Adana Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, Baro Yönetim Kurulu üyeleri ve avukatlar Atatürk anıtına çelenk koydu
2022-2023 Adli Yılı’nın başlaması nedeniyle Adana Barosu çeşitli etkinlikler düzenledi. Atatürk Parkı’ndaki ilk etkinlikte Atatürk Anıtı’na Başkanı Av. Semih Gökayaz, Baro Yönetim Kurulu üyeleri ve avukatlar çelenk koydu.
Ardından düzenlenen basın toplantısında, meslekte 30 ve 35. yılını dolduran avukatlara plaket verildi. Plaket alan deneyimli avukatlar yaptıkları konuşmalarda, genç meslektaşlarına tavsiyelerde bulundu.
Av. Semih Gökayaz'ın hükümeti kıyasıya eleştirdiği konuşması sırasında arka planda, Ak partili Yüreğir Belediye Başkanı Fatih Kocaispir'in gönderdiği dev çiçek sepeti dikkat çekti
Adli Yıl Açılışı kapsamında basın açıklaması yapıldı. Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, yaptığı açıklamada, meslektaşlarının yaşadığı sorunlara değinirken, yargının bağımsız olmamasından yakındı.
Av. Gökayaz, "2022-2023 Adli Yılı’nı yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ve avukatlık mesleğinin artık yapısal bir hâle gelmiş sorunlarına dair kaygılarla karşılıyoruz. Yeni Adli Yıl, mesleğimize ve avukatlara yapılan saldırıların hız kesmeden devam ettiği, tüm yanlışlığına rağmen kurulan numaralı baroların eşitsiz şekilde desteklendiği, hak ihlallerinin, kadın cinayetlerinin ve çocuk istismarının inanılmaz boyutlara ulaştığı, yoksulluğun derinleştiği bir iklimde başlamaktadır" dedi.
Av. Gökayaz, açıklamasında;
"Yüksek sesle itirazlarımıza rağmen, 2017 yılında yapılan referandumla gelen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Yeni sistem ile en başta Anayasa’nın demokratik hukuk devleti ilkesi işlevsiz hale gelmiştir. Yapılan Anayasa değişikliği ile meşruiyet sebebine aykırı olarak Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) hem oluşumu hem de işlevi bakımından yürütmeye tam bağımlı hale gelmiştir. Yeni sistemle, yürütmenin yasamaya da hâkim olmasıyla tüm devlet güçleri tek elde toplanmış, güçler ayrılığı fiilen ortadan kalkmış, Anayasa’nın özündeki “demokratik devlet” ilkesine aykırı bir otokratik devlet/ tek adam görüntüsü ortaya çıkmıştır.
Yürütme ve yasama gücünün tek elde birleşmesi sonucunda, TBMM, etkin yasa yapımı işlevini kaybetmiş, torba yasalarla yürütmenin isteklerini kanunlaştırır hale gelmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin sorun ve kısıtları, kanunların norm denetiminde aksamalara neden olmuştur. Sonuçta birçok alanda yürütme gücüne karşı hukukun üstünlüğü aksamış, hukuka uyarlı ve isabetli devlet yönetim kararları alınmasında zayıflıklara yol açmış, kurumların bağımsızlığı ortadan kaldırılmış, tartışmalı yönetim kararları ile ülkede istikrar yok olmuştur. Ve bu istikrarsızlık ülkede son bir yıl içinde fahiş düzeyde artan bir hayat pahalılığı ile derin bir yoksulluk yaratmıştır.
Son zamanlarda delilleriyle ve tanıklarıyla ortaya saçılan yolsuzluk dosyaları, buna karşın kılını kıpırdatmayan bir yargı camiası, yaşam tarzına müdahale boyutuna varan müzik festivali ve konser iptalleri ile dışarıda aydın, yazar ve düşünürün bırakılmadığı bir ortamda ses sanatçılarının tetikçi medya tarafından linç edilip ardından tutuklandığı bir sürece, bir türbülansa girmiş bulunmaktayız. Ülkemiz, bir yangın yerine dönmüş durumdadır.” İfadelerini kullandı.
