Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem..
Toplumsal barışı tesis etmek için hemen, derhal, şimdi çalışmaya başlanmalıdır. Bir gün sonra bile diyemeyecek noktadayız.
Seçimler bitti, sonucun tüm milletimize hayırlar getirmesini diliyoruz. Seçim dönemlerinde özellikle parti liderleri 'yapmayanları tenzih ediyorum' oy uğruna toplumu kutuplaştırmak, ötekileştirmek ve hatta düşmanlaştırmakta hiçbir beis görmüyorlar.
Seçimlerin sonunda amaç haline getirdikleri makamları hiçbir vebal kaygısı taşımadan elde etseler de toplumdaki düşmanlık sona ermiyor. Üstelik her seçimde dozajı artarak devam ediyor. Ailelere kadar sirayet eden bu durum sıla-i rahmin kesilmesine bile sebep oluyor.
Genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi bitti. 9 ay kadar sonra '2019 Mart' yerel seçimler yapılacak. Liderler kuvvetle muhtemel bu horoz dövüşünden yine taviz vermeyecekler. Bu tutum bizi hiçbir yere götürmez. Varlığımızın, birliğimizin, ilerlememizin önündeki belki de en büyük engel budur. Bu engelleri kaldırmak için seçilen idarecilerin bunların körükleyicisi olmasıda akıl kârı değildir.
Eskilerin, 'kifayetsiz muhterisler' tabiri durumu çok iyi anlatıyor. Akıbeti merak eden aynı yoldan giden 'Suriye, Irak, Sudan, Yemen'e bakabilir. İslam coğrafyasında birbirine düşürülen halkların sonucunda ülkelerin getirildiği durum hepimizin malumu.
İdarecilerimizin vasıflarının yükseltilmesi, toplumla kucaklaşabilen insanlar olması gerekiyor. Ergenler gibi, ki onların tabirleriyle, 'laf yarıştıran, laf sokan, laf altında kalmayan idarecilere değil', 'laf anlatan, lafı dinlenen, yeri gelip sükûnetiyle bile cevap verebilen' idarecilere ihtiyacımız var.
Artık yürürlüğe giren yeni sisteme göre cumhurbaşkanı yardımcılarını milletvekillerinden seçmek zorunda değil. Seçmesi halinde seçilenin milletvekilliği düşüyor. Cumhurbaşkanımız milletle kavgalı, kemikleşmiş, kendisini halkın hizmetçisi değil hükümranı gibi gören bu ekibi tümden değiştirmelidir. Yeni sisteme göre her ne kadar vumhurbaşkanlığı ve parti genel başkanlığı bir kişinin üzerinde birleşebilse de cumhurbaşkanımız milleti temsil makamında bulunan kişi olarak tüm milleti kucaklamalı, barış ortamını bir an önce tesis etmek için gerekenleri yapmalı, acil tedbir ve kararlar almalıdır.
Seçim döneminde daha çok belirginleşen milletimizin birbirine düşmanca bakışları, hakaretleri, lanetleşmeleri, her türlü edep ve nezaketten uzak tutumları, "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyuran bir Peygamberin (sav) ümmeti olarak içimizi sızlatıyor.
Toplumsal barışı tesis etmek için hemen, derhal, şimdi çalışmaya başlanmalıdır. Bir gün sonra bile diyemeyecek noktadayız.
Seçimler bitti, sonucun tüm milletimize hayırlar getirmesini diliyoruz. Seçim dönemlerinde özellikle parti liderleri 'yapmayanları tenzih ediyorum' oy uğruna toplumu kutuplaştırmak, ötekileştirmek ve hatta düşmanlaştırmakta hiçbir beis görmüyorlar.
Seçimlerin sonunda amaç haline getirdikleri makamları hiçbir vebal kaygısı taşımadan elde etseler de toplumdaki düşmanlık sona ermiyor. Üstelik her seçimde dozajı artarak devam ediyor. Ailelere kadar sirayet eden bu durum sıla-i rahmin kesilmesine bile sebep oluyor.
Genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi bitti. 9 ay kadar sonra '2019 Mart' yerel seçimler yapılacak. Liderler kuvvetle muhtemel bu horoz dövüşünden yine taviz vermeyecekler. Bu tutum bizi hiçbir yere götürmez. Varlığımızın, birliğimizin, ilerlememizin önündeki belki de en büyük engel budur. Bu engelleri kaldırmak için seçilen idarecilerin bunların körükleyicisi olmasıda akıl kârı değildir.
Eskilerin, 'kifayetsiz muhterisler' tabiri durumu çok iyi anlatıyor. Akıbeti merak eden aynı yoldan giden 'Suriye, Irak, Sudan, Yemen'e bakabilir. İslam coğrafyasında birbirine düşürülen halkların sonucunda ülkelerin getirildiği durum hepimizin malumu.
İdarecilerimizin vasıflarının yükseltilmesi, toplumla kucaklaşabilen insanlar olması gerekiyor. Ergenler gibi, ki onların tabirleriyle, 'laf yarıştıran, laf sokan, laf altında kalmayan idarecilere değil', 'laf anlatan, lafı dinlenen, yeri gelip sükûnetiyle bile cevap verebilen' idarecilere ihtiyacımız var.
Artık yürürlüğe giren yeni sisteme göre cumhurbaşkanı yardımcılarını milletvekillerinden seçmek zorunda değil. Seçmesi halinde seçilenin milletvekilliği düşüyor. Cumhurbaşkanımız milletle kavgalı, kemikleşmiş, kendisini halkın hizmetçisi değil hükümranı gibi gören bu ekibi tümden değiştirmelidir. Yeni sisteme göre her ne kadar vumhurbaşkanlığı ve parti genel başkanlığı bir kişinin üzerinde birleşebilse de cumhurbaşkanımız milleti temsil makamında bulunan kişi olarak tüm milleti kucaklamalı, barış ortamını bir an önce tesis etmek için gerekenleri yapmalı, acil tedbir ve kararlar almalıdır.
Seçim döneminde daha çok belirginleşen milletimizin birbirine düşmanca bakışları, hakaretleri, lanetleşmeleri, her türlü edep ve nezaketten uzak tutumları, "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyuran bir Peygamberin (sav) ümmeti olarak içimizi sızlatıyor.