Öyle zor, öyle meşakkatli ki ! Bitmeyen bir yarışın içerisinde, sürekli öne çıkma çabası ile geçen uzun, yorucu saatler…
Öyle zor, öyle meşakkatli ki ! Bitmeyen bir yarışın içerisinde, sürekli öne çıkma çabası ile geçen uzun, yorucu saatler…
Tüm bu saatlerde, oyun oynamaları gerekirken, durmadan ders çalışmak zorunda kalan 'asosyal' olmaya zorlanan bir nesil yetişiyor. Oyun kurma becerileri neredeyse yok denecek kadar az olan, oyun oynamayı bilmeyen garip bir nesil ...
Z kuşağı diye nitelendiren bu nesil gümbür gümbür geliyor.
Zekiler, herşeyi kavrayabiliyorlar ama yanlış eğitiliyorlar.
Kendi beceri alanlarına göre değil, sistemin dayattığı, zorunlu ders sistemine göre eğitiliyorlar. İlgi alanlarının, yeteneklerinin hiçe sayıldığı bir düzende, cendereye sıkışmış, kurtarılmayı bekleyen bir gençlik yetişiyor.
En çok matematikte zorlanıyorlar çünkü; 'Yeni Nesil Sorularla' adeta savaşıyorlar.
Nedir bu yeni nesil sorular? Merak edip sordum.
Çocukların soru çözerken yorum kabiliyetini arttırmak için düzenlenmiş bir soru sistemi olduğu anlatıldı bana.
Ayrıntıya bakıldığında, haklı ve mantıklı bir eğitim sistemi ama,
Bu çocukların bir çoğu, daha bölmeyi, çarpmayı, toplama yapmayı bilmiyorlar ki. Her şeyden, özellikle de pandemi döneminde derslerden uzaklaştılar. Tabi tek suç pandemi döneminde mi ?
Tabiki hayır!
Suçlu listesinin başında, sorumsuz ebeveynler var benim gözümde. Çocuklarının derslerini takip etmeyen, yardımcı olmayan, sadece para verip etüt merkezlerine gönderen ebeveynler. Para vererek çocukların eğitilemeyeceğini Rıfat Ilgaz’ın Muhteşem eseri 'Hababam Sınıfı' filminde hepimiz görmüştük aslında. Yılarca seyrettik, güldük ama bir türlü ders alamadık .
Çocuğunuzun gelişim sürecini en iyi ebeveynleri olarak siz takip edebilirsiniz. Çocuğunuzun sorunluluğunu başkalarına yüklerseniz ona yabancılaşırsınız. Onunla iletişimi kopardığınızda başarı çıtası da düşecektir. Öğretmenler mutlaka derslerine yardımcı olacaklardır ancak, yine o derslerin takibini evde sizler yapmalısınız.
Başarılı çocuklar yetiştirmenin ilk kuralı, onlarla yakından, mümkün olduğunca bire bir ilgilenmektir. Sevgi, saygı, hoşgörü eğitimi de ilk önce ailede başlar. Ailede saygı, sevgi olguları yoksa çocukta da bu duygular eksik olacak ve bu alanlarda empati yeteneğini geliştiremeyecektir.
Çocuklara aşılanması gereken en değerli olgu empati olsa gerek. Başkasının acısına saygı duyabilen, vicdan sahibi çocuklar yetiştirmek en öncelikli çabamız olmalı. Olmalı ki 'Gelişmekte Olan Medeniyetler Topluluğu'ndan çıkıp, 'Gelişmiş Medeniyetler Topluluğu'na girebilelim.
Eleştirilecek bir başka konuda eğitim sistemimizle ilgili. Her çocuğun başarılı olabileceği alan ayrı iken hepsinin başarısını matematikteki başarısına bağlamak … Bu çok acımasızca.
Özellikle de, sözel ve sanatsal yeteneği kuvvetli çocukların tüm sınavlarda matematik, kimya, fizik gibi pozitif bilimlerden de sorumlu tutulması. Evet, bilmeleri gereken temel eğitimi almalılar ancak, alanları dışında zoraki eğitim, öğrenciler için sadece yorgunluk ve stres sebebi. Çok yorulup, çok koşup başarılı olamamalarının bir sebebi de bu yazık ki…
Gerçekten ülkemizi kalkındırmak geliştirmek yükseltmek istiyorsak çocuklarımıza yatırım yapmalı, onlara yaşayacak, koşup oynayacak zaman ve alan yaratarak başlamalıyız…
Geleceğe yatırım çocuklara yatırım yapmakla başlar…
Yorum Yazın