Sokaklarda çöp kutularını karıştırarak karton, cam v.s. gibi katı atık toplayanları hemen her yerde görüyoruz. Bunlara market ve benzeri yerlerden toplananlar ile evlerin önüne konulması usul ve talimatnamelere bağlanmış küçük evcik görünümlü kutular da ekleniyor.
Bu sistemin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Hanım var.
Bu sistemin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Hanım var.
Katı atık geri dönüşüm sistemi şöyle işliyor:
DEVE YÜKÜYLE PARA
Endüstriyel alanda faaliyet gösteren (A) firması ki, bu bir kola şirketi olsun. Şirket, gerek imalat safhasında, gerekse satış sonrası çevre kirliliğine neden oluyor. En kestirme örnekle; kolayı satın alıp içtikten sonra boşalan kutuyu ya da şişeyi çöpe atıyoruz.
Sistem burada devreye giriyor. Kola firması, ülke çapına yayılan atık potansiyelini kendi çabası ile toparlayamayacağı için, sorumluluğu bu iş için yetkilendirilmiş bir vakıfla anlaşıp, onlara bir miktar para ödeyerek üzerinden atıyor.
Vakıflar ile katı atık geri dönüşümcüler arasındaki bağlantı böylece başlamış oluyor.
İşin içinde belediyeler de var. Onların görevi; toplanan atıkları kendi kantarlarında tartarak, makbuz imzalayıp mühürlemek. Kısaca, 'gördük, tarttık, şahit olduk' mantığını resmileştirmek.
Böyle mi oluyor?
- Dalga mı geçiyorsunuz?
Geri dönüşüm şirketinin yetkilileri, belediyenin kantarını 'her defasında' pas geçip, topladıklarının misillerce fazlasını, Allah ne verdiyse yazıyor, belediye yetkililerine ise 'pisliğe' (!) sıfat kazandırmak kalıyor.
Böyle mi oluyor?
- Dalga mı geçiyorsunuz?
Geri dönüşüm şirketinin yetkilileri, belediyenin kantarını 'her defasında' pas geçip, topladıklarının misillerce fazlasını, Allah ne verdiyse yazıyor, belediye yetkililerine ise 'pisliğe' (!) sıfat kazandırmak kalıyor.
Bundan sonrası 'Şam'da kayısı..'
Belediye onaylı makbuzları alan şirket yetkilisi vakıfların yolunu tutuyor.
Az buz da değil, her bir şirket, bu sistemde deve yüküyle para kaldırıyor.
Paranın olduğu yerde de, her türlü atraksiyon ve kazık atma operasyonlarının yaşanması kaçınılmaz oluyor.
* * *
ÇEVRE İL MÜDÜRLÜĞÜNÜN ROLÜ BÜYÜK
Hangi alt firma ne kadar katı atık topluyor ise, bunların listesi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünde bulunuyor.
Bu işler, Adana'da böyle yürümüyor. Resmi sayımlar iddiaya göre farklı kriterler baz alınarak hayata geçiriliyor. Ben ipucu verdim, siz ne demek istediğimi anlayın.
VAKIFLAR BÖYLE SÖVÜŞLENİYOR:
1- Evlerin önüne, sokak aralarına katı atık kutuları konulması gerekirken bu yapılmıyor.
VAKIFLAR BÖYLE SÖVÜŞLENİYOR:
1- Evlerin önüne, sokak aralarına katı atık kutuları konulması gerekirken bu yapılmıyor.
2- Bir çok ilçeye atık toplama arabası gönderilmeden hayali listeler düzenleniyor.
3- Belediyelerin kantarlarında tartılması ve mühürlenmesi gereken makbuzlar, atık firmaları tarafından ayak üstü ayarlanıyor. Bu işlerle görevli belediye personeli, aldığı emirle görmeden onaylama durumunda kalıyor.
YAN GEL 'HASAN' DÖRT DÖNÜM BOSTAN
Bütün bunlar olurken Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Hasan Metin Bey'in rahatlığı tam anlamıyla ibret verici.
Cumhurbaşkanlığı İdare sisteminde il müdürlerinin nereye ve kime bağlı olduğu gerçeği ortada iken, il müdürünün umursamaz tavrına kimse bir anlam veremiyor.
Hasan Metin Bey'in elinde yıllara tekabül eden detaylı listeler var. Kısa geçmişteki ölçüleri bugünküler ile kıyaslaması halinde kimin ne yutturmaca içinde olduğu gerçeği ortaya çıkabilecekken, Sayın Metin 'üç maymun'u oynamaya devam ediyor.
BELEDİYELER: 'AL GÜLÜM VER GÜLÜM'
Belediyeler de işin tiyatrosunda. Aklımızla alay ediyorlar. Karataş, Yumurtalık, Ceyhan, Osmaniye, İmamoğlu, Kadirli, Karaisalı, Toprakkale, Düziçi ve Tüysüz (Osmaniye) belediyelerinde tartı ve sayımların kurgulandığına ilişkin ciddi istihbaratlar geliyor.
'Susmuş' belediyeler ve 'Üç Maymun'u oynayan İl Müdürü Hasan Metin görevinizin gereğini ne zaman yerine getireceksiniz, merakla bekliyoruz.
Haksız kazanç sahibi olanlar ise, o belediyelerin, maaşa bağlanmış kaşar çalışanları, üstünü geri isteyen vakıflar, hepsinden ağır basanı ise, 'ala vere' ile kazancını 100 misli arttıran dönüşüm şirketleri oluyor.
* * *
İşin en tuhaf yanı nedir biliyor musunuz?
İfade tutanaklarını ya da imzasız, mühürsüz iddianameleri deşifre ediyoruz, polis şefi evlere servis yapıyor. Burada ise savcısı da, polisi de, "gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım" modunda.
Sizce, 'Burası Türkiye'mi demeliyim??
Cinayet Büro Amiri Sayın Adem Gökçeli, ne diyorsunuz bu işe?
Haksız mıyım?.