlar yakında ortaya çıkar. Ezkaza darbe başarılı olsaydı daha bu sayıların kaça çıkacağını düşünmek bile insanın tüylerini ürpertiyor. İşte bu ana kuzuları Boğaz Köprüsünde sivillere ateş açarken "emri uyguladık" diyorlar peki komutanları "kendinizi köprüden aşağı atın" dese o emri de uygulayacaklar mıydı? Elbette ki hayır! Kanunsuz emrin uygulanmayacağını, uygulanırsa suç teşkil edeceğini darbe seviciler de pekâlâ biliyor ama işlerine gelmediği için bu en temel hukuk kuralını da unutuveriyorlar. 

Batının zaten kendi tezgâhladığı darbe girişimi karşısındaki tavrı her zamanki gibi çok sahteydi. ABD ve AB her iş bittikten sonra mecburen yanımızda oldular. 
Fethullah Gülen'i Pensilvanya'da besleyen ve her şekilde, her işinde kullanan ABD darbe sonuçsuz kalınca Türkiye’nin yanında oldu. Fethullah Gülen ağladığında bile Amerika'nın izni ve haberi olmaksızın burnunu dahi silemezken sanki onlardan bağımsız darbe yapabilirmiş gibi Amerika başarısız darbeyi sahiplenmedi.

Aslında darbe yapmak FETÖ'nün boyunu çok aşar. Şüphesiz ki bütün bu fitne ve fesatlıkların arkasında siyonizm ve Batı var. PKK, PYD, YPG, IŞİD, FETÖ… Tüm bu fitne ve şer yuvalarını kurup besleyen Siyonizm (İsrail) ve Batı İslam'a ve Türkiye'ye zarar vermek için tüm düşman unsurların arkasındadır, yanındadır, içindedir. 

Bu darbe teşebbüsünün esas faili siyonizmdir. Siyonist lobilerin onaylamadığı bir kimseyi başkan dahi seçemeyen ABD, Gülen'i İsrail'den izinsiz barındırabilir mi? İsrail'in onaylamadığı bir darbeye ABD tek başına destek verebilir mi? 

Darbecilere idam cezası verilmelidir! Merhametten maraz doğar!
Tarih bu tür hataların acı sonuçlarıyla doludur. Merhamet edilenler yine aynı yolda yürümeye devam ediyorlar. İbret olması için elebaşları idam edilmelidir. Ancak yargılama adil ve tümü ile hukuka uygun olmalı, sağlam delillere dayanmalıdır. 

İdam cezası tekrar getirilebilir mi? Meclis isterse getirir. İdam cezasının tekrar getirilmesi daha önce de çocuk istismarlarında, vahşice hislerle işlenen cinayetlerde ve başka birtakım suçlarda kamuoyu tarafından defalarca dile getirilmişti. Ancak gelmeyişinin önündeki en büyük engel bölücü teröristlerdir. İdam cezası geldiğinde bölücü teröristlerin hatta Öcalan’ın da idam edilmesi gerekebilir. Kürt devletini kurmak isteyenlerin ise bu işine gelmiyor. Bunun için AB alelacele idam cezası gelirse AB’ye asla üye olamazsınız açıklamasını yaptı. Öyle ki bu beyanları darbe beyanlarından bile daha hızlıydı. AB bize üyelik için 3000 senesini tarih verdiğine ve 3000 yılına da daha bin yıl olduğuna göre bu arada biz idam cezasını rahatlıkla getirebiliriz.

Fethullan Gülen 28 Şubat darbesini de desteklemişti. Şimdilik 3000 hâkim ve savcısı ile on binlerce polis ve kamu görevlisi tespit edilebilen FETÖ elemanları bu davaya da bakmıştı. Şimdi bunların bu davanın akamete uğratılmasındaki rol ve fonksiyonları da ortaya çıkartılarak bu dava yeniden görülmelidir. AKP hükûmetine yönelik darbe girişimine karşı idam sesleri yükselirken Milli Görüşe karşı yapılan darbede bırakın mahkûm olmayı bir tane bile tutuklu kalmadı. Eğer bu olayın üzerine gidilmez, sorumlulardan hesabı sorulmazsa şimdiki görevden almalar ve soruşturmalar darbeye karşı değil sadece AKP iktidarını korumaya yönelik gayretler olur. Hakkın tesis edilebilmesi için adalet yerini bulmalıdır. 

Fettullah Gülen’in iadesi ile ilgili süreç devam ediyor. Geldiğinde ne olacak? Öcalan’ın yanına mı yerleştirilecek yoksa beyefendiye ayrı bir ada mı tahsis edilecek? O da Öcalan gibi artık Türkiye içinden mi örgütünü idare edecek? İdam cezası gelmeden iade alınması onu belki mazlum, mağdur duruma sokup yandaşları nezdinde daha da kahramanlaştıracaktır.

Sonuç olarak; 
DARBELERİ İSTEMİYORUZ! 

Darbeci zihniyet devlet içerisinden temizlenmelidir. 
Darbeye teşebbüs edenler en şedid şekilde cezalandırılmalıdır.
Darbeciler emekli maaşı bağlanmadan, sağlık yardımı ve diğer tüm sosyal güvenlik hakları olmaksızın rütbeleri sökülüp ordudan atılmalıdırlar.
Vatandaşların tüm maddi zararı karşılanmalı bu zararlar için darbecilere rücu edilmelidir.
İdam cezası tekrar getirilmeli ve hak edenlere uygulanmalıdır.
Darbeleri asıl planlayan, her türlü desteği veren dış güçler dost, müttefik tanımından çıkarılmalı düşman kategorisine alınmalıdır.
Darbeyi durduran milli refleks tek bir partiye mal edilip, siyasi ranta dönüştürülmemelidir.

Son nokta;
Milli Görüş liderimiz cennetmekân merhum Erbakan Hocamızı ve Milli Görüşü sevmeyen, Hocamıza beddua eden Fethullah Gülen Milli Görüşçüler olarak biz de seni hiç ama hiç sevmiyoruz.
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
TEST-DENEME