ANAP'ın en parlak günlerinde ayyuka çıkan bazı çirkinlikler vardı. Özellikle adı "büyük kongredeki" süksesi ile ülke çapında öne çıkan merkez ilçelerinden birinde yaşananlar, son derece ileri boyutlarda idi. Partinin bazı yöneticileri özel zaafları ile tanınıyordu.
Kudretli partinin kadınlar kolunda yaşananlar "bu kadarına da pes artık" dedirtecek cinstendi. Siyasi kulisler parti binasında güpe gündüz, iş adamları ile tanıştırılan kadın kolları üyeleri arasında yaşanan 'izdivaç programları'nı aratmayan duyumlarla sarsılıyordu.Bu tip olaylar ne yazık ki, taşra tabir edilen küçük yerlerde sıklıkla yaşanıyor. İstanbul, Ankara gibi kentler münferit olaylarla anılsa da, davulla tokmağı tek başına taşıyan 'eline üç koyun versen güdemez' nitelikteki yerel yöneticilerin "sosyal açlığına" kurban edilebiliyor.
Siyasetin ahlaki kirlenmelerden süratle arınması gerekiyor. Yerel yöneticiler, zorda kalıp bulmak zorunda kaldıklarınızdan oluşabilir. Ancak, bu durumda üst yönetimin bu konularda duyarlı, daha işin başında tedbirli ve kararlı bir duruş sergilemesi gerekir ki, böylesi olaylara hiçbir aklı evvelin haddi olmasın.
Yıkılmaz denilen nice siyaset mevtaları herkese hisse ve ibret olmalı.