Osmanlı Devletinin gerileme döneminde 18'nci yüzyıldan itibaren Büyük Devletlerin desteğini alan Sırp-Bulgar-Yunanlılar tarafından tarafından Balkanlarda Türklere yapılan katliamlar, dünyanın görmezden geldiği 'GERÇEK SOYKIRIM' örnekleri olarak tarihe geçmiştir.
Türkler, Arnavutluk ve Bosna'dan Karadeniz'e uzanan alana, yani Güneydoğu Avrupa'nın tümünü kapsayan bu coğrafyaya yüzyıllar önce gelmiş, bu toprakları vatan bilmiş, emekleriyle, alın terleriyle değerlendirmiş ve zengin bir kültür yaratmışlardı.
Balkanlar yüzyıllar boyunca Türk ve Müslümanların, Hıristiyanlarla yan yana insanca bir yaşama kucak açtığı bir halklar mozaiğiydi. O dönemde Romanya’nın Dobruca bölgesinde, Bulgaristan’ın doğu, orta ve güney bölümünde, Trakya ve Selanik dahil Makedonya’nın doğusunda yaşayan halkın çoğu Türk’tü. Arnavutluk’ta, Kosova’da, Makedonya’nın batısında Arnavutlar ve Bosna Hersek’te de Boşnaklar bugün olduğu gibi çoğunluğu oluşturuyorlardı.
ABD’li Prof. Justin Mc.Carthy 'Ölüm ve Sürgün' adlı eserinde 1821-1922 yılları arasında yaklaşık beş buçuk milyon Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı, Türk ve Müslüman'ın Avrupa'dan sürüldüğünü ve beş milyondan fazlasının öldürüldüğü ya da kaçarken hastalık veya açlık sonucu öldüğünü belirtmiştir.
Türklere yapılan mezalim Osmanlı imparatorluğunun, 1683 Viyana bozgunundan itibaren zayıflaması nedeniyle 1697 yılında Avusturya İmparatorluk ordusunun Üsküp’ü işgal edip yakmasıyla başlamıştır. Haçlı güçleri Macaristan'daki tüm camileri yıktığı gibi Macaristan'daki Müslümanları katlederek veya sürerek bu coğrafyada Müslüman bir nüfus da bırakmadı. Aynı tarihte Saraybosna’da müthiş bir soykırım yaptılar… Viyana Bozgunuyla başlayıp Karlofça Anlaşması'yla biten 1683-1699 Savaşı, Osmanlı halkının gelecekte yaşayacağı felaketlerin
18. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle de 1768-1774 Savaşı'ndan itibaren Balkanlar'da Osmanlı Devleti'nin otoritesi oldukça zayıflamış ve kötülemişti. Pek çok vali bağımsız şekilde hareket etmeye başlamış, eşkiyalık artmıştı. Sadece Balkan Hristiyanları değil Müslümanları da kötü gidişattan şikayetçiydi.
İlerleyen yıllarda birçok katliam ve etnik temizlik yaşanmış, 1821 Mora İsyanında yerli Müslüman halk, asiler ve Hristiyan komşuları tarafından hiçbiri sağ kalmayıncaya kadar toptan yok edilmiştir. Bu soykırım, homojen bir toplum oluşturmak isteyen diğer Balkan ülkelerine model oldu. Osmanlı Balkanlar’dan atılırken, onun uzantısı sayılan Türkler, Arnavutlar, Boşnaklar, Pomaklar ya katliamlara uğradı ya da süngülerin önünde Türkiye’ye sürüldü. En büyük darbe, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşıyla ve, 8 Ekim 1912’de başlayan Balkan Savaşları’yla vuruldu.
Belçika’da yayınlanan Le Soir gazetesi savaş muhabiri, "Yunanlılar, Bulgar ve Sırplar geçtikleri havalide çocuk, kadın, ihtiyar bütün Türkler’i öldürüyorlardı. Kasabaları yaktıktan, cami ve minareleri yıktıktan sonra bütün Müslümanları yok etmişlerdi... Bazı kazalarda hiçbir Müslüman, hiçbir cami ve hiçbir mesken kalmamıştı..." diyordu gazetesinde...
Balkan Halklarının bağımsızlık hareketlerinin giderek soykırıma dönüştüğü görülmektedir.
• Sırp Ayaklanmaları ve muhtariyeti (1804, 1816, 1862, 1867, 1876)
• Karadağ isyanları (1702-1852-1864)
• Yunan İsyanları ve bağımsızlık süreci (1821-1830)
• Bulgar isyanları ve muhtariyeti (1835, 1841, 1849, 1867, 1876, 1877) gibi olaylar örnek gösterilebilir.
Avrupa Türkiyesini kaybettiğimiz Balkan Savaşı’nda işgâl edilen bölgelerdeki Müslümanların savaştan önceki ve sonraki nüfusları ele alındığında, bunca yıldır görmezden gelinen büyük bir insanlık suçu ortaya çıkar...
Etnik temizlik veya SOYKIRIM
• 1820 - 1830 arasında Sırp ve Yunanların bağımsızlığı kazanmalarının,
• 1877 - 1878 yıllarında 93 Harbi'nin,
• 1912 - 1913 yıllarında Balkan Savaşları'nın,
• 1914 – 1918 I. Dünya Savaşı ve sonrası sırasında Ermeni isyanları ve çeteleri ile
• 1919 – 1922 yıllarında Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'nun Yunanistan tarafından işgali sonucunda meydana geldi.
• 1993-1995 İç savaşında Bosna’nın değişik bölgelerinde SOYKIRIMLAR yaşanmışsa da, 8372 günahsız, silahsız, sivilin katledildiği SREBRENİTSA KATLİİAMI, BİRLEŞMİŞ MİLLETLER tarafından SOYKIRIM olarak kabul edilmiştir.
Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Başkanı
Facebook Yorum
Yorum Yazın