
Adana Sahnelerinin Hukukçu Kraliçesi İkbal Özlem Arıoğlu: "Ne yaparsan Yap Aşk ile Yap"
Başarılı hukukçu, mükemmel bir anne ve sevgi dolu bir eş. Ve süper bir ses ve yorum kabiliyeti. Avukat İkbal Özlem Arıoğlu’ndan bahsediyoruz.
Hukukçu imajı ile tanıdığımız Arıoğlu ile bu kez de sanatçı yönünü öne çıkarmak suretiyle bir sohbet gerçekleştirmek istedik.
Öncelikle yoğun iş trafiği içinde zaman ayırdığı için kendisine teşekkür ediyoruz.
Sayın Arıoğlu, Sanatçı yönünüzü ne zaman keşfettiniz?
Şimdilerde insanlar ticari kaygılarla hareket edip abuk sabuk şeylerle ünlenme yoluna gidiyor. Bana göre sanatçılık bir ruh işidir. Eski sanatçılara baktığınızda ruhlarının bıraktıkları eserlerle özdeş olduklarını görüyorsunuz. 3 yaşında henüz konuşmayı öğrenirken Türk Sanat Müziği eserlerinin tamamıni öğrenmeye başlamışım.
Çok ilginçtir size şunu söyleyeyim: Hukukta ezber vardir, 'hafızanın kuvvetli olması gerekir' derler, o hafıza ile birleştiği zaman müzikal anlamda daha rahat kavrıyorsunuz.
Ben de diyorum ki, 'ne yaparsan yap aşk ile yap.' Her konuda çok basit bir meslek icra ederken bile IQ'nuzun değerini anlıyorsunuz. O yüzden ben sanatta da kesinlikle duygusal zekanın ön plana çıkmış olduğunu gördüm.
Bu olgu kesinlikle atadan dededen kazanılan genetik bir mirastır. Babam müzik ile iç içeydi, devlet konservaturunda eğitim görmüş bir kişiydi. Dedem hukukçu olmasını istediğinden ötürü konservatuvar'ı bırakıp hukuk fakültesine devam etmek durumunda kaldı. Demek ki, özden gelen, yeteneksel, duygusal zekanın da önemli olduğu bir durum söz konusu.
Ben de konservatuvara gidebilmek için (yatılı okul olması sebebiyle) Ankara'ya gidemediğimden ötürü baba mesleği olan hukukçuluğu tercih ettim. Fakat sanat benim içimde her zaman vardı. O dönemin şarkılarini ezbere bilen biriyim. Dolayısıyla ben bunun tesadüf olduğunu düşünmüyorum.
Müzik ile hukuku nasıl bağdaştırıyorsunuz?
Halk içerisinde çok bağdaştığı düşünülmüyordu. Ama ben bunu sindirdim. İnsanlar beni sanatçı kimliğim ile kabul ettiler. Ben bu işten para kazanmayı kesinlikle öne çıkarmadım. Onca albüm yaptım, onca konsere çıktım. Hiçbirinden beş kuruş para almadım. Aynı zamanda hiçbir zaman parayı konu da etmedim. Yarışı her zaman kendimle yaptım. Önemli olan şey benim için şuydu; "Ben bunu yapabiliyorum, kendimi kanıtlıyabiliyorum" diyebilmek.
Her türden söz müzik yaparak olayların üstesinden gelebilmek. Hayat felsefem de budur. Bu sebeple insan sevdiği işi yapmalı.
Sahneye çıkmak çok özel bir duygudur. Bir kere enerjimden insanlarin faydalanmasını isterim. Bu terapi gibi bir şey. Müzik çünkü ruha hitap ediyor, ruhu olgunlaştırıyor ve yeniliyor. Deşarj ve şarj meselesi. Seyircilere şarkı söylerken kendi enerjinizi geçirebiliyorsunuz, onlardan aldığınız enerji ve alkişlarla kendinizi şarj ediyorsunuz. Yani hem onlara enerji veriyorsunuz hem de siz kendinizi şarj ediyorsunuz. Dediğim gibi deşarj ve şarj olayı. O yüzden sahnelerin tozunu yutmuş olan insanlarin çok fazla uzak kalabileceğini düşünmüyorum.
Bu anlamda hukuk camiasından gerekli destek görüyor musunuz?
Şimdiye kadar görmedim açıkçası. Birkaç tane meslektaşımin dışında, bunu normal karşıladılar mı inanın bilmiyorum. Baronun bakış felsefesi ile de alakalı. Bu konuda robotik, klasik ve kalıpçı bir bakış açıları var. Öyle değil gibi görüntü vermelerine rağmen öyle olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla çok destekleyici bir tavır sergilediklerini düşünmüyorum. Sadece geçmis Baro Başkanımız Memgücek Gazi Çıtırık, Hilton'da Avukatlar Gecesinde sahne almam için öneride bulundu. Onun haricinde hiçbir baro başkanımız, yönetim kurulumuz vs. bununla alakalı yaklaşımda bulunmadılar. Bu konuda ciddi kırgınlıklarım var. Adana Barosunun bu şekilde temsil ediliyor olması bence kendi prestijleri açısından da dikkate alınmalı.
