Ülkemizin en büyük meselesi ahlak ve maneviyattaki korkunç çöküştür. Bu çöküş her alanda kendisini gösteriyor. Suç istatistikleri patlamış, basında yer alan tüyler ürpertici haberler nerede ise toplum hayatımızın bir parçası haline gelmiştir.
Çocukların cinsel istismarı ve sonrasında katledilmeleri de maalesef artık toplumumuzun kanayan bir büyük yarası ve gündelik olayların arasına girmiş durumda. Sapıklar öylesine gözü dönmüş, öylesine fütursuz hale geldiler ki, sokak ortasında dahi bu iğrençliklerini yapmaktan çekinmez oldular.
Bu kötü gidişe dur diyecek adımlar atılamıyor. Mesele enine boyuna incelenmeden sadece ceza artırımına gidiliyor. Ceza sürelerinin arttırılması değil niteliğinin değiştirilmesi gerekiyor.
Bu meyanda cinsel suçlardan mahkûm olanlara tıbbi tedavi uygulanması öngörülüyor. Bu tedavi de sadece psikolojik ve ilaçlı tedavi (kimyasal kastrasyon-hadımlaştırma) şeklinde yapılıp cerrahi müdahale (cerrahi kastrasyon) yapılmıyor. Ayrıca tedavi sadece cezanın infazı süresince ve koşullu salıvermede de denetim süresi içerisinde uygulanabiliyor. Sonrasında ise herhangi bir müdahale yok!
Psikolojik ve ilaçlı tedaviden istenilen sonucun alınacağı şüphelidir zira imkânlar yetersizdir. Katliamlar yapan akıl hastalarına bile yeterli tedavi uygulanamazken cinsel sapıklar nasıl tedavi edilecektir?
Cinsel istismarın artmasında ve yayılmasında internet dâhil medya tetikleyici bir rol oynuyor. Ahlaksızlığa erişim son derece kolaylaşmıştır. En masum internet sayfalarında dahi ahlaksız site reklamları bir anda ortaya çıkabiliyor. Bu durum sapıklara istedikleri malzemeleri fazlasıyla veriyor.
Medya aynı zamanda çocukları bir meta olarak kullanıp sömürüyor. Reklamlarda, dizilerde, yarışmalarda makyajlı küçücük çocuklara yer veriliyor. Çocuk manken etiketi ile çocuklar alımlı hale getirilip, tahrik edercesine sergileniyorlar.
Cinsel istismar haberleri de adeta pornografik başlıklarla şehvet duygularını tahrik edecek tarzda veriliyor.
Kozmetik sektörü güya çocuklara özel, uygun olmayan kozmetikler, kokular üretiyor.
Tekstil sektörü büyüklerin giydiği kıyafetleri bire bir kopyalayıp çocuklara uyarlıyor. Özellikle açık saçık kıyafetlere tepki gösterenlere, "onlar çocuk ne olacak ki" diyen şuursuzlar bu istismarı körüklüyor.
Bilinçsiz aileler şöhret ve para uğruna bebeklikten itibaren çocuklarının her türlü organizasyonda yer almasına göz yumuyor.
Manevi çöküş her alanda olduğu gibi minicik yavrularımızı, beşikteki bebeklerimizi de tehdit eder hale gelmiştir. Ahlaksız bir toplumda her türlü suç görülür. Ahlaki tedbirlerin acilen alınması gerekmektedir!
Hukuk ve ahlak arasında ters bir orantı vardır. Ahlak ileri gittiğinde hukuk geriler. Çünkü hukuk kurallarına ihtiyaç hissedilmeksizin işler ahlak kuralları içerisinde yürür. Hukuk ileri gittiğinde ise ahlak gerilemiş demektir.
Çünkü işler artık içten gelen ahlak kuralları ile değil dıştan gelen, zorlayıcı hukuk kuralları ile yürütülmeye çalışılır. Manevi kalkınma programları acilen hayata geçirilmelidir!
Dindar gençlik yetiştirme ülkemizin belki de en hayati meselesidir. Bu proje lafta kalmamalı derhal uygulamaya geçilmelidir. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok, ahlak ve maneviyat olmadan olmuyor!