Gazeteci Fatma Tekbaş 'Yapay Zeka' Kurbanı
Adana'da gazeteci Fatma Tekbaş yapay zeka korsanlarının kurbanı oldu.
Fatma Tekbaş olayı şu sözlerle anlattı:
"Her şey 30 Ocak 2024 günü oldu. Sosyal medyada Facebook’ta yayımlanan bir paylaşımda, Fatih Erbakan’ın 'Yattığım yerde para kazanıyorum' haberi dikkatini çekti.
Haberin içeriğine göz atarken tıkladığı linkle de hayatıın şokunu yaşayan Fatma Tekbaş'ın tüm banka hesapları boşaltıldı. Üstüne üstlük 4 bankaya borçlandırıldı, kardeşiyle ortak hesabındaki 45 bin doları yurt dışındaki bir hesaba aktarıldı.
Halk Bankasından bir milyon 500 bin, Akbank, Türkiye Ekonomi Bankası, Deniz Bank ve Halk Bankası hesaplarından kredi çekildi. Toplamda bankalardan faizler hariç 500 bin lira çekilerek bankalara borçlandırıldı.
Gazeteci Fatoş Tekbaş, "Babamdan alışkanlık her şeyi okurum, bir gazeteci olarak 1 yıldır teknoloji bölümünde yapay zeka ve siber saldırılarla ilgili haberleri www.adanadoruk.com web sayfamızda yayınlıyor olmamıza rağmen, 'insanın basireti bağlanır, ya da gözleri kör olur' ya, aynı duyguları yaşadım. Fatih Erbakan’ın "Yattığım yerden para kazınıyorum" demesi ilgimi çekmişti. Bir muhafazakarın böyle bir şey demesi çok ilginçti. Bir an yapay zekayı unuttum. Linki tıkladım. Karşıma bir yazı çıktı. Sizi daha sonra arayıp bilgilendireceğiz denildi ve bir gün sonra onlar aradı. Olaya açıklık getirdiler. Mobil bankacılığı kullandığım için bütün birikimlerimiz bir anda buhar olup uçtu. Kötü günler geçirdim, dolandırıldığımı söylemekten utandım. Yaşadıklarımı bir ben, bir Allah ve bir de kardeşim biliyor. Kimseyi de kınamamıştım. Bankada ki hazır para gitmiş, ona üzülmemiştim. Şubat ortalarında bankalara 500 bin lira borçlandırılmam, nasıl ödeyecektim?"
"Cumhurbaşkanı bir genelgeyle, gazetelere olan aboneyi ve basın ilan hakkımızı da elimizden almış, bu sektörden ekmek yiyen 300 bin kişi bir anda işsiz kalmıştı.
Hali hazırda işlerimizde kapanmıştı. Bu olayı hazmetmem, sakinleşmem, tam 2 ayımı aldı.
Bu şoku üzerimden atamadım. Leyla ve mecnun gibi gezdim, ne yerde ne gökte, kendimi yiyip bitirdim. Hep kendimi suçluyordum. Aşırı üzüntüden kansere yakalandım.
Kardeşimin emanet paraları da gitmişti.
Bir gün parayı sordu bana, gerçeği söylemek zorunda kaldım. Çok üzüldü. "olan olmuş" dedi.
Şaşkınlığı geçtikten sonra; "Hemen savcılığa git suç duyurusunda bulun abla" dedi.
Sanki ben mahkemelerin işleyişini bilmiyorum gibi. Hiçbir davayı kazandığımı hatırlamıyorum, davalar yıllar yılları alıyor. Ülkemizde adalet temelinden sarsılmış, üstünlerin adaleti olmuştu. Ümitsizliğimi anlattım.
Sonra aklıma İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Sağlam geldi. Hemen onu aradım, çok kızdı, "Niye savcılığa gitmedin" diye beni uyardı. Bende adliye işleyişini bilmiyormuş gibi yapmayın, sizde bir avukatsınız" dedim.
Adana İl Emniyet Müdürümüz beni aradı, telefonunu verdi ve 'Siber suçlara birimine bir geliver' dedi.
15 Mart 2024 Adana Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Birimi’ne gittim. Mesai bitmek üzereydi, ifademi verdim, sonra müdür beyle tanıştık.
Belki Emniyet güçleri dolandırıcıları bulur diye 2024 Ekim ayına kadar ümitliydim.
Ta ki Pozantı Belemedik’te Sayın Emniyet Müdürümüz beni yanına çağırına kadar; "Sordum soruşturdum, para takibini, bir, iki üç derken yurt dış bağlantılı olduğu için maalesef izini bulamadık. Bu parayı unutacaksın" dedi.
Hiç şaşırmadım.
Kardeşim Zeynel, "Sağlık olsun abla, sen hiç canını sıkma" diye teselli etmeye çalıştı.
Şu an öyle bir zor durumdayım ki, kardeşimin parasıyla ihtiyaçlarımı gideriyorum, bankalara olan borçlarımı ödemeye çalışıyorum. Ölmezsem sağ kalırsam bu yaşam biçimim 3 yılımı alacak. Kardeşimin ekonomik desteği ile ayakta durmaya çalışıyorum.
Biliyorsunuz kredi faizleri yüzde 50! Öde öde bitmiyor.
Devletimiz sosyal medya mecralarını denetlemiyor. Bir sürü dolandırıcılık reklamları dönüyor. Hadi ben okumuş cahilim, ya okumamışlar… Onlar nasıl kendini koruyacak?
Gerçi dolandırıcılar şunu söyledi, "Çarpmadığımız meslek grubu kalmadı, Hakim, Savcı, Profesör, Doktor, Polis, gidin başınızı nereye vurursanız vurun, bizi kimse bulamaz" demişti. Haklılarmış..
Bir olay olduğunda internet kısıtlanıyor, Tik-tok rezaleti ve Facebook ta ki dolandırıcılık reklamları halen devam ediyor.
Gelecekte insanlar belki akıllı telefon kullanmayı da bırakabilir. Sosyal çürümüşlük her yerde. Ahlak yok. Saygı yok. Bari şu milletini tehlikelerden koru.
Sahte yalan dolu ilanlarla insanlar kandırılıyor. Bunlara ancak devlet yetkilileri engel olabilir.
Artık her alanda, her yerde beyaz yakalı hırsız var, evinize girip eşyanızı çalan hırsız bunlara kıyasla gerçekten masummuş.."
Yorum Yazın