İstenildiğinde kesinleşen hükümlerin bile bozulabildiği, siyasete göre hukuka ve hukukçulara şekil verilen bir ülkede yaşıyoruz. İşine gelince hukuk cinayetlerine karşı üç maymunu oynayanlar işine gelince kanuni hakların bile kullanılmasını insanlara karşı kullanabiliyorlar.
Balyoz, Ergenekon, 28 Şubat… Darbe menşeli davalarda herkes aklanıp paklanıyor. Şike davalarında suçlular kahraman gibi gösteriliyor. Allahtan hiç kimsenin suçu yok, sanki bir rüya gördük! Sonunda her zamanki gibi halk suçlu çıkacak! Bir kısım mahkûm olanların kurtarılması için yeniden yargılanmaları gündemde. Adalet yapboz tahtası mıdır? En gizli bilgi ve belgelere ulaşarak delilleri bulunan eylemler şimdi yok mu sayılacak? O zaman bu tiyatro niçin oynandı? Asker yıpratıldı görev tamam mı deniliyor? Cemaatle hesaplaşıldı bu kadar yeter mi deniliyor? Bu insanlar masum ise niçin bunca zaman hapiste tutuldular ve mahkûm edildiler? Suçlu iseler niçin birer birer salıveriliyorlar?
Halk artık neye inanacağını bilmiyor. Günlük yaşıyor ve rüzgâr nereye götürürse oraya gidiyor. Algıları ile oynanıyor, inandığı değerlerin içi boşaltılıyor. Neyi nasıl anlamaları, inanmaları isteniliyorsa onlar o şekilde önlerine konuluyor. Haklı-haksız, iyi-kötü, doğru-yanlış hepsi birbirine karışmış durumda. Söyledikleri, inandıkları gün be gün değişiyor. İstikrar adına her şeye göz yumar oldular. Yolsuzluk olaylarında bile 'benim hırsızım iyidir' gibi çarpık bir muhakeme ile hareket edebiliyorlar.
Adalet duyguları, adliyeye olan inanç sarsılıyor. O anki 'reel politik' neyi gerektiriyorsa kanun, hukuk, adalet o oluveriyor. Hemen eller kalkıp iniyor, gereken düzenlemeler yapılıyor. Ancak kanun ile hukuk farklıdır. Yapılan iş kanuna uygun olabilir ama hukuka uygun olmayabilir, adil olmayabilir. Adalet yoksa hak tesis edilemez. Haklıya hakkı teslim edilmez ise toplum kargaşaya sürüklenir.
Eğer yeniden yargılama yapılacaksa bu, hiçbir hak ve adalet duygusu ile bağdaşmayan ve hatta bırakın hukuku kanuna dahi uygun olmayan, Erbakan Hocamızı lekelemek için tezgâhlanan ve şimdi de çocuklarının siyasette önünü kesmek için kullanılan 'trilyon davası' ile başlamalıdır.