Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Terör çetesi İsrail kendisini devlet olarak ilan ettiği 14 Mayıs’ta kuklaları ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıtarak hem Filistin’in işgalini hem de Kudüs’ün İsrail’in başşehri olduğunu güya meşrulaştırdı. Amerikan başkanlarını siyonistlerin belirlediğini bilmeyen yok. Yahudiler 70. yıl kutlamalarında Kudüs’ün Yahudilerin başşehri olduğunu uluslararası camianın kabul etmesini sağlamak için Trump’ı özel olarak seçtiler.
Trump’ı Amerikan halkı ve dünya sevmiyor ancak onun en büyük özelliği damadının Yahudi, kızının da Yahudiliği seçmiş olması. Zaten bu iki isim elçilik açılışında da başroldeydi. Trump’ın dolayısıyla Amerika’nın idaresi tamamen Yahudilerin elinde. Filistin, İran, Mısır, Suriye… Ortadoğu ile ilgili bütün kararlarını İsrail için alıyor. Bu uğurda İran ile yapılan nükleer anlaşmadan bile çekildi. Çünkü 'Büyük İsrail' Projesinin (BİP) son iki ayağı kaldı: İran ve Türkiye. İran’a saldırabilmek için, her türlü anlaşmayı rafa kaldırıp, sürekli bahane üretiyorlar. Öbür yandan her daim nükleer denemeleri ile ABD’yi tehdit eden Kuzey Kore’yle bile anlaşmanın yolunu buluyorlar.
BİP’e sadece Amerika değil, Avrupa ve dünyanın dört bir köşesindeki gayrimüslim devletlerin nerede ise tamamı hizmet ediyor. Bu desteğin iki sebebi var; Hristiyan devletlere Yahudilerin yutturmuş olduğu mesih inancı (vadedilmiş topraklarda Büyük İsrail Devleti kurulduğunda mesihin yeryüzüne avdet edeceği) öbürü de Hristiyan olsun olmasın tüm bu devletlerin sömürüden pay kapma hırsı.
Melun siyonistlerin Kudüs’te gerçekleştirdiği katliamı -acı ve üzüntü içerisinde- sadece seyrediyoruz. Şu ana kadar altmış civarı şehidimiz, binlerce yaralımız var. Bu sayılar anbean artıyor. İnsanlıktan zerrece nasibini almamış İsrail vahşi bir şekilde saldırıp Müslümanlara soykırım uyguluyor. Uygar Dünya! ABD, Avrupa, bütün gayrimüslim ülkeleriyle Müslüman kıyımındalar. Müslümanlar ise maalesef bir araya gelemedikleri gibi bir de katillerinden medet umuyorlar.
Türkiye ise AKP iktidarı boyunca sözde İsrail karşıtı, özde İsrail yandaşı oldu. Uluslararası camiada İsrail’in önünü sonuna kadar açan, meşrulaşmasını sağlayan kilit ülke konumuna geldi. Ekonomik ilişkiler –tabii ki Yahudilerin lehine- tavan yaptı. Üstelik Akdeniz doğal gazı da tümüyle İsrail’e bırakıldı. İsrail aleyhine açılmış bütün uluslararası davalardan onları kurtardı. Cumhurbaşkanımız "her iki dünyada İsrail’den davacıyım" derken Mavi Marmara davasını bile İsrail’le anlaşarak birkaç kuruşa ortadan kaldırdı. Hem de davacıların hiçbir rızası ve onayı olmadan!
Her zaman Filistin’in tapusu bizde diye övünen güzel ülkem bu vahşet karşısında sadece kınamakla ve yas ilan etmekle meşgul. Üstelik Filistin’in tapusunu çalıp bu hale düşüren İngiltere ile birlikte konuya çözüm arıyoruz!
Türkiye sadece Milli Görüş hükümetleri döneminde İsrail’i hizaya getirdi. Eyleme dönüşeceğinden hiçbir şüphe duyulmayan sözler Yahudi’nin uykularını kaçırdı. Filistin’e destek mitinglerinde yapılan konuşmaların her bir kelimesi bile İsrail’e mermi gibi işledi. Bize bu inançlı duruş lazım, oy avcılarının boş lafları değil!
Yahudi Güdümündeki Bir Başka Devlet: Fransa
Macron Fransa’da İslam’ın yeniden yapılandırılmasını başka deyişle güncellenmesini istiyor. Arkasında Yahudi Jacques Attali var. Attali "Macron’u ben yarattım, ben icat ettim, tamamen" diyen kişi. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Avrupa Yahudi Kongresi Başkanı Mose Kantor kendisini tebrik etti.
