Amelelikten otel sahipliğine.
Mardin’in susuz, elektriksiz, okulsuz bir mezrasında dünyaya gözlerini açan Metin Yıldırım, koyun çobanlığı, rençperlik ve amelelikle giriştiği yaşam savaşını otel sahipliğine taşıyarak bir başarı öyküsü yazdı. Yıldırım, hayalini kurduğu oteli İzmir'in Foça ilçesinde açarken, "Kendimizi patron olarak hiçbir zaman görmüyoruz, ailece çalışıyoruz" diyor.
Metin Yıldırım'ın öyküsü, 1967 yılında Mardin'in Mazıdağı ilçesine bağlı Küçükköy mezrasında 9 çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğumuyla başladı.
5 yaşında iken ailesi Derik ilçesinin Ovacık mezrasına göçtü. Su, elektrik, okul yoktu; öğrenim hayatı olmadı. Kardeşleriyle birlikte koyun çobanlığı yaptı. Daha sonra erkenden evlenerek 1985 yılında Adana'ya taşındı. Yıldırım, burada inşaatlarda; amelelik, rençperlik, çiftçilik, hayvancılık işlerinde nerede iş bulursa çalışmaya başladı. Askerlik görevini tamamlayıp döndüğü Adana'da eşiyle tarlada çapa yaparken yaşlı bir adamın söyledikleri hayatının akışını değiştirdi.
Yaşlı adam hayatını değiştirdi
Metin Yıldırım, hayatının akışını değiştiren o günü ve daha sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Hanımla marul çapalıyorduk. Bir tane yaşlı amca geldi. 'Oğlum bu işi bırak. Git otoyol inşaatında çalış' dedi. Ben de ertesi gün firmaya gittim, başvurdum. 'Tamam yarın gel' dediler. İşçi olarak girdim. Ben çok çalışıyorum, kaytarmıyorum. Dikkati çektim. Bir süre sonra bana gösterilen samimiyetten de güç alarak onlara 'ben bir ekip kurayım, çavuş olarak, posta başı olarak çalışayım' diye teklifte bulundum. 'Tamam' dediler. Benim ekibim diğer ekiplerin yaptığı işin beş katı iş yapıyordu. Ünümüz o çevrede duyuldu. Bir gün çalışırken yanımızda bir araba durdu, beni sordu ve konuştuk. 'Bana da bir ekip ayarla' dedi ve ayarladım; ama kendi firmam bunu duyunca işime son verdi. Ben de diğer firmaya geçtim. Orada ekip çavuşu olarak işe başladım. Yaptığımız işleri görünce bana taşeron olmamı teklif ettiler, anlaştık. 17 sene taşeron olarak çalıştım. Toprakeli-İskenderun, Pozantı-Adana, Pozantı–Tarsus arası otoyolların peyzaj işlerini yaptık. Çim ektik, fidan diktik. Sabah 5'ten gece 1'lere kadar çalıştığım oluyordu. Gece eve geldiğimde çocuklar beni tanımıyordu."
Otel sahibi oldu
Yıldırım, daha sonra İzmir'in Foça ilçesine yerleşti. İzmir'in turistik ilçesi Foça'nın tarihi taş evleri ve dibek kahvesi ile ünlü kırsal mahallesi Kozbeyli'deki otelini hizmete açan Yıldırım, "2018 yılında İzmir Foça'ya geldik. Kozbeyli'yi gördüm, sevdim. Turizm işine karar verdim. Burası o zaman tarlaydı. Çöplük gibi bir şeydi. Böğürtlenler, dikenler sarmış, yamaç bir yerdi; ama ben yıllarca peyzaj işleriyle uğraştığım için 'burayı cennete çevirebilirim' dedim, satın aldım. Zeytin ağaçları vardı birkaç tane. Onlara dokunmadık. Buradaki bitkileri, çiçekleri diktik. Otelimizi, havuzu yaptık. Toplantı salonumuz, restoranımız, 17 tane odamız var. Ferah, güzel, doğa içinde bir bahçemiz var. Ormanın içindeyiz. Cennet gibi bir yer. Denize mesafemiz yaklaşık 1 kilometre. Kır düğünleri de yapabiliriz. Otelimizi yapacağımız arazinin tam ortasında tarihi bir su kuyusu vardı. Kıyamadık. Kapatamadık. Binayı onu kapatmayacak şekilde dizayn ettik. Hala suyu var. Konuklar geldiğinde biz kayır işlemlerini yaparken onlar etrafında oturup sohbet ediyorlar" şeklinde konuştu.
"Kendimizi patron olarak hiçbir zaman görmüyoruz, ailece çalışıyoruz"
Yıldırım, "Yoksulluktan geldiğimiz için paranın nasıl kazanıldığını iyi biliyoruz. Bu nedenle fiyatlarımızı ucuz tutuyoruz. Kendimizi patron olarak hiçbir zaman görmüyoruz, ailece çalışıyoruz. Gelen misafirlerimizi de inşallah memnun olarak göndermek istiyoruz" diye konuştu.
Otelin açılışı ise Foça Kaymakamı Ali Çetin, Foça Belediye Başkanı Fatih Gürbüz, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yüksel Akar, Reha Necla Midilli Eğitim ve Yaşlıevi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Çelebi, oyuncu Yüksel Ünal, bazı okul müdürleri ve vatandaşların katılımıyla yapıldı.
Yorum Yazın