Meslektaşlarına yönelik saldırılara değinen Av. Gökayaz, “Ülkenin geldiği bu noktada bizler, bağımsız savunmanın temsilcileri olarak yurttaşların haklarını korumak için görevimizi yaparken, kışkırtılan cehalet ve şiddetin sonucu olarak müvekkillerimizle ve hukuki uyuşmazlığın konusuyla özdeşleştirildiğimiz için sorgulanıyor, yargılanıyor, saldırıya uğruyor ve hatta öldürülüyoruz. Kişisel verilerin korunması adı altında, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmanın faaliyeti, dolayısıyla silahların eşitliği ilkesi ve adil yargılanma hakkı engellenmektedir. Mesleki faaliyet alanlarımızın korunduğu, genişletildiği ve güçlendirildiği bir adli yıl istiyoruz" şeklinde konuştu.
ADALET BAKANLIĞINA ÇAĞRI:
Av. Gökayaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Stajyer avukatların, kamu avukatlarının, engelli avukatların, genç avukatların, emekli avukatların sorunlarının çözümü konusunda somut önerilerimiz göz ardı edilmekte, stajın içeriği boşaltılmakta ve niteliksiz hale getirilmektedir. Adalete erişimin en önemli araçlarından, ulusal ve uluslararası düzenlemelerin ve yükümlülüklerimizin gereği olarak verilen kamusal nitelikteki CMK zorunlu müdafiilik hizmeti karşılığında, Anayasa’daki angarya yasağını ihlal edecek kadar düşük ödemeler yapılmakta ve fedakarlık hep avukatlardan beklenmektedir. Tahammül sınırlarını zorlayan CMK ücretlerinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’yle (AAÜT) eşitlendiği, AAÜT’nin ülkemiz ekonomik koşullarına ve mesleğimizin saygınlığına uygun hale getirildiği, emeğin hak ettiği karşılığı gördüğü, stajyer avukatlara kamu kaynaklarıyla destek sağlandığı, kamu avukatlarının özlük haklarının tanındığı, engelli avukatların faaliyetlerini ayrımcılığa uğramadan sürdürebildikleri, emekli avukatların insan onuruna yakışır bir maaş aldığı bir adli yıl olması için çalışacağız. Avukatlar, mesleki faaliyetlerinde yaşadıkları her türlü zorluğa rağmen, adil yargılanma hakkının tesisi için çaba gösterirken, hak ettikleri Adli Yardım ve CMK ödemelerini zamanında alamamakta, buna rağmen vergi, Bağ-Kur, stopaj ve benzeri masraflarını peşinen ödemek zorunda kalmaktadırlar. Avukatlık hizmetlerinden alınan KDV oranlarının indirildiği, CMK ve Adli Yardım hizmetlerinde KDV’nin sıfırlandığı, serbest çalışan avukatların asgari ücrete kadar olan gelirlerine vergi muafiyetinin sağlandığı, bir yıllık genç girişimci Bağ-Kur primi muafiyetinin üç yıla çıkarıldığı bir adli yıl istiyoruz."
Vatandaşların, kendilerini güvende hissettikleri ülkeleri diğerlerinden ayıran en temel etmen, bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığıdır. Adaletin teminatı bağımsız ve tarafsız yargı, adil yargılanma hakkının teminatı ise bağımsız savunmadır. Hukukun üstünlüğünün sağlandığı, hak ve özgürlüklerin yaşama geçtiği, herkes için adil bir adli yıl istiyoruz.
Avukatlık mesleğinin sorunlarını, gerçek muhatabı olan Türkiye Barolar Birliği ve Barolarla müzakere ederek çözmek yerine, uyarılarımıza rağmen çoklu baro uygulamasında görüldüğü üzere kendi politik ajandaları ekseninde derinleştiren anlayışın çözüm iradesine sahip olmadığının farkındayız. Avukatlar için büyük aciliyet teşkil eden konular hakkında açık, net, gerçekçi ve somut bir şekilde ortaya koyduğumuz çözüm tekliflerine rağmen, şu ana kadar taleplerimizin karşılanmasına yönelik en küçük bir adım bile atılmamıştır. Buna karşılık avukatların kabullenmediği numaralı barolara daha fazla ödenek ayrılması gibi suni çabalara girişilmiştir. Barolar ve avukatlar arasında ayrıştırma ve ötekileştirme gayreti yerine gerçek sorunların çözümüne odaklanıldığı bir adli yıl istiyoruz.”
Yorum Yazın