edas-yılbaşı
türk haberler
ilan
Adana
DOLAR34.7535
EURO36.5589
ALTIN2950.5
Av. Alev SEZEN

Av. Alev SEZEN

Mail: [email protected]

Yoksulluk artıyor

Yazın başlayan döviz krizi ile paranın değeri ve alım gücü düştü. Gelirimizde hiçbir artış olmamasına rağmen giderlerimiz nerede ise ikiye katlandı.

Kimi satıcılar döviz biraz da olsa düştüğü halde işlerine geldiği gibi şimdiden ikinci hatta üçüncü zamlarını yaptılar. Su, elektrik, doğalgaz, telefon… Zaruri ihtiyaçlarımızın faturaları kabardıkça kabarıyor. Bunlara fahiş zamlar yapılmasına rağmen, 'yılbaşına kadar zam yok' denilerek şu anda başka bir zam dalgasının olmayışı bir müjde gibi veriliyor. 

Maalesef bu zor süreçte siyasi hesaplarla yapılan açıklamalar milleti ferahlatmıyor, cüzdanına yansımıyor. Her zaman alınan tedbirler faizcilere, rantiyecilere yarıyor. Bunun adı kimi zaman tedbir, kimi zaman teşvik, kimi zaman indirim oluyor.

Ev kredisi faiz oranlarındaki indirim haberlerini hatırlarsınız. Evin illaki sıfır daire olması, müteahhitten alınması gerekiyordu. İkinci el konutlar bu indirimlerden faydalandırılmıyordu. Amaç vatandaşı korumaksa tüm ev alanların desteklenmesi gerekmez miydi? Burada amaç müteahhitlerin iflas etmelerini önlemekti. Fakat reklamlardaki algı operasyonu ile sanki vatandaş korunuyormuş havası verildi. Aynı kandırmaca 'enflasyonla topyekûn mücadele kampanyası'nda da yapılıyor. Firmalar döviz artışı ile devasa zamlar yaptılar, şimdi döviz belirli bir oranda düştüğü halde göstermelik cüzi indirimlerle millete şirin gözükmeye çalışıyorlar. 

İçinde yaşadığımız duruma 'ekonomik savaş' deniliyor. Bu savaşı sadece asgari ücretliler, emekliler, fakir fukara mı verecek? Bu insanlara 'fiyat artışlarının peşindeyiz' hatta 'bize bildirin gereğini yapalım' diyorlar. Devlet denetimi ve cezalandırmayı kendisi yapar, topu vatandaşa atıp, "biz size dedik, siz bildirmediniz" demez. Bizim milletimiz gerekirse pahalıya alır ya da ihtiyacı olsa bile almaz ama yine de ispiyonculuk olarak algıladığı bu ihbarı yapmaz.

Yolda şahit olduğum iki olay beni derinden etkiledi. Birisi seksen yaşın üzerinde nerede ise iki büklüm olmuş, iki yaşlı teyzemin zorla yürürken birbirlerine, "fiyatlar ne kadar da artmış" demeleriydi. Yüzlerindeki ifadede mahzunluk, bir o kadar da durgunluk vardı. Bu yaşlarında artık yeterli gelirleri olup günlerini huzurla geçirmeleri gerekmez miydi?

Diğeri bebek arabası süren anneden yanında yürüyen 5 yaşlarındaki kızı kurabiye almasını istiyor ve "ama çok uzun zamandır kurabiye yemiyorum" diyordu. O anda ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Ne o yaşlı teyzelerim ne de o minik yavrucak bunları siyaset olsun, muhalefet olsun diye söylemiyorlardı! 

Halkımızın içinde bulunduğu ekonomik durum hiç de iç açıcı değil. Siyaset baronları bir an önce koltuk kavgasını bırakıp temsil etmek için gittikleri halkı düşünmeliler. Yaklaşan yerel seçimler sebebi ile yine bir koltuk telaşına düşüldü. Koltuk kapmak uğruna yine her şey toz pembe gösterilmeye çalışılacak. Dev projeler, dünya projeleri haberleri bir birini izleyecek. Bunlardan önce milletin karnını doyurmak gerekiyor. Belki de aç olmaları siyasilerin işine geliyordur. Aç insan düşünemez, kararlarını şuurlu bir şekilde veremez, gıda kolisini kim verirse oyunu ona verir! 
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
TEST-DENEME