Abdullah Torun doğru bir aday mı idi? Temiz bir kişilikti. Milletvekilliği döneminde Adana için çok faydalı işler yaptı. Bazıları gibi hayatını siyaset eksenine uydurarak günü kurtaranlardan değildi.
Bütün bunlar başarı için yeterli miydi?
Aksiyoner olamadı. Sessiz sakin yapısı nedeni ile 'saygınlık uyandırdı' ama kitleleri heyecanlandırmaktan uzak kaldı. Tüm iyi niyetine, çırpınmasına, harcadığı deve yüküyle paraya rağmen hep bir şeyleri eksik bıraktı.
AK Partinin Adana seçimini kaybetmesini sadece bu minvalde de aramamak gerekir.
Bu sonuca gelinmesinde beceriksizlik kadar ihanetin de etkisi büyük oldu.
Çukurova Adayı Cüneyt Karaaslan’ı takip edenler gittiği her yerde tek başına olduğunu görmüşlerdir. Karaarslan'a ilçe yetkilileri ve belediye meclisi aday adayları da dahil olmak üzere hiç bir yerden destek gelmedi.
Seyhanlılarca 'antipatik' yaftası ile yerden yere vurulan Azim Öztürk'de başarıyı aramak intihardı. Görev dönemi boyunca dişe dokunur bir icraat yapmadığı gibi, herkese tepeden bakan bir zihniyetle yaklaşmış, insanlara yakın, içten ve samimi yaklaşım göstermeye tenezzül etmemişti.
Seyhanlıların Azim Öztürk’e gösterdiği tepkiyi fark etmemek siyasi körlükten başka bir şey değildi. Seçim çalışmalarında gittiği her yerde "yüzünüzü yeni görüyoruz, daha önce neredeydiniz?" protestosu ile karşılanan 'Azimli Başkan (!)'ın ne kendisine ne de Abdullah Torun'a faydasının olmayacağı aşikârdı.
Zafer Kara, Seyhan için iyi bir seçim olabilirdi. Kara'nın enerjik yapısı, elini cebine atmadan belediye olanakları ile görüntü yapmaya çalışan Azim Öztürk’den çok daha isabetli bir alternatifti. Kara parti içi ayak oyunlarına kurban gitti.
Gelmiş geçmiş hiçbir il başkanı Torun’un yanında yer almadı. Vedat Kahyalar, Abdullah Torun, Mustafa Kebude ve diğerleri kenarda durup hazin sonu beklemeyi yeğlediler. Torun'a sadece Mehmet Sağlam'ın destek verdiğini söyleyenler, Yüreğir'de farklı bağlantılara girdiğini de ima etmeden geçmediler.
Adana Milletvekilleri, Necati Çetinkaya, Necdet Ünüvar, Fatoş Gürkan, Mehmet Şükrü Erdinç gibi isimlerin girişimi ile Ziyaeddin Yağcı ve ekibinin gönlü yapılabilir, moral motivasyon vermesi sağlanabilirdi. Bunu 'Ölüyü diriltmemek adına' özellikle yapmadılar...
'Dost acı söyler mantığı' ile doğruları haykıran Ali Küçükaydın'a da kulak vermediler.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi ikinci kez avuç içinden kaydı. Bu noktada Avukat Fikret Yeni ve ekibini 'günah keçisi' olarak görüp suçlu ilan etmemek gerekir. Başkanlığa getirilir getirilmez kucağına adeta bir bomba yerleştirildi. Hazırlıksız yakalandı. Destek verilmeyince de bu yükün altından kalkması mucizelere kaldı.
Listelerde yer alan belediye meclisi üyelerinin tamamına yakını alın teri dökmeden ganimet beklentisi içine girdiler. Aralarında Kenan Şenbayrak gibi 'ünlülerin' de bulunduğu isimler Abdullah Torun 'çift fanila ile gezerken' otel lobilerinde arz-ı endam etmekle yetindiler.
Fatoş Gürkan'ın has odabaşısı Vedat Gündoğan da yan gelip yatanlar arasındaydı, hayal kırıklığı yarattı, beklentilerden uzak bir görüntü sergiledi.
Ziyaeddin Yağcı'nın gönlünün alınmaması, üstüne üstlük, ekibinde yer alan deneyimli siyasetçilerden yararlanmak yerine 'yok sayılmaları' AK Partinin ışığını söndürdü.
