AİHM'nin cemevleri ile ilgili kararı Türkiye'de Türk-Kürt ayırımının yanı sıra devamlı ateşlenen Sünni- Alevi ayırımını da derinleştirmek için verilmiş siyasi bir karardır.
Cemevleri 90lı yıllarda siyonizmin maşası karanlık ve derin yapı tarafından piyasaya sürülmüştür. İşte bu cemevlerini ibadethane sayan karar hem fıkha hem de hukuka aykırıdır.
Bugüne kadar Alevi vatandaşlarımızın hiçbirisinden 'ben müslüman değilim' sözünü duymadık. Namazını kılan, orucunu tutan Alevi vatandaşlarımızın sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın da açıkladığı üzere müslümanların tek bir ibadethanesi vardır o da 'camii'dir. Alevilik adına Ali'siz Alevilikten dahi bahseden bir kısım karanlık kişilerin ise ne oldukları zaten kamuoyunun malumudur.
AİHM kararı hukuka da aykırıdır. Mahkemeler bir inanışın din olup olmadığına, ibadet yerlerinin ne olup ne olmayacağına karar veremez. Ferdi başvurular ile tüm camia adına hüküm veremez. Her zamanki gibi siyonizmin güdümünde siyasi, bölücü, islam düşmanı kararlarına bir yenisini eklemişlerdir. Sözde medeni batı müslüman ülkeleri karıştırmak için her yolu kullanmakta, adalet gibi hiçbir zaman sahip olamayacakları değerleri dahi bu emellerine alet etmektedirler.
Batı iş kendisine gelince bağımsızlık isteyen İskoçları, Katalanları görmezden geliyor onları bastırmak için her yolu mubah görüyor. Müslüman coğrafyada özgürlük sloganları atıp bölücülük yapanlar eğer özgürlük konusunda samimi iseler önce Avrupa'daki halkları özgür bırakarak işe başlayabilirler.
***
Edirne Valimiz son derece onurlu bir duruş sergileyerek Edirne'de milletimizin alın terini akıttığı paralarla restore edilen sinagogu ibadethane olarak değil müze olarak açacağını söylemişti. Ne yazık ki iktidar batıya ve İsrail'e el pençe divan durduğu için geri adım attırıldı. Böyle valilere, idarecilere, bürokratlara ihtiyacımız var, sayılarının artmasını ve kararlarında direnmelerini diliyoruz.
Hükümete de sormak lazım ne oldu 'one minute?' "Dik duracağız ama diklenmeyeceğiz" diyordunuz, bu nasıl bir duruştur ki millete gelen vuruyor, giden vuruyor?
***
17 Aralık 2013'ün yıldönümünde paralel yapı denilen hoşgörü, dinler arası diyalog diyerek müslümanları 'ensesine vur lokmasını al' hale dönüştüren kesime operasyonlar yapılıyor. Bu operasyonlar bir öç almaya dönüşmemelidir.
Bir zamanlar cemaate sonuna kadar destek olup onları palazlandıran bugünkü iktidar değil miydi? Cemaatin ortaya çıkardığı rüşvet ve yolsuzluk olayları hangi sebeple ortaya çıkarılmış olursa olsun doğru değil midir? Ses kayıtlarının, kamera kayıtlarının hepsi yalan mıdır? Peki, bunları ortaya çıkaranların üzerine hesaplaşma adına hışımla gidilirken rüşveti alan, yolsuzluğu yapanlara ne yapılıyor?
Eski bakanlardan Erdoğan Bayraktar, "Başbakanın onayıyla yapıldı, Başbakan da istifa etmeli" demedi mi? Millete bunları izah etmeden sadece paralel yapı diyerek cemaatin üzerine gitmek kimseyi kurtarmaz. İster cemaatten isterse iktidardan olsun suç işleyen herkes cezasını çekmelidir. Emir-el müminin Hz. Ömer (r.a.) "adalet mülkün temelidir" buyuruyor. Adaletin olmadığı bir toplum içten içe çürümeye ve yok olmaya mahkûmdur.
***
Şeb-i Arus törenleri yapıldı. Mevlana Hazretleri, Konya, semazenler… Hepsi bizim değerlerimiz. Semada her bir hareketin, semazenin giydiği kıyafetin her bir parçasının ayrı bir anlam ve önemi vardır. Semada Allah aşkı, insan-ı kâmil hissedilir.
Daha öncede birçok defa belirttiğimiz gibi semazenler bozuk senaryoların figürasyon kadrosu yapılmamalıdır. Eğlencelerde, düğünlerde, sünnetlerde, konserlerde, defilelerde, turistik Türk gecelerinde dansözlerle yan yana ve hatta kiliselerde… Sema ayini hokkabaz gösterisi, eğlencelik kuruyemiş yâ da sarhoş mezesi değildir!