MÜZİK EĞİTİMİ ALDINIZ MI?
Belediye konservatuarina gittim. Tecrübe ile iş yapmak en önemlisi elbette. Bu yüzden ben zaman içerisinde kurmuş olduğum korolarla, içten gelen farklı bir dürtünun, farkli bir bakışın, farklı bir yeteneğin içimde var olduğunu kavradım. Sanatçı ruha sahip olmak bana göre bütünsel bir şey. Görüntünüzle, konuşmanızla, yapmış olduğunuz şeylerle...
Her türlü müzik okuyabiliyorum. Sanat Müziğini çok sağlam okurum ama bunun haricinde Türküye de yatkınım. Repertuarımda sayısını bilemediğim kadar Türk Sanat Müziği eseri var. Eski pop müziklerini de iyi bilirim.
Sosyal Sorumluluk Projelerinde sıkça yer alıyorsunuz
Engelliler ile ilgili çalışmalarda ve konserlerde yer aldım. Genelde ben müziği yardım amaçlı kullandım. LÖSEV'in koro şefliğini yaptım. Yaklaşık 10 yıldır müzik camiasının içerisinde profesyonel olarak adım attım. İlk olarak 'Dostlara Özel' albümünü yaptım. Bu bir deneme çalışmasıydı..
Elenor müzikle yürüdüğüm ilk single çalışmam 'Farketmedin mi' ardından 'Unuttun mu' daha sonra 'Sihir Gibisin' adlı albümümde, kendi sözünü ve bestesini yapmış olduğum şarkılarla çıktım. Bunlar bana çok deneyim kattı.
Yaptığım kliplerde de yapmak istediğim her şeyi yaptım. Ne kadar reklamımı yapabildim orası tartışılır tabi, zira ben bu eserleri maddi kaygı ile yapmadım.
Şunu da belirtmek istiyorum. Türkiye'de belirli bir noktaya gelebilmek zor. Birincisi Adana gibi bir ortamda müzik yapıyorum fakat bu işin göbeği İstanbul.
Yalnızca kendi imkanlarimla 2 albüm, 10 single ve 16 tane klip çektim. Hıç kolay şeyler değil. İnsanların çok hayret edeceği nitelikte çalışmalar yaptım. Bu konuda mütevazi davranmak istemiyorum.
Sansasyonel bir kadın değilim. Bir hukukçuyum aynı zamanda bir anneyim. Müzik camiasında büyümek için içinde yer almak istemeyeceğim carpık ilişkiler içerisinde, kalitesiz ortamlarda yer almanız gerekiyor. Bu benim tercih edeceğim bir şey değil açıkçası.
Belediyelerin gerçekleştirdiği etkinliklerde yer aldınız mı?
Herhangi bir belediyeden teklif almadım. Beğenmedikleri için mi? Bilemiyorum. Herkes olaya ticari bakıyor. 29 Ekim gibi özel günlerde yerel sanatçılar çıkmıyor, çıkamıyor. İstanbul'dan gelen sanatçılar astronomik ücretlerle sahne alıyor.
Adana gönüllüsüyüm. İnsanların kafasında şu var. Eğer Adana'da yaşıyorsanız kolay ulaşılırsınız düşüncesi hakim.

Sanat olarak yerel sanatçılara daha çok destek çıkılması lazım. Sonuçta biz yerel olarak düşünülüyoruz fakat hukukçu arkadaşlarım benim Türkiye çapında iş yaptığımı biliyorlar. Bir çok ulusal kanalda ve radyolarda röportaj ve şarkılar yapmış, 2 tane albüm, 10 single ve 16 klip çıkarmış bir kişi olarak kendime sanatçı diyebiliyorum.
Çalışmalarımda söz ve müzikler bana ait olmakla beraber konservatuar bitirmem ve nota bilgim olması ve koro şefliği yapmam sebebiyle bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Her koro şefinin veya her sanatçının sözü ve bestesi yok. Belki biraz şans belki biraz pazarlama işi bu. Türkiye'de pazarlamanın önemi çok büyük her konuda.
Son olarak şunu söylemek istiyorum; Adana halkı ve Adana dinamikleri sanatçılarına sahip çıkmalı, meslek örgütleri destek olmalı, elediyeler etkinlik planlarında yerel sanatçılara ve sanat kariyerini ispat etmiş müzik insanlarına yer vermelidir. Her türlü sosyal etkinlerde karşılıksız sahne almaya hazırım.
Aracılığınız ile tüm Adana halkına sevgiler, saygılar sunuyorum.






























































Yorum Yazın