Seçim öncesi Fransa Hahambaşı Haim Korsia, Macron için oy çağrısı yapmıştı. Macron Attali sayesinde Yahudi Rothschild ile çalıştı, burada sihirli değnek değmişçesine inanılmaz bir şekilde yükseldi. Bu sihirli değnek siyasi hayatında da etkili oldu. Önceki Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ekonomi danışmanlığını yaptı, genel sekreter yardımcılığına yükseldi sonrasında Ekonomi ve Sanayi Bakanı oldu. İşin ilginç tarafı hiçbir seçimde aday olmadan bakanlık seviyesine kadar yükseldi.
François Hollande da önceki cumhurbaşkanlarından adaşı sosyalist François Mitterrand’ın ekonomi danışmanıydı. Yahudiler ekonomiyi hiç ellerinden bırakmıyorlar! Bizde de ekonomi ile ilgili bakanlar yurt dışından tayin ile geliyorlar, nedense?
François Mitterrand’ın eşi Danielle Mitterrand 'Kürtlerin Anası' diye tanınırdı. Arz-ı mevud sınırları içerisindeki Kürtleri Büyük İsrail için kışkırtıp destek veren, bölücülüğü körükleyen bir isimdi.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Filistinli kardeşlerimizin melun siyonistler karşısındaki duruşu İstiklal Marşımızı hatırlatıyor. Hiçbir silahları olmaksızın ellerini silah, göğüslerini siper olarak kullanıp şehadete koşan Filistinlilere minnet borçluyuz. Minnet borçluyuz çünkü bizler hiçbir icraatta bulunmazken onlar İslam yolunda canlarını, evlatlarını, mallarını gözlerini kırpmadan feda ediyorlar.
Terör çetesi İsrail kendisini devlet olarak ilan ettiği 14 Mayıs’ta kuklaları ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıtarak hem Filistin’in işgalini hem de Kudüs’ün İsrail’in başşehri olduğunu güya meşrulaştırdı. Amerikan başkanlarını siyonistlerin belirlediğini bilmeyen yok. Yahudiler 70. yıl kutlamalarında Kudüs’ün Yahudilerin başşehri olduğunu uluslararası camianın kabul etmesini sağlamak için Trump’ı özel olarak seçtiler.
Trump’ı Amerikan halkı ve dünya sevmiyor ancak onun en büyük özelliği damadının Yahudi, kızının da Yahudiliği seçmiş olması. Zaten bu iki isim elçilik açılışında da başroldeydi. Trump’ın dolayısıyla Amerika’nın idaresi tamamen Yahudilerin elinde. Filistin, İran, Mısır, Suriye… Ortadoğu ile ilgili bütün kararlarını İsrail için alıyor. Bu uğurda İran ile yapılan nükleer anlaşmadan bile çekildi. Çünkü 'Büyük İsrail' Projesinin (BİP) son iki ayağı kaldı: İran ve Türkiye. İran’a saldırabilmek için, her türlü anlaşmayı rafa kaldırıp, sürekli bahane üretiyorlar. Öbür yandan her daim nükleer denemeleri ile ABD’yi tehdit eden Kuzey Kore’yle bile anlaşmanın yolunu buluyorlar.
BİP’e sadece Amerika değil, Avrupa ve dünyanın dört bir köşesindeki gayrimüslim devletlerin nerede ise tamamı hizmet ediyor. Bu desteğin iki sebebi var; Hristiyan devletlere Yahudilerin yutturmuş olduğu mesih inancı (vadedilmiş topraklarda Büyük İsrail Devleti kurulduğunda mesihin yeryüzüne avdet edeceği) öbürü de Hristiyan olsun olmasın tüm bu devletlerin sömürüden pay kapma hırsı.
Bu uğurda Müslüman devletler ve özellikle son dönemde Irak ve Suriye her türlü sömürüye açılmış, ülkelerin birbirleriyle sıcak çatışmaya girdiği savaş meydanları olmuştur.
Birbirine güç gösterisi yapmak isteyen bu devletler her türlü zararı, hasarı, can kaybını bu ülkelere bırakarak çekişiyorlar. Üstelik aralarındaki bu çekişmenin maddi bedelini de "biz sizi korumak, özgürleştirmek için yapıyoruz" diyerek zaten bütün külfetleri çeken Müslümanlara yüklüyorlar. Yetmiyor üzerine Müslüman ülkelere milyarlarca dolarlık silah da satıyorlar. ABD son beş yılda silah satışlarının yaklaşık yarısını Ortadoğu’ya yaptı. Diğer soyguncu devletlerde bu pazardan fazlasıyla paylarını alıyorlar.
Birbirine güç gösterisi yapmak isteyen bu devletler her türlü zararı, hasarı, can kaybını bu ülkelere bırakarak çekişiyorlar. Üstelik aralarındaki bu çekişmenin maddi bedelini de "biz sizi korumak, özgürleştirmek için yapıyoruz" diyerek zaten bütün külfetleri çeken Müslümanlara yüklüyorlar. Yetmiyor üzerine Müslüman ülkelere milyarlarca dolarlık silah da satıyorlar. ABD son beş yılda silah satışlarının yaklaşık yarısını Ortadoğu’ya yaptı. Diğer soyguncu devletlerde bu pazardan fazlasıyla paylarını alıyorlar.
