Bir iş adamını gözünüzün önüne getirin,
Bir girişimciyi hayal edin..
Hayalle yetinmeyin, kendinizi onun yerine koyun.
Bugün size Fetö mağduru, hain Fetö bakiyesince hayalleri darmadağın edilen Mehmet Demir’den bahsedeceğim.
Mehmet Demir Adanalı bir ailenin çocuğu,
Uzun zaman İstanbul’da çalışmış çabalamış,
Birikimi yatırım yapacak seviyeye gelince de baba ocağına dönme kararını vermiş.
Memleketine eğitim yatırım yapmak üzere kolları sıvamış.
Başına gelmeyen de kalmamış.
Bir dönem eğitimi camiasını kuşatan, Fetö illetinin pençesine düşürülmek istenmiş.
Hikayeyi kavrayınca ironi yapacak,
Belki de, "paraları çatır çatır yemek varken, halt etti" diyeceksiniz.
Gelin, bundan sonrasını Demir’in ağzından dinleyelim.
"Adana Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerine 14 Ekim 2021 tarihinde yapılan baskınla ilgili olarak tutuklananlardan Adana İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı K.B hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum.
2008 senesinde İstanbul’da bir firmadan franchise alarak öğretim yöntemi olarak özel bir metot kullanılan bir yabancı dil kursunu Adana’da açtım. Bir süre sonra franchise aldığım kurumun yetkilileri ve bu kurumun kardeş şirketi Bel Eğitim Ltd. Şti. yetkilileri kullandıkları metodun Milli Eğitim kuralları ile bağdaşmadığını söylediler.
Lakin tüm Türkiye’de faaliyet gösteren Gülen Cemaati (o zaman bu ibare kullanılıyordu) sayesinde tüm Türkiye’de Milli eğitim teşkilatı içinde mutlak bir dokunulmazlığa sahip olduklarını, tüm Türkiye’ye yayılmış şubelerinde Milli Eğitim kuralları ile bağdaşmayan aynı metodu kullandıklarını ve kendilerine Milli Eğitim Müdürlüklerinden hiç kimsenin dokunamadığını, Adana için Gülen Cemaati ile yaptıkları anlaşma gereği M.K.A ve K.B’na 5’er bin USD ve FETÖ’den kapanan Burç Eğitim kurumlarına burs karşılığı Adana Milli Eğitimden kimsenin bana dokunamayacağını söylediler. Kabul etmedim.
Daha sonra Bel Eğitim Kurumlarının sahibi olduğum Karabudak Ltd. şirket kursiyerlerini bana yaptığı tehdit, baskı ve şantaj ile alıp yasadışı olarak müfredatı tamamen farklı olan Karacan Akademi içinde benden zorla tahsil edilen paralar ile kanunsuz olarak eğitim verdi. K.B'nın da görevli olduğu Milli Eğitim Müdürlüğünde yapılan tüm ihbar ve şikayetlere rağmen hatta ve hatta Milli Eğitim yetkililerinin 2 seneye aşkın bu uzun süreçte defalarca Karacan Akademi’ye gelerek kursiyerlerle konuşmasına rağmen Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri tarafından işlem yapılmadı.
K.B'nın de adının geçtiği İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesine 04.11.2013 tarihinde sunduğum beyan dilekçesini ekte sunuyorum. Bu dilekçeyi mahkemeye sunduktan sonra bir daha "K.B'nın adını anarsam beynimi dağıtacaklarına" dair tehdit aldım.
Bilgilerinize arz ederim”
Bu cevaba ne geldi dersiniz?
Satırı satırına şöyle:
"Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine yapmış olduğunuz başvuru detaylı incelenmiş olup bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138. Maddesinin 2. Fıkrasında “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz” hükmünün yer aldığı,
Öne sürülen hususların yargı yetkisi ve takdir hakkı kapsamında kaldığı, yargı yetkisi ve takdir hakkına ilişkin konularda bakanlığımızca yapılacak bir işlem bulunmadığı, dava ile ilgili taleplerin doğrudan mahkemesine, istinaf/temyiz incelemesine ilişkin taleplerin Bölge Adliye Mahkemesine/Yargıtay ilgili dairesine yapılması gerektiği hususunda bilgi edinilmesini rica ederim."
***
Hani derler ya: Al eline bir kaya (…)
Aynen öyle.
Bu konuya tekrar geleceğiz..