Görevleri emniyet ve jandarma personelinden çok daha riskli ama hak ettikleri değer ne yazık ki, verilmiyor.
İşleri ceza ve infaz kurumlarında güvenliği sağlamak, ama onlar büro elemanı olarak çalıştırılıyor.
Genel idare hizmetlerinde çalıştırılmış olmaktan ötürü son derece rahatsızlar..
Pandemi sürecinde, dini ve milli bayramlarda hatta ve hatta 15 temmuzda kelle koltukta görev yaptılar; peki, hak ettikleri yaşam düzeyine layık görüldüler mi; Hayır!
Ailelerinden uzak adeta mahkum hayatı yaşayan koruma memurları açık hedef halinde; hemen her fırsatta saldırı eylemlerine muhatap olarak yaşıyorlar.
Şehit infaz ve koruma memuru Cengiz Yiğit sadece bir örnek;
Bursa E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz koruma memuru olarak görev yapmakta iken 20 Nisan tarihinde ceza infaz kurumu personel servisinin geçişi sırasında hain terör örgütünün saldırısında şehit olan Cengiz Yiğit'in geride kalan 10 aylık, 5 yaşında ve 8 yaşındaki çocukları ile eşine maddi destek sağlanması amacıyla Bursa Valiliğinin haricinde hangi kurumdan destek sağlandı?
İstekleri son derece insani boyutta; öncelikle, hak ettikleri kıymetin takdir edilmesini istiyorlar. Sözleşmeli çalışanlara kadro, kadrolulara da emniyet ve jandarma statüsünde özlük hakkı talep ediyorlar. Büro hizmetleri yerine asli işleri görevlerinin asayiş ve koruma hizmetleri yönünde tanımlanması haklı istekleri arasında. Zor koşullarda görev yapmakta olan bu insanların maaşlarında iyileştirme yapılması da şart!
Maaşları en düşük memur maaşına denk geliyor, aynı işi yapan polis memurunun maaşı onların iki katı!
Bu yaraya bir an önce neşter vurulması zaruret haline gelmiştir.