Son yıllarda ahlak ve maneviyatın zayıflaması ile birlikte her türlü günah açıktan işlenir hale geldi. Özellikle İslam ahlakını yaşamayan Müslümanlar sebebi ile dinden soğuyan, maneviyatı zayıflayan, kendisini artık Müslüman olarak tanımlayamayan, ateizmi, deizmi seçen gençlerimiz kötü yollara daha kolay sapar oldu. Üstelik bu kadar zayıflamış inançları ile misyonerlerin de hedefindeler. Düşmanlar için kolay lokma haline geldiler. Gençlerimiz bu ülkenin en değerli gücü iken maalesef biz onları kaybediyoruz.
Zina, alkol, uyuşturucu, kumar, cinsel sapkınlık… Türlü türlü melanet gençlerimizin yakasını bırakmıyor. Şer odakları her daim medyaları vasıtasıyla ne kadar kötü haslet varsa iyi ve ne kadar iyi haslet varsa kötü olarak gösteriyor. Her türlü kötülüğü defalarca göstererek normalleştiriyor.
Eşcinsellik sorunu görmezden gelinemeyecek kadar büyük. Sayıları ve görünürlüğü her geçen gün artıyor. Okul çağındaki gençlerimizden bu sapkınlığa düşenlerin sayısı Müslüman bir ülkede olamayacak kadar yüksek. Okul farkı gözetmeksizin anadolu, fen, meslek, kız, imam hatip liseleri… maalesef hepsinde rastlamak mümkün. Hatta bu sapkınlığa düşenler beğendiği hemcinsine eşcinsel olup olmamasına bakmaksızın teklif ediyor, yeri gelip aracılar ile bu teklifini iletiyor. Bu teklife maruz kalan gençlerimizin psikolojisi de bozuluyor.
Bu hususta okul idarecilerinin yaklaşımı çok önemli. Mesela bir okul müdürü tarafından lezbiyen bir kız ısrarla senelerce okul başkanı yapıldı, itiraz eden velilere “raporunuz var mı?” denildi. Şu anda o kız mezun olduktan sonra okula kız arkadaşını görmek için yine geliyor ancak sakalıyla! Tüm okulun bildiği durum ile ilgili rapor isteyen müdür şimdi okulunda yaygınlaşan eşcinselliğe engel olamıyor ve en son hem de sınıfta uygunsuz görüntüleri olan iki lezbiyeni okuldan uzaklaştırmak zorunda kaldı.
Çocukları, eşcinselliği yaymak isteyen odaklara kolay lokma yapan süreç bebeklikten başlıyor.Cinsiyetsiz (nötr) bebekler ile hem kız hem erkek olabilen oyuncaklar cinsiyet kavramlarının oluştuğu en masum zamanlarında akıllarını karıştırıyor. Okula başladıklarında unisex denilen hem kız hem erkek öğrencilerin ortak kullandığı tuvaletler ile devam ediyor. Kıyafetler, televizyon ve internette gördükleri çizgi filmler ve yayınlar, yeni moda cinsiyetsiz sanal asistanlar, drag queen’ler, androjen mankenler, eşcinsel oyuncular-şarkıcılar-müzik gurupları-şarkı listeleri-dansçılar-youtuber’lar-makyözler… Hepsi ağlarını yavaş yavaş örüyor ve tuzaklarına düşürüyorlar.
Devlet kanalları da bunlara hizmet ediyor. Son aylarda Türksat’a ait Kablo Tv’de “When marine was there” isimli bir çizgi film yayınladılar. Filmdeki iki kızın arasındaki duygular yurt dışında eşcinsellik çerçevesinde değerlendiriliyor. Ayrıca Kablo Tv yine sperm bankasını onaylayan ve hatta yücelten “Starbuck” adında bir film yayınladı. Türksat’ın da bu tür yayınlar yapması “hiç denetim yok mu?” dedirtiyor. TRT2”de yüzlerce belgeselin arasından lezbiyen bir İngiliz sunucunun yer aldığı “Sue Perkins ile Kalküta” belgeseli seçilip yayınlandı.
Bütün bu bombardımanların sonucunda gençlerimiz cinsel sapkınlıklara kolayca düşüyorlar. Bir doktor artık hastanelerine çok sayıda kişinin cinsiyet değiştirmek için müracaat ettiğini üzülerek ve endişe içerisinde ifade etmişti.
LGBT’yi normalleştirme yollarından birisi olan dernekleşme faaliyetlerinin önü de AKP hükümeti zamanında açıldı. Kanunda açıkça “hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz” hükmü bulunmasına rağmen savcılık “cinsel yönelim ayrımcılığının tartışıldığı dönemde, eşcinsel olmak ahlaksız olmak anlamına gelmez” diyerek böyle bir derneğin kapatılması isteğini reddetti. Yargıtay da “kişilerin kendi istemi dışında gerçekleşen böyle bir cinsel yönelime sahip olması ya da bu gibi kişileri tanımlayan sözcüklerin kullanılması ahlaksızlık olarak nitelendirilemeyeceği gibi, kanunlarımızda da yasaklanmamıştır.” dedi. Peki, o zaman ahlaksızlık bu değilse nedir?
Gelinen süreçte bu cinsel sapkınlığa karşı çıkanlar gerici, ayrımcı destekleyenler ise ilerici, özgürlükçü, eşitlikçi oldular.
Gençlerimizi her türlü kötülükten korumak için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan mücadeleye devam etmeli, doğruları söylemeliyiz.