Türkiye bir kimlik sapması yaşıyor. Öz benliğinden kopmuş, tarihi düşmanlarının etkisinde, onların diliyle konuşmaya başlamış ve nihayet zulümlerinde onların maşalığını da ifa eder hale gelmiştir.
Bu uğurda hiç çekinmeden bütün komşularıyla kavgaya tutuşmuş kendisini çepeçevre saran düşmanlık ateşini yakmıştır. Bu ateş sadece aziz milletimizi ve ümmeti yakmaz tüm insanlığı da yakabilir.
Bu ateşi körükleyen 'hain ve gafil siyasetçiler, yazarlar, STK'lar, sanatçılar'ile karşı karşıyayız. Fani dünya menfaatleri için ruhlarını satanlar milletimizin kafasını karıştırıyor, ortalığa nifak tohumları saçıyorlar. Zavallılar bilmiyorlar ki güç, kuvvet sahibi olan ancak Allah-u Teâlâ'dır. Nemrut'un göklere yükselen ateşini söndüren Rabbim elbette çağdaş nemrutların ateşini de söndürmeye kadirdir.
Kimlik değişmesi neticesinde mel'ûn İsrail'le dost Müslüman ülkelerle düşman olduk. Acınacak haldeyiz. Ehl-i Kıble düşman olarak gösteriliyor ve büyük çoğunluk parti menfaati için, şahsi menfaati için 'aman sorun olmasın' diyerek ses çıkarmıyor. Sorun daha nasıl olacaksa?
Müslümanlar arasındaki mezhep çatışmalarını çıkaran, lanetli, Siyonist İsrail ve Yahudiler bizim dostumuzmuş. İsrail'e ihtiyacımız varmış. Bu gerçeği görmeliymişiz. Peki, Kudüs, Filistin davamıza ne oldu? Hicaz'a, İslam âlemine ihtiyacımız yok mu? Bu gerçeği ne zaman göreceğiz?
İsrail'le doğalgaz anlaşmalarından bahsediliyor. Terörist İsrail'i tanıyıp meşrulaştırdığımız yetmiyor şimdi onları Akdeniz'de de meşrulaştırıyoruz. Bizim dünkü vilayetimiz olan bir devletçiğe Akdeniz'i teslim ediyoruz. İsrail'e teslim olanlar onun hempası Rumlara da ses çıkaramıyorlar. Bir zamanların Osmanlı gölü olan Akdeniz kimlere bırakılıyor?
Palikaryaların bile elinde oyuncak olduk. Bizim olan Kıbrıs'ı kendilerine bırakmamız karşılığında zaten hakkımız olan doğalgaz için Rumları muhatap alıp pazarlıklar yapıyoruz. Gözümüzün içine baka baka bizi aptal yerine koyup kandırmaya çalışıyorlar. Gelen haberlere göre bunda da muvaffak oluyorlar.
Aileler daha önce İsrail'in teklif ettiği açık çeki bile reddetmişken Mavi Marmara için şimdi sadece cüzi bir tazminat alınıp olay kapatılmak isteniyor. Hâlbuki aileler davalarda sonuna kadar gidilip canilerin cezalandırılmasını da istiyorlar. Sanki tazminat alınca İsrail tüm yaptıklarının bedelini ödemiş olacak gibi bir hava estiriliyor. Bu teröristlerin asıl korktuğu ceza davalarıdır. Haklarında tevkif kararı verilen üst rütbeli teröristler için Interpol'ün harekete geçmesi İsrail'in kâbusudur. Surda açılan böyle bir delik onlar için sonun habercisidir. Türkiye en vahşi cinayetleri işleyen, en korkunç zulümleri yapan bu terör devleti ile anlaşarak aslında bu mel'ûnları adaletin pençesinden ve korktukları o akıbetten kurtarmaktadır.
PKK ile çözüm sürecinde sosyal devlet kılıfı altında şehit ailelerine rüşvet mahiyetinde imkânlar sağlanıp susturulmuşlardı. İstenen sonuç alınmış olmalı ki şimdi İsrail ile başlatılan çözüm sürecinde de aynı yolun takip edildiği görülüyor, Mavi Marmara ailelerine de imkânlar sağlanmaya başlandı. Terör örgütü PKK ile girilen çözüm sürecinden ne sonuç alındı ki onların sahibi İsrail ile girilecek bir çözüm sürecinden sonuç alınması bekleniyor?
Ya Rab, sen bu aziz milleti şuurlandır, akıl ver, feraset ver. Dostunu düşmanını tanısın. Ezeli düşmanlarını dost, ebedi dostlarını düşman gösteren helak edici gaflet uykusundan uyansın,