Melun siyonistlerin Kudüs’te gerçekleştirdiği katliamı -acı ve üzüntü içerisinde- sadece seyrediyoruz. Şu ana kadar altmış civarı şehidimiz, binlerce yaralımız var. Bu sayılar anbean artıyor. İnsanlıktan zerrece nasibini almamış İsrail vahşi bir şekilde saldırıp Müslümanlara soykırım uyguluyor. Uygar Dünya! ABD, Avrupa, bütün gayrimüslim ülkeleriyle Müslüman kıyımındalar. Müslümanlar ise maalesef bir araya gelemedikleri gibi bir de katillerinden medet umuyorlar.
Türkiye ise AKP iktidarı boyunca sözde İsrail karşıtı, özde İsrail yandaşı oldu. Uluslararası camiada İsrail’in önünü sonuna kadar açan, meşrulaşmasını sağlayan kilit ülke konumuna geldi. Ekonomik ilişkiler –tabii ki Yahudilerin lehine- tavan yaptı. Üstelik Akdeniz doğal gazı da tümüyle İsrail’e bırakıldı. İsrail aleyhine açılmış bütün uluslararası davalardan onları kurtardı. Cumhurbaşkanımız "her iki dünyada İsrail’den davacıyım" derken Mavi Marmara davasını bile İsrail’le anlaşarak birkaç kuruşa ortadan kaldırdı. Hem de davacıların hiçbir rızası ve onayı olmadan!
Her zaman Filistin’in tapusu bizde diye övünen güzel ülkem bu vahşet karşısında sadece kınamakla ve yas ilan etmekle meşgul. Üstelik Filistin’in tapusunu çalıp bu hale düşüren İngiltere ile birlikte konuya çözüm arıyoruz!
Türkiye sadece Milli Görüş hükümetleri döneminde İsrail’i hizaya getirdi. Eyleme dönüşeceğinden hiçbir şüphe duyulmayan sözler Yahudi’nin uykularını kaçırdı. Filistin’e destek mitinglerinde yapılan konuşmaların her bir kelimesi bile İsrail’e mermi gibi işledi. Bize bu inançlı duruş lazım, oy avcılarının boş lafları değil!
Allah’ın izni ile Kudüs tekrar Müslümanların olacaktır. Konu Kudüs’ün kime ait olacağı değil ne zaman bizim olacağıdır. Bu yolda hizmet edebilmeyi Rabbim hepimize nasip eylesin!
***
Yahudi Güdümündeki Bir Başka Devlet: Fransa
Çapulcu Fransa’nın yobazları kıyamete kadar Allah-u Teâlâ’nın korumasında olan kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in değiştirilmesini istiyorlar. İçlerinde eski Cumhurbaşkanları Yahudi Sarkozy de var. Arkalarında yeni Cumhurbaşkanları Emmanuel Macron bulunuyor.
Macron Fransa’da İslam’ın yeniden yapılandırılmasını başka deyişle güncellenmesini istiyor. Arkasında Yahudi Jacques Attali var. Attali "Macron’u ben yarattım, ben icat ettim, tamamen" diyen kişi. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Avrupa Yahudi Kongresi Başkanı Mose Kantor kendisini tebrik etti.
Seçim öncesi Fransa Hahambaşı Haim Korsia, Macron için oy çağrısı yapmıştı. Macron Attali sayesinde Yahudi Rothschild ile çalıştı, burada sihirli değnek değmişçesine inanılmaz bir şekilde yükseldi. Bu sihirli değnek siyasi hayatında da etkili oldu. Önceki Cumhurbaşkanı François Hollande’ın ekonomi danışmanlığını yaptı, genel sekreter yardımcılığına yükseldi sonrasında Ekonomi ve Sanayi Bakanı oldu. İşin ilginç tarafı hiçbir seçimde aday olmadan bakanlık seviyesine kadar yükseldi.
François Hollande da önceki cumhurbaşkanlarından adaşı sosyalist François Mitterrand’ın ekonomi danışmanıydı. Yahudiler ekonomiyi hiç ellerinden bırakmıyorlar! Bizde de ekonomi ile ilgili bakanlar yurt dışından tayin ile geliyorlar, nedense?
François Mitterrand’ın eşi Danielle Mitterrand 'Kürtlerin Anası' diye tanınırdı. Arz-ı mevud sınırları içerisindeki Kürtleri Büyük İsrail için kışkırtıp destek veren, bölücülüğü körükleyen bir isimdi.
Fransa’nın ve İslam’ın güncellenmesinin arkasında yine Yahudiler var!