İstanbul Sözleşmesini geçen haftaki yazımda maddeleri ile sıralamıştım.
6284 Sayılı "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair Kanun" ilk olarak 8 Mart 2012 'de ülkemizde yürürlüğe girdi.
Peki şimdiye kadar bu maddeler ülkemizde hakkı ile uygulandı mı?
HAYIR!
Sözleşmenin devletten taleplerini hatırlayalım;
Önleme, Koruma, Yargılama, Bütüncül politikalar.
Önleme: Yazık ki ülkemizde kadınların öldürülmesi, tacize uğraması,istismar edilmesi hiç bir koşulda tam anlamı ile önlenmiyor. Bunun için gerekli olan caydırıcı kanunlar yok denecek kadar az yada uygulanmıyor.
Koruma: Tacize uğrayan,zarar gören, ezilen kadınlarımızın da olayın yasandıktan sonra korunması için de maalesef ki yeterli kanun ve bu konuda yeterli bir çalışma mevcut değil. Var olan kanunlar ise hakkı ile uygulanmıyor.
Ülkemizde kadın yaşamı , kadın ve insan hakları güncel gündemin satır başları arasında yer almıyor.
Kadınların öldürülmesi kısa bir akşam haberi yada çok kısa bir satır başı olarak sunulup hayata kalındığı yerden devam ediliyor.
Yargılama: Yargılama başlı başına ülkemizin kanayan yarası... Kadına ne kadar zarar verdiğiniz gururu ile oynadığınız onu toplum gözünde ne hale getirdiğiniz kimsenin umrunda değil. Önemli olan erkeklerin korunması. Kravat takınca insan yerine konulması ve ne hikmetse indirim alması gibi garip kanunlarımız mevcut.
Daha bir hafta önce genç bir kıza tecavüz edip 15 gün boyunca alıkoyan ve intiharına neden olan bir uzman çavuş sanıyorum ki statüsü nedeni ile çok kısa sürede salıverildi. Aldığı tek ceza ordudan ihracı oldu.
Gururu, onuru zedelenen, belki de hayatının uzun bir döneminde yaşadığı bu tramvayı atlatmaya çalışarak geçirecek genç bir kız ve onun hayatı hiçe sayılmış oldu. Bu olayla birlikte görmüş olduk ki kanunun "yargılama" kısmınında uygulanmadığını görüyoruz.
Bu konuyu da kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.
Bütüncül politikalar: mağdurların desteklenmesi adına atılan tüm adımlardır.
Politik olarak devletin yetkili mercileri ile sosyal yardım kuruluşlarının ortak attığı adımlarla mağdur durumdaki kadınlarımızın daha güvenli daha iyi ve huzurlu şartlarda yaşamalarına olanak sağlamak en temel amaçtır.
Türkiye de sözleşmenin bu maddesinin de yeterince uygulanmadığını görüyoruz.
Mağdur kadınlarımızın yeterince korunmadığı, mağduriyetleri giderildikten sonra yine eski kötü şartlarına geri döndüğüne her gün şahit oluyoruz.
Eşlerinin tacizcilerinin ellerinden kısa bir süreliğine kurtulsalar dahi yeterli desteği göremedikleri için yine onları taciz eden istismarda bulunan zarar veren o insanların vicdanına terk ediliyorlar.
Umarım en kısa zamanda bu kanun ülkemizde hakkıyla uygulanır. Yoksa nice genç kızlarımızı, kadınlarımızı ataerkil toplumun köhneleşmiş zihinleri yüzünden kaybetmeye devam edeceğiz.
Toplanan imzaların, gösterilerin, kadınların seslerini duyurma çabalarının karşılıksız kalmayacağı yakın bir geleceğe inanmak istiyorum.
Sağlıcakla, sağduyuyla ve vicdanınızın sesini dinleyeceğiniz güzel günlerde buluşmak ümidiyle...