Maltepe Belediyesinde yeni başkan göreve geldikten sonra bölgeden farklı şikâyetlerde gelmeye başladı. Belediyenin kiliseler açtığı, kiliseleri desteklediği, misyonerlik faaliyetlerinin yapıldığı, Almanya ile normalin üstünde ilişkilere sahip olduğu ve bunları yılbaşında noel ayini ile zirveye taşıdığı söyleniyor. Yılbaşı sebebiyle Maltepe Merkez Camii’nin tam karşısına koskoca noel ağacı dikip ezanlarımızla inleyen meydanda kilise korolarının ilahileri ve papazların noel vaazı okundu. Üstelik bununla da yetinmeyip kültür merkezlerinde türlü eğlencelerin yer aldığı programlarla noel kutlamaları yapıldı.
Dinler arası hoşgörü kisvesi altında misyonerlik faaliyetleri yapılmasına artık bir dur denilmeli! Diyanet İşleri Başkanımızın da defaten belirttiği gibi dinler arasında hoşgörü olmaz, kişiler arasında hoşgörü olur. Müslümanlar imanın şartı olarak peygamberlere ve kitaplara iman etmiştir. Müslümanlar gerçek kitaplara iman ederler, muharref kitaplara değil tabii ki! Ancak gayrimüslimler son din olan İslam’a, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ve kutsal kitabımız olan Kuran-ı Kerime iman etmemekte, reddetmekte üstelik en çirkin şekilde hakaretler edip yeri geldiğinde ayaklarının altında çiğnemektedirler.
Belediye Başkanı Kılıç 'noel' konuşmasında "İslam, hoşgörü, sevgi ve barış dinidir. Anadolu'da nereye giderseniz gidin İsa ve Meryem adları ile karşılaşmışsınızdır. Bu da Anadolu’nun aslında nasıl hümanist değerlere sahip olduğunu gösteriyor.” deyip konuyu tümü ile saptırıyor. Biz imanımızın gereği olarak Hz. İsa’da dâhil olmak üzere bütün peygamberlere iman ederiz. Elbette ki İsa, Musa, Davut, Yahya, Yakup… Peygamber isimlerini sadece Anadolu'da değil tüm dünyada Müslümanlar yavrularına büyük bir mutlulukla koymuştur. Ancak bu demek değildir ki insanımız Hıristiyanlığı, Yahudiliği kabul etmiş, sempati duymuş, muharref kitaplarına değer vermiştir.
Başkan asıl bunları anlatacağına, 'Muhammed' ismini taşıyan insanların Batı'da sırf ismi sebebiyle nasıl bir muameleye tabi tutulduğunu, bırakın ikinci üçüncü sınıf vatandaşlığı insan yerine konulmadığını, iş verilmediğini, uçaklardan dahi indirildiğini, aramalarda tekrar tekrar insan onurunu yerle bir edecek şekilde terörist muamelesi yapıldığını anlatsın. 'Hoşgörü' denilen şey sadece Müslümanlara mı düşüyor? Niçin gayrimüslimler; dinler bahçesi adı altında ülkelerinin dört bir tarafını camilerle doldurmuyor? Niçin çocuklarına Muhammed, Mustafa, Ahmed, Ayşe, Hatice, Fatma… isimlerini koymuyor? Niçin bizim dini bayramlarımızı kutlamıyor, niçin bizim din adamlarımızı başköşelere oturtmuyor? Niçin tarihi camileri ihya etmiyor…
Maalesef bu sinsi hilekârlıklarından sonra bu kadar güzel bir manayı içeren 'hoşgörü' kelimesinden bile insanlarımızı soğuttular.
Son söz noel kutlamasına katılan müftüye; Allah kendisini hayırlısı ile ıslah etsin, hidayete erdirsin! Âmin!