Sözün Özü: AK Parti Adana'da Hüseyin Sözlü'ye değil, parti içi 'ayak oyunlarına' yenildi. Başka söze gerek yok!
Bütün bunlar başarı için yeterli miydi?
Aksiyoner olamadı. Sessiz sakin yapısı nedeni ile 'saygınlık uyandırdı' ama kitleleri heyecanlandırmaktan uzak kaldı. Tüm iyi niyetine, çırpınmasına, harcadığı deve yüküyle paraya rağmen hep bir şeyleri eksik bıraktı.
AK Partinin Adana seçimini kaybetmesini sadece bu minvalde de aramamak gerekir.
Bu sonuca gelinmesinde beceriksizlik kadar ihanetin de etkisi büyük oldu.
Çukurova Adayı Cüneyt Karaaslan’ı takip edenler gittiği her yerde tek başına olduğunu görmüşlerdir. Karaarslan'a ilçe yetkilileri ve belediye meclisi aday adayları da dahil olmak üzere hiç bir yerden destek gelmedi.
Seyhanlılarca 'antipatik' yaftası ile yerden yere vurulan Azim Öztürk'de başarıyı aramak intihardı. Görev dönemi boyunca dişe dokunur bir icraat yapmadığı gibi, herkese tepeden bakan bir zihniyetle yaklaşmış, insanlara yakın, içten ve samimi yaklaşım göstermeye tenezzül etmemişti.
Seyhanlıların Azim Öztürk’e gösterdiği tepkiyi fark etmemek siyasi körlükten başka bir şey değildi. Seçim çalışmalarında gittiği her yerde "yüzünüzü yeni görüyoruz, daha önce neredeydiniz?" protestosu ile karşılanan 'Azimli Başkan (!)'ın ne kendisine ne de Abdullah Torun'a faydasının olmayacağı aşikârdı.
Zafer Kara, Seyhan için iyi bir seçim olabilirdi. Kara'nın enerjik yapısı, elini cebine atmadan belediye olanakları ile görüntü yapmaya çalışan Azim Öztürk’den çok daha isabetli bir alternatifti. Kara parti içi ayak oyunlarına kurban gitti.
Gelmiş geçmiş hiçbir il başkanı Torun’un yanında yer almadı. Vedat Kahyalar, Abdullah Torun, Mustafa Kebude ve diğerleri kenarda durup hazin sonu beklemeyi yeğlediler. Torun'a sadece Mehmet Sağlam'ın destek verdiğini söyleyenler, Yüreğir'de farklı bağlantılara girdiğini de ima etmeden geçmediler.
Adana Milletvekilleri, Necati Çetinkaya, Necdet Ünüvar, Fatoş Gürkan, Mehmet Şükrü Erdinç gibi isimlerin girişimi ile Ziyaeddin Yağcı ve ekibinin gönlü yapılabilir, moral motivasyon vermesi sağlanabilirdi. Bunu 'Ölüyü diriltmemek adına' özellikle yapmadılar...
'Dost acı söyler mantığı' ile doğruları haykıran Ali Küçükaydın'a da kulak vermediler.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi ikinci kez avuç içinden kaydı. Bu noktada Avukat Fikret Yeni ve ekibini 'günah keçisi' olarak görüp suçlu ilan etmemek gerekir. Başkanlığa getirilir getirilmez kucağına adeta bir bomba yerleştirildi. Hazırlıksız yakalandı. Destek verilmeyince de bu yükün altından kalkması mucizelere kaldı.
Listelerde yer alan belediye meclisi üyelerinin tamamına yakını alın teri dökmeden ganimet beklentisi içine girdiler. Aralarında Kenan Şenbayrak gibi 'ünlülerin' de bulunduğu isimler Abdullah Torun 'çift fanila ile gezerken' otel lobilerinde arz-ı endam etmekle yetindiler.
Fatoş Gürkan'ın has odabaşısı Vedat Gündoğan da yan gelip yatanlar arasındaydı, hayal kırıklığı yarattı, beklentilerden uzak bir görüntü sergiledi.
Ziyaeddin Yağcı'nın gönlünün alınmaması, üstüne üstlük, ekibinde yer alan deneyimli siyasetçilerden yararlanmak yerine 'yok sayılmaları' AK Partinin ışığını söndürdü.
Sözün Özü: AK Parti Adana'da Hüseyin Sözlü'ye değil, parti içi 'ayak oyunlarına' yenildi. Başka söze gerek yok!