İnternet Kanunu 2007 yılında yürürlüğe girdi ancak henüz bir çok insan bu kanunun detaylarına tam anlamıyla vakıf değil.
Buna ne yazık ki bazı hukukçular da dahil.. Uygulama söz konusu olunca 5651 Sayılı İnternet Kanunu ile 5187 Sayılı Basın Kanunu karıştırılıyor.
Arada 'iyi niyet gözetilirse' ki, 'aksini tahayyül etmek istemiyorum' büyük farkların olduğu görülecektir.
Adını burada vermek istemediğim bir cumhuriyet savcısına yaptığımız bir haberle ilgili ifade veriyorduk. Adı bizde saklı savcı, soruşturmayı Basın Kanunu hükümlerine göre açmıştı. Haberin sadece internette çıktığını bu nedenle de 5187 Sayılı Kanuna tabi olmayacağımızı ifade ettik. "İstediğim kanundan soruşturma açarım" diye cevap vermişti.
Bu ne kadar 'iyi niyettir' kararını siz verin...
Yasa koyucu her iki kanun arasında derin çizgiler oluşturmuş, ama yeterince bilinmediği için olsa gerek kimse yeterli özeni göstermiyor. 5651 Sayılı Kanun düşünüldüğünün aksine mağdur edilen vatandaşı koruyor. Kanunun 9. Maddesinde 'içeriğin yayından çıkarılma' hakkı bulunuyor. Yazılı basında böyle bir şey olmadığı gibi, haber ya da yazı gazetede basıldıktan sonra geriye dönüşü de yok. Bundan sonra sadece tekzip müessesesi devreye giriyor. Eğer bu haksız bir haber ise, şikayetçi iki defa mağdur oluyor. Halbuki internet kanununda içerik yayından çıkarılabildiği gibi, başvuru sahibi isterse tekzip hakkını da kullanabiliyor.
Ben Çukurova İnternet Gazetecileri Derneği Başkanıyım. Görevim gereği yasaları bilmek, bu yöndeki gelişmeleri takip etmek durumundayım. Aynı hassasiyeti adliye çalışanlarından, savcı ve hâkimlerinden de beklemenin 'vatandaşlık hakkım' olduğunu düşünüyorum.
Söz, İnternet Kanununun uygulanmasındaki bazı aksaklıklardan açılınca, bir hakkı da teslim etmek durumundayım. Neticede hukuk camiasında işini bilen, görevi ile ilgili kendisine yatırım yapan, hukuki gelişmeleri yakından takip eden adli görevlilerimiz de var. Tesadüf ettikçe, haddimiz olmayarak takdir ve iftihar ediyoruz.
Adana Cumhuriyet Savcısı Cemal Eroğulları bu tanıma harfiyen uyan bir hukuk adamı. Görev alanı içindeki yasaların içerdiği yetki ve sorumlulukları bilen bir kişi.
Bilişim başvuruları ile ilgili olarak ilgili kanuna göre 'keyfiyetten' uzak yaklaşımı ile örnek bir insan. Kendisini tebrik ediyor, hukuk camiasının kendisini model almasını tavsiye ediyorum.
Son Söz: Bilenler bilmeyenlere anlatmalı
Buna ne yazık ki bazı hukukçular da dahil.. Uygulama söz konusu olunca 5651 Sayılı İnternet Kanunu ile 5187 Sayılı Basın Kanunu karıştırılıyor.
Arada 'iyi niyet gözetilirse' ki, 'aksini tahayyül etmek istemiyorum' büyük farkların olduğu görülecektir.
Adını burada vermek istemediğim bir cumhuriyet savcısına yaptığımız bir haberle ilgili ifade veriyorduk. Adı bizde saklı savcı, soruşturmayı Basın Kanunu hükümlerine göre açmıştı. Haberin sadece internette çıktığını bu nedenle de 5187 Sayılı Kanuna tabi olmayacağımızı ifade ettik. "İstediğim kanundan soruşturma açarım" diye cevap vermişti.
Bu ne kadar 'iyi niyettir' kararını siz verin...
Yasa koyucu her iki kanun arasında derin çizgiler oluşturmuş, ama yeterince bilinmediği için olsa gerek kimse yeterli özeni göstermiyor. 5651 Sayılı Kanun düşünüldüğünün aksine mağdur edilen vatandaşı koruyor. Kanunun 9. Maddesinde 'içeriğin yayından çıkarılma' hakkı bulunuyor. Yazılı basında böyle bir şey olmadığı gibi, haber ya da yazı gazetede basıldıktan sonra geriye dönüşü de yok. Bundan sonra sadece tekzip müessesesi devreye giriyor. Eğer bu haksız bir haber ise, şikayetçi iki defa mağdur oluyor. Halbuki internet kanununda içerik yayından çıkarılabildiği gibi, başvuru sahibi isterse tekzip hakkını da kullanabiliyor.
Ben Çukurova İnternet Gazetecileri Derneği Başkanıyım. Görevim gereği yasaları bilmek, bu yöndeki gelişmeleri takip etmek durumundayım. Aynı hassasiyeti adliye çalışanlarından, savcı ve hâkimlerinden de beklemenin 'vatandaşlık hakkım' olduğunu düşünüyorum.
Söz, İnternet Kanununun uygulanmasındaki bazı aksaklıklardan açılınca, bir hakkı da teslim etmek durumundayım. Neticede hukuk camiasında işini bilen, görevi ile ilgili kendisine yatırım yapan, hukuki gelişmeleri yakından takip eden adli görevlilerimiz de var. Tesadüf ettikçe, haddimiz olmayarak takdir ve iftihar ediyoruz.
Adana Cumhuriyet Savcısı Cemal Eroğulları bu tanıma harfiyen uyan bir hukuk adamı. Görev alanı içindeki yasaların içerdiği yetki ve sorumlulukları bilen bir kişi.
Bilişim başvuruları ile ilgili olarak ilgili kanuna göre 'keyfiyetten' uzak yaklaşımı ile örnek bir insan. Kendisini tebrik ediyor, hukuk camiasının kendisini model almasını tavsiye ediyorum.
Son Söz: Bilenler bilmeyenlere anlatmalı
