Kocamla anlaşamıyoruz..
Kocamla anlaşamıyoruz, o beni suçluyor ben de onu..
"Kocamla anlaşamıyoruz. Yıllarca o beni suçladı, ben de onu. Kocam sade çalışmayı bilir ve evin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Evliliği bunlardan ibaret zannediyor. Birbirimizle sohbet ve muhabbetimiz yok. Sanki marketteyiz gibi, sadece alınacak, yapılacakları konuşuruz. Ama ailesiyle birlikte olunca çok da güzel sohbet ediyor. Ben de buna sinir oluyorum ve otomatikman eşimle tartışıyorum.
Şu anda sinir hastası oldum, ilaç kullanıyorum. 16 senelik evliyim. Kocam hiçbir sıkıntılı günümde yanımda olmadı. Aileme anlatıyorum, ama kimse beni anlamak istemiyor. Düşüne düşüne sinir hastası oldum. Sürekli kendi kendime konuşup duruyorum. Neden bunlar yaşandı?. Kocamdan boşanmak istiyorum, ama kafam henüz net değil. Verdiğim kararın doğru olup olmadığından emin değilim."
* * *
Evlilik, belirli ihtiyaçların karşılanmasına yönelik yola çıkılan ebedi bir hayat arkadaşlığıdır. Bu ihtiyaçlar karşılamadığı zaman veya hayatı azaba çevirdiği zaman boşanmanın gündeme gelmesi normaldir. Ancak kişi, önce şu sorunun cevabını kendisine vermelidir: "Boşandığım takdirde ben ve çocuklarım daha mı mutlu olacağız yoksa daha mı mutsuz?"
Eğer içinizden, "daha iyi olacağımızı düşünmüyorum" diyorsanız, o zaman evliliğinizi kurtarmanın yollarını aramanız en doğrusudur.
Evlilik hayatında her zaman sorunlar olmuştur ve olacaktır da. Günümüzde çeşitli nedenlerden dolayı eşler arasında sorunlar daha da fazla yaşanmaktadır. Ancak karı-koca arasında saygı kaybolmadığı sürece güzel bir iletişim dili, karşıdakini anlama ve anlayış gösterme yoluyla sorunların çözülebildiğini de görüyoruz.
Genelde evliliğin ilk yıllarında eşler, birbirinin hatasını ve eksikliklerini düzeltmek ister. Bazıları acelecidir ve ısrarla, inatla eşlerini değiştirmeye çalışır, onların çocukluklarından beri kazanmış oldukları davranış ve düşünce biçimlerini hemen terk etmelerini beklerler. Bunu yaparken de eleştiri ile karşıdakinin kişiliğini rencide ettiklerini fark etmezler.
Hangi niyetle olursa olsun eleştirilen, aşağılanan kişi, kendisini asla düzeltmez. Tam tersine davranışlarında ısrar eder. Daha da önemlisi onları savunurken, karşıdakinin kusurlarını bulup saymaya başlar.
Sizde gördüğüm budur. Kocanız eksik, hatalı olabilir. Buna karşılık siz yüzde yüz haklı da olabilirsiniz. Kocanızın yanlış ve hatalı davranışlarını veya eksikliklerini sürekli dile getirdiğinizden ötürü onda iki türlü olumsuz bir davranışın pekişmesine neden olmuşsunuz.
Birincisi; eşiniz eleştiriye karşı hassas hale gelmiştir. Nitekim konuştuğunuzda ya sitem ya da eleştiri duyduğu için kişiliği rencide olmasın diye sohbetten kaçıyor. Ayrıca eleştiri ortamında hiçbir soruna çözüm bulunmadığını da gördüğünden dolayı, konuşmayı anlamsız bulup diyalogdan, sohbetten kaçar hale gelmiştir. İkincisi ise, ısrarla onun değişmesini istediğiniz için o da değişmemekte ısrar etmiş olabilir.
Eleştirilmeyen, olduğu gibi kabul gören kişi, zamanla eşine karşı daha olumlu davranışlar içine girer. Ayrıca konuşurken sadece tartışan eşlerdeki sohbetten kaçınma davranışına karşılık bir süre asla tartışmamak; konuşurken sadece sorunun çözümüne odaklanmak, gerekirse sadece onun hoşlandığı konulardan, ilgi duyduğu şeylerden konuşmak onu sohbet ortamına çeker. Eşinizin ailesiyle seve seve sohbet etmesi gösteriyor ki, aslında içinde eleştiri, sitem, suçlama olmayan bir sohbeti seviyor. Size de aynısını yapabilirisiniz.
İnsan ilişkilerine zarar veren bir diğer neden de düşünce çarpıtmalarıdır. Bunlar beyninizin zamanla gerçeği yansıtmayan bağlantılar kurması anlamına gelir ve hep olumsuz düşünce ve duygulara kapılmanıza neden olur. Örneğin, böyle birisi olayları siyah ya da beyaz kategorilerde görür, gri alanı tamamen kaybeder. Eğer durum onun tam olarak beklediği ya da planladığı gibi gitmiyorsa berbat olmuş, her şey kötüye gidiyor demektir.
Bu olumsuz bakış açısından dolayı kişi hem huzursuz olur, hem de eşine karşı olumsuz söz ve davranışlar içinde bulunur. Çünkü düşünceler, duyguları, duygular da davranışları etkiler. Eşi de ona aynısıyla mukabele eder.
Eşinizin sizinle hiç sohbet etmediğini, hiçbir gün yanınızda durmadığını, hiçbir derininizi dinlemediğini söylemeniz buna örnektir. Oysaki hayatın böyle geçmesi mümkün değildir. Eminim çok güzel günleriniz ve saatleriniz de olmuştur. Size tavsiyem, eşinizin olumlu özelliklerine odaklanın, örneğin evin maddi ihtiyaçlarını aksatmaması, namuslu olması, çocuklarına düşkün olması vb. Ayrıca eşinizin en küçük olumlu davranış ve sözünü hemen takdir edin, teşekkür edin ki onlar pekişsin ve kartopu gibi artarak devam etsin. Onu takdir ederek sizin yanınızda iyi hissetmesini sağlayabilirsiniz. İnsan kendisini iyi hissettiği yere gider.
Eşler, evlilik ve ilişki sorunlarını tatbiki konuşmalıdırlar. Ama bunu kızgın oldukları zamanlarda değil de daha sakin bir zamanda ve ortamda konuşmalıdırlar. Kadının da erkeğin de konuşmak istemediği, sorun duymayı arzu etmediği, hele tartışmaya tahammülü olmadığı zamanlar ve ortamlar var. Buna dikkat edilmezse, konuşma karşılıklı savunmaya dönüşür ve kişileri sinir hastası eder.
Yorum Yazın