Başbakanımız Diyarbakır’da gayri resmi olarak Kürdistan’a onay verdi. "Osmanlı’da da Kürdistan deniliyordu" diyen Başbakanımıza birileri cihan devleti Osmanlı'da yaşamadığını, kendisinin de Osmanlı sultanı olmadığını hatırlatmalı! Kendisi çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet Han veya iki saatte Macaristan’ı mülküne katan, bir emri ile Fransa’da dansı yasaklayan Kanuni Sultan Süleyman değil, ülkesini AB kapılarında bekleten bir başbakan!
Cennetmekân Erbakan Hocam "bu ülkede Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır, onu da siz çıkarıyorsunuz" diyerek batıyı işaret etmişti. "Bu ülkede Türkler de var, Kürtler de var. Türküm, doğruyum, çalışkanım dersen, onlar da 'Ben de Kürdüm daha doğruyum, daha çalışkanım' der" diyerek milleti bölme taktiklerini açığa çıkarmış, cesaretle söylenemeyeni söylemişti.
Kimsenin Türkçe veya Kürtçe ile bir sorunu yok. Herkes istediği dili konuşabilir. Ancak hiç kimse inanç ve ortak değerlerimiz çerçevesinde bir ve beraber olmamız gerektiğini aklından çıkarmasın!
Irak Kürdistanı ile yapılan ekonomik anlaşmalardan, petrol boru hatlarından bahsederek bölünme halka yutturulmaya çalışılıyor. Hiçbir maddi güç bir avuç vatan toprağının yerini tutamaz! Filistin topraklarını satmayan Abdülhamid Han Hazretlerini anlayamayanlar bunu anlayamazlar! Ancak ne yazık ki bu ruhtan zerre miktar nasibini almayanlar inançlı kesimi etkilemek, icraatlarına meşruiyet kazandırmak için Abdülhamid Han’ı da ağızlarından düşürmüyorlar!
Başbakanımız daha düne kadar "Ben bir kabile reisi ile görüşmem" dediği Barzani’yi niçin yanına aldı? Her zamanki şarkı türkü ile milleti uyutma taktiğini kullanarak şarkıcıları ön plana çıkardı. Bizi hep mafya, adam vurma, avantür olaylarda adını duyurmuş bir şarkıcı temsil ederken Barzani’nin yanındaki şarkıcı ise hayatını Türkiye’ye kinini kusmaya ve ülkenin bölünüp-parçalanmasına adamış birisi.
Türk-Kürt hepimiz elhamdülillah Müslümanız, kardeşiz! İslam’da ırkçılık yoktur, üstünlük takva iledir.
***
Dershaneler kapatılsın mı, kapatılmasın mı?
Dershaneye ihtiyaç duymayacak şekilde okullarda eğitim kalitesi yükseltilmeli. Devlet klasik görevleri arasında yer alan eğitimi manevi boyutu ile birlikte hakkını vererek yerine getirmeli!
Çocuklarımız hayatlarının en güzel çağında bir telaşenin içerisinde kaybolup gidiyorlar. Ruhlarını dinlendirecek, bedenlerini geliştirecek uğraşlardan çok uzaklar. Bunu kendi maddi imkânı ile sağlamaya çalışan aileler büyük özveri göstermek durumunda. Durumu elvermeyenler ise gününü kurtarma peşinde, bu faaliyetler onlar için lüks.
Dershaneler kapatılsın, çocuklar sanata ve spora da vakit ayırsın, nefes alsınlar deniliyor. Peki, bu nasıl olacak? Birçok kişinin kurslara gitmek için ekonomik durumu müsait değil. Okullarda ise bu eğitimlerin hakkıyla verilmesi çok zor, birçok okulda ne müzik aleti ne de spor salonu var. Çocuklar beden eğitimi dersinde bahçede geziyorlar, bahçe yetersiz ise sınıfta oturuyorlar ve bu dersi boş ders olarak görüyorlar. Müzik dersleri de aynı. Bu imkânlar sağlanmadan spor ve sanatla uğraşsınlar demek “ekmek yerine pasta yesinler” demekten farksız.
Dershaneler ne oldu da birden bire gündemimizi meşgul eder oldu? AKP teröristlerle bile 'barış' diyerek el ele, omuz omuza verirken niçin cemaat ile ters düşüyor? Ne oldu da cemaat ile ilgili MGK kararları şimdi gün yüzüne çıkıyor?
Siyasilerin dershaneler ile ilgili çıkışlarının çocuklarımızı düşündükleri için olmasını çok isterdik, maalesef değil. AKP ve cemaatin arkasındaki mihraklar onların büyümesine bir yere kadar izin veriyorlar, o noktadan sonra ise budayıveriyorlar. Şimdi onları bölme, parçalama vakti. Kimse kuklacının istediğinden daha fazla sahnede kalamaz… Bu arada kuklacı bitmiş sol kesiminde canlanmasını istiyor, bunun için küçük grupları da -Türkiye Değişim Hareketi’nin CHP’ye katılımı gibi- bir araya getiriyor. Hatta CHP’nin cemaat ile görüştüğü sağlam kaynaklardan sızdırılıyor. Zamanında Demirel’in arkasında duran cemaatin şimdi de CHP’ye kayması hiç şaşırtıcı olmaz. Ne yapılırsa yapılsın solu ayakta tutmanın çok zor olduğu ülkemizde bunun en basit yolu sağı bölüp parçalamak.
Bize kuklacının ipine takılıp gidenler değil kuklacının ipini çekecekler lazım. Toplumda herkes böyle bir lider arıyor!