Bebekliğinden beri emek verip bin bir zorlukla büyüttüğünüz çocuğunuz yıllar sonra büyüdüğünde..
Bebekliğinden beri emek verip bin bir zorlukla büyüttüğünüz çocuğunuz yıllar sonra büyüdüğünde bir konuşma ya da karşılıklı tartışma anında yaptığınız fedakarlık ve verdiğiniz emek ile ilgili size "Yapmasaydın!" kelimesini kullanabiliyor ne yazık ki.
Bu nankörlük örneği, belki de ebeveyinler olarak bir çoğumuzun başına gelmiştir. Belki de biz kendi anne babamıza bu nankörlüğü yapmışızdır istemeden.
Öğretmen emeklisi bir arkadaşım ile geçen gün konuşurken bana; yurtdışında yüksek lisans yapan kızının kendisine, "beni çocukken hiç öpmedin, öptüğünü hiç hatırlamıyorum, bana sevgi göstermedin. Bu yüzden de özel hayatımdaki ilişkilerimde başarılı olamıyorum, bu yüzden de psikoloğa gidiyorum" dediğini aktardı ve ağlamaya başladı.
Bu beni çok üzdü. Çalışan bir anne olduğu için iki kızı ile belki de çok ilgilenemediğini ve bu yüzden kızının da kendisini suçladığını söyledi. Oysa çocuklarının babası belki bu sevgi açlığını telafi edebilir, bu durumu tolere edebilirdi.
Arkadaşım çocuklarının babasının, kendisi gibi öğretmen olduğu halde çocukları ile yeterince ilgilenip sevgi göstermediğini dile getirdi ağlarken. Ancak nedense, çocuklar bu gibi durumlarda hep anneyi suçluyor. Oysa evlilikte özellikle çocukların sorumluluğu eşler arasında birlikte göğüslenmeli. Çocukların ilgi, sevgi, akademik başarı durumları, güvenlikleri, ahlak ve yetişme tarzları beraber takip edilip denetlenmeli. Bu görev ve sorumlululuğu eşler beraber paylaşmalı.
Çevremde tanıdığım bir anne gibi hatta bazen anneden daha fazla çocukları ile ilgilenen sevgi ve ilgi gösteren erkekler var tabi, ama ne yazık ki azınlıkta kalıyorlar.
Benzer eleştiri ve suçlamayı ben kendi oğlumdan da işittim. "Benim bütün çocukluğum boyunca seni hiç gülerken hatırlamıyorum, yüzün hiç gülmezdi, bana yeterince sevgi ve ilgi göstermedin" diye yıllar sonra karşıma geçip beni haksız yere suçladı.
Yüzümün gülmediği doğruydu, çünkü mutsuz bir evliliğim, sağlık problemlerim ve çok fazla sorumluluklarım vardı o yıllarda. Annemi yeni kaybetmiştim, babamın sorumluluğu kız evlat olarak benim üzerimdeydi, çalışan bir anneydim her şeyden önemlisi. Fakat oğlum, yeterince sevgi göstermediğim konusunda haksızdı.
Annelerin sevgisi her şeyden önce koşulsuzdur. Oğlumun akademik başarısı yeterince iyi olmadığı için neredeyse on beş günde bir okuluna gidip öğretmenleri ile konuşurdum, evde de derslerine yardım etmeye çalışırdım. Kendimce o yaşımda ve konumumda elimden geleni yaptım, fakat nedense çocuklar hep annelerini suçluyor, babalarını bu anlamda görmezden geliyorlar. Sanki çocuklarımızı büyütmek, ilgi ve sevgi göstermek sadece annelerin görev ve sorumluluğunda..
Neticede çocuğunuz büyüdüğünde karşınıza geçip annesi olarak çocukluğunda kendisine yeterince sevgi ve ilgi göstermediğiniz konusunda sizi suçlayıp sizi acımasızca yargılayabiliyor. Belki de kendilerince haklılar, kimbilir?
Çocuklarımız bizi çok seviyor aslında ve bizim de anne olarak koşulsuzca kendilerini sevdiğimizi çok iyi biliyorlar. Ancak geçmişe yönelik bizi sevgisizlikle suçlamaları sonuç olarak, anne ve kadın olarak bizi derinden yaralıyor, üzüyor, geçmişi ve kendimizi sorgulamamıza sebep oluyor.
Bence çocukların büyüdüklerinde annelerini kendilerine karşı sevgisizlikle suçlamalarının tek bir sebebi ve neticesi var. "Mutlu anneler mutlu çocuklar yetiştirirler."
Erkekler eşlerini mutlu etmeyi sevgi ve ilgi göstermeyi başarabilirlerse, evlenirken söz verildiği gibi; iyi günde ve kötü günde her anlamda yanımızda olup bize ilgi ve sevgi gösterip, zaman ayırırlarsa, biz kadınlar da çocuklarımıza daha fazla sevgi ve ilgi gösterip, evin içinde daha güleryüzlü bir anne ve mutlu bir kadın olabiliriz. Çünkü mutlu anneler mutlu çocuklar yetiştirir ve mutlu çocuklar da mutlu bir toplum demektir.
Yorum Yazın