Geçen yıl bir öğrencimiz sokak köpeklerinden kaçarken yere düşüp kolunu kırdı, bu nedenle de eğitiminden bir süre geri kaldı.
Çocukluğumda, benden iki yaş büyük olan dayımın kızı Mehtap sokak köpeklerinin saldırısına uğradı. Olayın ardından şoka girip uzunca bir süre konuşamamıştı, çok korkmuştuk!
Bizim sokakta da aynı durum yaşanıyor, başıboş köpekler sürü halinde dolaşıyor.
Özellikle bisiklet ve motosiklet ile seyahat edenlerin arkasından koşuyorlar, zaman zaman trafik kazasına neden oluyorlar.
Geçenlerde, köpek saldırısına uğrayarak kuduz olan ve sonrasında hayatını kaybeden bir çocuğun üzücü haberine şahit olduk.
Bir velim, liseli oğlu başıboş köpeklerden korktuğu için her gün oğluna eşlik ederek götürüp getiriyor.
Hayvanları seviyoruz. Onların da yaşamaya hakkı var. Fakat bu belli düzen ve disiplin doğrultusunda olmalı. Bu konu hükumet ve devlet politikası haline getirilmeli.
* * *
Geçtiğimiz yaz on sekiz gün boyunca, on üç ülkeyi gezdim. Yollarda başıboş dolaşan tek bir köpek görmedim.
Avrupalılar hayvanları barınaklardan alıyor, kısırlaştırılmış halde sahiplenebiliyor.
Araştırdığımda, Avrupa'lı hükumetlerin bu konuyu ciddiye aldıklarını, hayvan hakları hem de insanların korunması yönünde kanunlar çıkarıp, konuyu devlet politikası haline getirdiklerini gözlemledim.
Örneğin; ilk hayvan koruma kurumu 1864’te Lahey’de kurulmuş ve ülkede o zamandan beri köpeklere tasma ve ağızlık takma zorunluluğu gibi kurallar getirilmiş.
2019 yılında ülkede yürürlüğe giren uygulamayla Hollanda, sokaklarında başıboş köpek bulunmayan ilk ülke olmuş.
Hollanda’da hayvan haklarının korunmasına ilişkin faaliyet gösteren "Landelijk informatie Centrum Gezelschapsdieren (LICG)" isimli sivil toplum kuruluşu, "sokaklarda sahipsiz köpek yok" açıklamasında bulundu.
Bizim ülkemizde hayvan severler "hayvan haklarını koruyacağız" derken, insan haklarına aykırı davranıyor, insanların yaşamını tehlikeye atıyorlar.
* * *
Bir başka sorun da temizlik ve hijyen konusu!
Oturduğum sitenin bahçesinde bazı vatandaşlar köpeklerini gezdiriyor. Bahçenin her tarafı hayvan dışkısıyla dolu. Sitenin küçük çocukları bu ortamda oynuyor.
Aynı hijyen olmayan durumla yolda yürürken de karşılaşıyorum.
* * *
Budapeşte’de gördüğüm bir olayı anlatmak isterim. Sokakta köpeğini gezdiren genç bir kadın beline, üzerinde köpek resimleri olan sevimli bir kalın kumaştan cepli bir bandaj gibi bir şey bağlamıştı. Köpeği dışkısını yola yaptığında eline geçirmiş olduğu şeffaf eldiven ile dışkıyı minik bir poşete aldı, poşetin ağzını bağlayarak beline bağladığı cepli aparata yerleştirdi. Bu durum dikkatimi çekti. Genç kadının gösterdiği özeni hayranlıkla izledim.
Neticede hem hayvan haklarının korunması hem de insanların sağlığı ve ayrıca güvende olması anlamında bu konunun ciddiyetle ele alınması gerekir.
Bu konunun bir devlet politikası çerçevesi altında tedbirler alınması zaruri hale gelmiştir.
Hayvan severlerin hışmını çekmemek adına köpek saldırılarını göz ardı etmek büyük hatadır, umursamazlık tehlikeli sonuçlara yol açabilir.
İlgililere, yetkililere düşen görev, bu sorununun infial ve üzüntülere neden olmadan bir an önce disipline edilmesi yönündedir.
Kaygılarımla
Merhaba Özlem hocam. Gözlemlerinizi, anlatımınızı ve önerinizi hayranlıkla okudum. Bizim de hayvanseverler olarak tam anlamıyla yapılmasını istediğimiz düzen budur. Bazı kendini hayvansever sananların, insan haklarının ihlal edildiği söylemlerde bulunması gibi, bazı hayvan düşmanlarının da, hayvan haklarını hiçe saydığı ve onlara karşı, kin ve nefret söylemi ile şiddete meyilli bir ortam yaratıp, kaosa neden olması arasında hiçbir fark yoktur. Dilerim ki, Devletimiz ve Belediyelerimiz işbirliği içerisinde olarak, hem hayvanların can güvenliğini, hem de insanların can güvenliğini koruyacak bir düzenlemeye imza atarlar. Değerli yazılarınızın devamını dilerim. Hoşçakalın...