Franz Kafka’nın 'Değişim' isimli kitabını okuduğumda günlerce etkisinden kurtulamamıştım.
Pazarlamacı Gregor Samsa’nın bir sabah uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulması, bunun üzerine çevresindeki insanlarla diyaloğu ve neticede akrabalarının kendisinden kurtulmasını içeren ölümünü felsefi ve simgesel bir dille anlatır Kafka.
Kitabın her cümlesinİ çok dikkatli okumak gerekir. Çünkü her cümle ya da her obje bir simgedir ve bir olayı anlatır.
Örneğin Gregor’un dev bir böcek olarak uyandığı yatağının karşısında duran saatin tik takları, Gregor’un çalıştığı ticari firmanın çarkını simgeler. Dolayısı ile Kafka, kapitalist sistemi de sorgular ve eleştirir kitabında.
Aile üyelerinin Gregor’un kapısında onu uyandırmak isterken kullandıkları kelimeler ve ses tonları, aile ile ilişkisini tarif eder. Annenin yumuşak sesini, babasının 'hafiften ama yumrukla' kapıya vuruşu izler.
Kız kardeşinin ise acımaklı bir tonla usulca, "Gregor rahatsız mısın yoksa, bir şeye ihtiyacın var mı" diye seslendiği duyulur.
Kitapta Gregor’un anne ve babası bir süre önce patrondan ödünç para almış, böylelikle Gregor iş gücünü adeta firmaya kiralamıştır. Dolayısı ile anne ve babası Gregor'u şirkete ve patrona köle olarak satmıştır.
Zamanla Gregor dev bir böcek olarak dolaştığı evin içinde ailesi tarafından istenmemeye başlar, Sadece kız kardeşi onunla ilgilenmektedir. Zamanla kız kardeşi de ondan elini eteğini çeker.
Odası fazla eşyaların atıldığı pis öteberiler, pılı pırtı yığını ile dolar. Gregor evde kimsenin onu istemediği pis bir 'bokböceğidir' artık.
Hikayenin en acı yanı da Gregor’un zekası ve aklı insandır ve insan gibi düşünüp hisseder, fakat bedeni aynı anda benzer devinen birçok ayaklı kabuklu iğrenç bir dev böcektir. Bu yüzden hisleri ile bedeni çatışır, onu zorlar.
Kitapta beni en fazla etkileyen tema ise kitabın sonuna doğru babasının, Gregor’un sırtına elma atması ve işte o elmanın sırtına yapışıp onun ölümüne yol açmasıydı.
Simge olarak Kafka’nın elma seçmesi de bence çok anlamlıydı. Çünkü elma ilk günahı ve yitirilmiş cenneti temsil eder. Gregor anne ve babasının şirkete olan borcundan dolayı, elmanın açtığı yarayı, yani mihnetini sırtında taşır ve sırtındaki bu yara onun ölümü olur.
Franz Kafka’nın 'Değişim' adlı kitabını okuduğum sıralarda evliliğimde sorunlar yaşıyordum ve boşanmayı düşünüyordum. Bu kitap tam da ihtiyacım olduğu anda elime geçmişti. İnsanın okuduğu bir kitap tüm yaşamını ve gelecekle ilgili kararlarını değiştirir miydi sizce? Değiştirirmiş!...
Kafka’nın 'Değişim' adlı kitabındaki Gregor Samsa karakterinin başına gelenler evliliğimde ne yaşadığımı anlamamı sağladı. Çünkü anladım ki, mutsuz evliliğimi sürdürmekle kendime olan saygımı kaybetmiştim ve her sabah uyandığımda ben de kendimi bir böcek gibi hissediyordum.
Eşimle anlaşarak evlenmiştik ancak, yirmi bir yıllık evlilik süresince zaman içinde hayata bakışımız, yaşam felsefemiz birbirinden keskin çizgilerle ayrılmıştı. Eşim çok kıskanç bir erkekti. Bazen kendimi adeta cam bir fanusun içinde yaşarmış gibi hissediyordum. Bir kez evlerimizi ayırmıştık ancak akrabaların araya girmesi ile tekrar bir araya gelmiştik.
Korkuyordum; boşanmak düşüncesi beni korkutuyordu. Oğlum ergenlik dönemindeydi, onu tek başıma büyütmek fikri, öğretmen olduğum, dolayısı ile ekonomik özgürlüğüm olduğu halde maddi ve manevi olarak tek başına ayakta durabilmek beni korkutuyor ve kendimi bu konuda yeterince güçlü hissetmiyordum.
Bu nedenle mutsuz bir evliliği artık sevmediğim ve bana hitap etmeyen bir adamla sürdürüyor olmak, kendimi Kafka’nın 'Değişim' kitabındaki iğrenç bir 'bokböceği' gibi hissettiriyordu.
İstemediğim, mutlu olmadığım bu evlilikten kurtulmam gerekiyordu, sonunda başardım. Bundan altı yıl önce eşime boşanma davası açtım, ikinci celsede boşandık.
İnsan kendi hayatında böyle bir büyük değişim yaşadığında, zaman içinde sizce değişir mi zevkleri, alışkanlıkları, değişirmiş!
Tek başıma klasik müzik konserlerine gidiyorum zaman zaman... İnciri çocukluğumdan beri hiç sevmezdim, bu aralar bol bol taze incir yiyorum. İki yılı geçti sigarayı bıraktım. Akşamları eşofmanımı, spor ayakkabılarımı giyip yarım saat yürüyüş yapıyorum.
Doğayı ve temiz havayı soluyorum, her hücremde sakinlik ve huzuru hissediyorum. Kendime olan saygımı ve güvenimi yeniden kazandım. Zümrüdüanka gibi küllerimden doğuyorum sanki yavaş yavaş. Şimdi sabahları mutlulukla uyanıyorum ve yeni günü yüzümde hep bir tebessümle karşılıyorum.
Çocukluğumdan beri hep şiir yazardım. Boşandıktan sonra yaşadığım ya da gözlemlediğim olaylarla ilgili sosyal içerikli yazılar yazmaya başladım. Zaman içinde düz yazıda daha başarılı olduğumu gördüm. Kanguru Yayınevinden 2014 yılında yayınlanan 'Araf Kadınlar' isimli bir kitabım var. Kendimi yeniden keşfettim.
Kendi benliğimi ve evliliğim süresince baskılanan yeteneklerimi ortaya çıkardım. Evliliğimin son yıllarında olduğum gibi kendine güvenini yitirmiş, korkak bir böcek olmaktan kurtulup, başarılı ve kendisi ile barışık, çok yönlü bir öğretmenim artık.
Gregor’un sırtında taşıdığı ve ölümüne sebep olan o elma gibi, ben de sırtımda bu mutsuz evliliği taşımayı bıraktım. Beni yavaşlatan zincirlerimi kırdım. Artık kendimi bir böcek gibi hissederek uyanmıyorum sabahları. Mutluyum, huzurluyum, başarılıyım.
Artık bir Zümrüdüanka gibi uyanıp, neşe ile karşılıyorum pencereme vuran güneşi ve pırıl pırıl sabahları…