ADANA’DA AHŞAPTAN YAPTIĞI BİN BİR ÇEŞİT EL EMEĞİ GÖZ NURU ÜRÜN İLE UNESCO'YA ‘YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ’ ADAYI OLARAK GÖSTERİLEN ÖMER ERDOĞAN, AHŞAP İŞÇİLİĞİNİ GELECEK KUŞAKLARA ÖĞRETMEYİ HEDEFLİYOR.
Adana’da ahşaptan yaptığı bin bir çeşit el emeği göz nuru ürün ile UNESCO’ya ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ adayı olarak gösterilen Ömer Erdoğan, ahşap işçiliğini gelecek kuşaklara öğretmeyi hedefliyor.
Memleketi Mardin’de babasının yanında mobilyacılık yapan, daha sonra da Adana’ya gelerek hobi olarak başladığı ahşap oymacılığını büyük bir zevkle yapan Ömer Erdoğan, birbirinden güzel eserleriyle adeta ahşaba hayat vererek onları sanat eserine dönüştürüyor. Adana’nın tarihi ve kültürel eserlerine ahşapla yeniden hayat kazandıran Erdoğan, 2016 yılında da Adana Valiliği tarafından UNESCO’ya ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ adayı olarak da gösterildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Ahşap İşçiliği Sanatçısı’ unvanını da verdiği Ömer Erdoğan, Adana’da tarihi Kazancılar Çarşısı’nda kurduğu atölyeyle, unutulmaya yüz tutan sanatını kursiyerlere öğreterek yaşatmaya da çalışıyor.
“40 yıldır bu ağacın içerisindeyim”
Mesleğe 8 yaşında mobilya boyacılığıyla girdiğini söyleyen Erdoğan, “Geleneksel el sanatları icra ederek Adana’ya gelen yerli ve yabancı turistlere hitap ediyoruz. Atölyemizde de yaptığımız ürünleri hem sergiliyor hem de öğrenmek isteyen kişilere meslek bizde kalmasın diye öğretiyoruz. Genelde ahşap oyma ve sedef kakmacılığı çalışmaları yapıyorum. Çok küçük yaşlarda ben bu mesleğe girdim. 40 yıldır bu ağacın içerisindeyim” diye konuştu.
UNESCO’ya ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ adayı olarak gösterilmesinden dolayı memnun olduğunu kaydeden Erdoğan, daha sonra şunları söyledi:
“6 yıl önce Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ‘Ahşap İşçiliği Sanatçısı’ unvanı verildi. Şimdilerde de Adana Geleneksel El Sanatları Kültür ve Turizm Dernek başkanlığını yapıyorum. Birçok sanatçının yaptığı işleri tanıtabilmesi adına genel olarak sergiler, etkinliklerde yardımcı oluyoruz. 2016 yılında da Adana Valiliği tarafından UNESCO’ya ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ adayı olarak gösterildim. Şu anda da adaylık sürecimiz devam ediyor. Neye göre belirleniyor bilmiyorum ama UNESCO çok önemli bir kurum. Öyle hemen kabul etmezler tabi. Belli zamanlar istiyor. ‘Yaşayan İnsan Hazinesi’ unvanını kim almak istemez ki. Allah bize ömür verdiği sürece mesleğimizi icra edip insanlara aktarmaya devam edeceğiz.”
“En az 2-3 dönem eğitim verilmeli”
Çırak bulmakta zorlandığını belirten Ömer Erdoğan, “Ahşap işçiliği çok zor bir meslek. Halk Eğitim Merkezleri’nde dersler veriliyor. Bana göre 5-6 aylık eğitimler çok zayıf. Bu mesleklerde eğitim alıp usta çırak ilişkisiyle meslek öğrenmek isteyenlere en az 2-3 dönem eğitim verilmeli. Kişi, 2-3 dönem sonra mesleğin yüzde 80’ini öğrenmiş olur gerisi de artık onun içerisindeki yetenekle gelişir. Ağır ve sabır gerektiren bir meslektir. Çok isteyen var ama zamanlamalar uyuşmuyor. Benim tercihim daha genç nesiller. 14 yaşından sonra gelse ben o kişiye 1 yılda çok rahat aktarabilirim. Emekliliği yaklaşmış kişiler geliyor ama onlarda bana göre uyumsuz. Geleneksele bağlı çalışmıyor ve daha basit olduğu için modern ürünler yapıyorlar” ifadelerini kullandı.
“El sanatlarını psikoterapi olarak görüyorum”
Asıl mesleği rehber öğretmenliği olan ve 10 yıldır boş zamanlarında Ömer Erdoğan’ın yanında ahşaptan ürünler yapan Recep Yılmaz ise şunları söyledi:
“2010 yılında evime kuş kafesi yaptırmak isterken çevresine ahşap işleme yaptırmak istedim ve Ömer hocamızı o zaman tanıdım. 10 senedir birlikteyiz kendisiyle. Müzikle de ilgileniyorum ve burada enstrüman da yapıyorum. Bu tarz el sanatlarını psikoterapi olarak görüyorum. Herkese kesinlikle tavsiye ederim. Evde boş boş oturup sosyal medyada gezinmektense en azından bir şeylerle uğraşmak daha iyidir.”
Yorum Yazın