Cemevleri 90lı yıllarda siyonizmin maşası karanlık ve derin yapı tarafından piyasaya sürülmüştür. İşte bu cemevlerini ibadethane sayan karar hem fıkha hem de hukuka aykırıdır.
Bugüne kadar Alevi vatandaşlarımızın hiçbirisinden 'ben müslüman değilim' sözünü duymadık. Namazını kılan, orucunu tutan Alevi vatandaşlarımızın sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.
Diyanet İşleri Başkanlığımızın da açıkladığı üzere müslümanların tek bir ibadethanesi vardır o da 'camii'dir. Alevilik adına Ali'siz Alevilikten dahi bahseden bir kısım karanlık kişilerin ise ne oldukları zaten kamuoyunun malumudur.
AİHM kararı hukuka da aykırıdır. Mahkemeler bir inanışın din olup olmadığına, ibadet yerlerinin ne olup ne olmayacağına karar veremez. Ferdi başvurular ile tüm camia adına hüküm veremez. Her zamanki gibi siyonizmin güdümünde siyasi, bölücü, islam düşmanı kararlarına bir yenisini eklemişlerdir. Sözde medeni batı müslüman ülkeleri karıştırmak için her yolu kullanmakta, adalet gibi hiçbir zaman sahip olamayacakları değerleri dahi bu emellerine alet etmektedirler.
Batı iş kendisine gelince bağımsızlık isteyen İskoçları, Katalanları görmezden geliyor onları bastırmak için her yolu mubah görüyor. Müslüman coğrafyada özgürlük sloganları atıp bölücülük yapanlar eğer özgürlük konusunda samimi iseler önce Avrupa'daki halkları özgür bırakarak işe başlayabilirler.
***
Edirne Valimiz son derece onurlu bir duruş sergileyerek Edirne'de milletimizin alın terini akıttığı paralarla restore edilen sinagogu ibadethane olarak değil müze olarak açacağını söylemişti. Ne yazık ki iktidar batıya ve İsrail'e el pençe divan durduğu için geri adım attırıldı. Böyle valilere, idarecilere, bürokratlara ihtiyacımız var, sayılarının artmasını ve kararlarında direnmelerini diliyoruz.
Hükümete de sormak lazım ne oldu 'one minute?' "Dik duracağız ama diklenmeyeceğiz" diyordunuz, bu nasıl bir duruştur ki millete gelen vuruyor, giden vuruyor?
***
17 Aralık 2013'ün yıldönümünde paralel yapı denilen hoşgörü, dinler arası diyalog diyerek müslümanları 'ensesine vur lokmasını al' hale dönüştüren kesime operasyonlar yapılıyor. Bu operasyonlar bir öç almaya dönüşmemelidir.
Bir zamanlar cemaate sonuna kadar destek olup onları palazlandıran bugünkü iktidar değil miydi? Cemaatin ortaya çıkardığı rüşvet ve yolsuzluk olayları hangi sebeple ortaya çıkarılmış olursa olsun doğru değil midir? Ses kayıtlarının, kamera kayıtlarının hepsi yalan mıdır? Peki, bunları ortaya çıkaranların üzerine hesaplaşma adına hışımla gidilirken rüşveti alan, yolsuzluğu yapanlara ne yapılıyor?
Eski bakanlardan Erdoğan Bayraktar, "Başbakanın onayıyla yapıldı, Başbakan da istifa etmeli" demedi mi? Millete bunları izah etmeden sadece paralel yapı diyerek cemaatin üzerine gitmek kimseyi kurtarmaz. İster cemaatten isterse iktidardan olsun suç işleyen herkes cezasını çekmelidir. Emir-el müminin Hz. Ömer (r.a.) "adalet mülkün temelidir" buyuruyor. Adaletin olmadığı bir toplum içten içe çürümeye ve yok olmaya mahkûmdur.
***
Şeb-i Arus törenleri yapıldı. Mevlana Hazretleri, Konya, semazenler… Hepsi bizim değerlerimiz. Semada her bir hareketin, semazenin giydiği kıyafetin her bir parçasının ayrı bir anlam ve önemi vardır. Semada Allah aşkı, insan-ı kâmil hissedilir.
Daha öncede birçok defa belirttiğimiz gibi semazenler bozuk senaryoların figürasyon kadrosu yapılmamalıdır. Eğlencelerde, düğünlerde, sünnetlerde, konserlerde, defilelerde, turistik Türk gecelerinde dansözlerle yan yana ve hatta kiliselerde… Sema ayini hokkabaz gösterisi, eğlencelik kuruyemiş yâ da sarhoş mezesi değildir!